6 | ZULMET

7.9K 189 195
                                    

*Slipknot - Snuff
*Zayn ft. Sia- Dusk till down.

🍁

"Ağabey!" Uzun bir sessizlik. "Deha?"

Kız koşmaktan kasılan bacaklarının üzerinde durmakta zorlanarak direndi. Prefabrik konteynırın demirden kapısını çarparak kapattı ve sağlam bir sesin içeride yankılanmasını sağladı. Koca yük gemisi limanında ki her konteynırın içine bakmıştı. Çoğu büyük, kırmızıydı ve birbirine benziyordu.

Nefes nefese tekrar bağırdı,"Ağabey, neredesin?"

Ağabeyi, ellerini birbirine vurarak silkeledi ve geviş getirerek çiğnediği lokmasını yuttu. Ona doğru yürürken "Geleceğini biliyordum, bu kadar ses etmenin âlemi ne?" dedi. Kursağında kalan yemeğinin sebebi olan kardeşi onu sinirlendirmişti. Yemek yemeyi severdi. Bulduğu her boşlukta yemek yerdi.

"Öğrendiler," dedi kardeşi nefes nefese. Deha, her şeyi saniyesine kadar hesaplamıştı fakat bunun, bu kadar çabuk ortaya çıkacağını düşünememişti Uras Tardu, hırsının meyvelerini erken toplamaya başlamıştı ve bu onu öfkelendirmeye yetmişti.

"Elbet öğreneceklerdi." dedi, bozuntuya vermeden. Deniz'in endişesini görebiliyordu. Korkmuyordu. Endişelendiğiyse Niran' ı kaybedecek olmaktı. Ona yıllardır yalan söylemiş olması buna yeterdi.

"Bunu biliyorum. Konu kesinlikle bu değil." derken bir elini jilet gibi savurmuştu Deniz. Elinde bir koz vardı ve bunu bir an önce ağabeyine karşı kullanmak için deliriyordu. Deha, ne kadar onun canından bir parça olsa da Deniz onunla kendi içinde bir savaş veriyordu. Deha' nın bir akrep gibi kendi zehriyle ölmesi için yapacaktı bunu. Neredeyse tüm bedeni karıncalanıyordu.

"Gel şöyle," diyerek bıraktığı sofrasına geri dönmek için adımlayan Deha'yı takip etti Deniz. Masaya oturduklarında ise Deha'nın avcuna sıkıştırıp tekrar ısırdığı ciğer ekmeğine iğrenerek baktı. Ona uzattığında ise neredeyse bağıracak gibi olarak geri çekildi.

"Şuan sırası mı, cidden?"

Deha eliyle ona devam etmesi için işaret verdi ve ekmeğine yumuldu. Anlatacakları umurundaydı, fazlasıyla. Fakat bu tavizi kardeşine dahi vermek istemiyordu. Hiçbir his gütmediğini düşünmeleri gerekti. Kimseye güvenemezdi. Ne de olsa Deniz bile bir zamanlar onu sırtından vurmuştu.

"Barlas'ın ona karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyorum," dedi Deniz. Dal dos girdiği lafının karşısında Deha'nın yudumladığı birası yemek borusunda takılı kaldı. Lokmasının hâlâ midesine inmediğini hissedebiliyordu. Havada kalan elinde ki bardağı masaya çarparak kardeşinin düşüncesini açıkça reddetti.

"Bunun olmayacağını biliyorsun."

"Niran'ın bana değer verdiğini gördü ve beni oradan gönderdi. Uras'ın beni orada tutması için onu uyardığını biliyorum. Yanımda konuştu. 'Burada' dedi. Bunları neden yapsın ki?"

Deha elindeki çatalı tabağın içine fırlatırcasına atarken salata her yere saçılmıştı. Kardeşinin bu tür düşüncelerle aklını bulandırmaya çalıştığını düşünüyordu.

"Nevra'ya olan zaafı yüzünden." diyerek sesini yükseltti. "Yıllardır ona olan aşkı yüzünden kardeşini korumak istiyor. Bunu biliyorsun."

Deniz, Deha'nın sürekli onun düşüncelerine farklı bir kalıp uyduruyor olmasına dayanamıyordu. Ona boyun eğmek zorunda oluşu onu çıldırtıyordu. Bu hikayede herkesin birbirine borçlu oluşuna anlam veremiyordu.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin