BAŞHEKİM'İN GÖZÜNDEN:
Bu cehennem yerde geçirdiğim 18 senemi düşünüyordum. Zaman kimseye acımıyordu, yüzüm ve ellerim karışıklar içindeydi .Elimde tuttuğum neşterin üzerindeki, kel ve cılız bedenimin yansımasına bakarak, yılların ne çabuk geçtiğini düşündüm.Bu yer ve kızların satıldığı yeri düşündüm.Başımın sancısı yeniden geldi.Yarim saattir bu kırık aklımla ugrasıyordum.İlaçlarımı içmeyi unuttuğumu farkettim ve tezgahtaki ilacımı ağzıma atarak, susuz bir sekilde yuttum.Elimdeki neşteri bırakıp sandalyeye oturdum.Koca deney sahasına baktım.Yüzlerce tibbi gereç, sedyeler ve ilaçları incelerken, odanın beyaz duvarlarındaki sineği farkedip, elimle onu duvara yapıştırdım.Elime bulaşan nokta büyüklüğündeki kana baktigimda, bunun elime bulaşan ilk kan olmadığının farkındaydım.
****
Ben düşüncelerime dalmışken dışarıdan çığlık ve gürültü sesleri yükseliyordu.Ahşap kapının açılmasıyla içeri, Serhat ve adamları daldi.Yalnız içlerinde tanıdık olmayan bir yüz vardı.Bir kız!
Adamların tuttuğu kollarını, kurtarmaya çalışan bir kız.
Çığlık atıp Serhata küfürler ediyordu.Yıllardır yapmak istediğim şeyi yapan bu kızın burda ne işi olduğunu düşünürken, pantolonunun kanlar içinde olduğunu farkettim.
Serhata yüksek bir tonla:
-Kızı sedyeye yatırın, dedim.
Serhat hızlıca kulağıma yaklaştı ve:
"Bu kızı hayattta tut yoksa seni gebertirim!" dedi.SU'NUN GÖZÜNDEN:
Gözlerimi yeni açıyordum.Yediğim kemer darbelerinin acıları hala hissediliyordu.Karşımda oturan Bayan Okşanı farkettim.Suratından anlasılağacağı üzere bayağı sinirliydi.
Ağzımı tam konuşmak için actığım sıra, sert bir şekilde yanağıma bir tokat yapıştırdı ve konuşmaya başladı:
-Sen sormadan söyleyeyim, Alara'nın fişini çekmeye yollattım, dedi.****
Söylediği şey sanki beynimde yankılanıyordu.Gözlerim hafif kararmış, kalbimin atışı kulağımda hissediliyordu.Benim canım kardeşim..Gözlerim dolu, büyük bir nefretle Okşan'ın, o ince boynuna ellerimi doladım ve tüm gücümle sıkmaya başladım.
-Seni kaltak onu öldürdünüz mü? diye çığlık attım.
Gozlerimden yaşlar akıyor, aktıkça da Okşan'ın bogazını sıktığım kollarıma damlıyordu.
Oksanin suratı kıpkırmızı olmuştu.Son bir feryatla "Erdal!" diye bagirdi.Erdal kapıyı aniden açarak bana doğru yöneldi ama umrumda bile degildi, ellerim hala boğazındaydı.Erdal'ın kollarımı tutup beni sarsmasıyla, Okşan derin bir nefes alıp öksürmeye basladı.
Erdal suratıma dehşet içinde bakarak
"Kardeşin gibi öldürmek lazımdı seni ama seni daha beter yapacağım" dedi.
Ardından saçlarımı iri parmaklarıyla kavrayarak beni sedyeden aşağı çekti.Yere düşmemle belimde büyük bir acı hissettim.
"Bırak" diye haykirmalarima rağmen Erdal beni saçlarımdan sürüklüyor, odadan çıkarıp başka bir yere götürüyordu.Sac diplerimi oyle sert sıkıyordu ki istemsizce gozlerim yaşarıyordu.Ellerimle engel olmaya çalışıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu.Dakikalarca ordan oraya sürüklendikten sonra, saçlarım hala elinde beni asansore bindirdi.Asansor kapisinin acilmasiyla suruklemeye devam etti ve sonunda durdu.
Beni getirdiği yere baktım.Yine ve yeniden ceza odasindaydım.Gozlerimle görmesem bile, içerdeki küf kokusundan anlayabilirdim buranın ora olduğunu.Yerler nemliydi ve sert betondandı.Ellerini saçlarımdan cekmesiyle rahata erdigimi dusundum.Ama herşeyin yeni başladığını bilmiyordum.
****
Erdal dışarıya seslenerek
-Beyler gelin buraya, dedi.
İçimde dehşet bir korku başlamıştı.
-Erdal napıyorsun? Yapma nolur! dedim
O anda Erdal yüzüme bir yumruk indirdi.Gözümde devasa bir ağrı duyuyordum ve bulanık gormeye başladım.Erdal elini yüzüme getirdi ve ardindan sert bir tokat yapıştırdı.
-Ayıl kaltak! Daha cok egleneceksin, dedi.
İçeriye giren üç adamı bulanık gözümle zor seçiyordum.Erdal elini uzerimdeki tshirt'e attı ve iki eliyle birden yırttı.O kadar canım yanıyordu ki konuşamıyordum.Erdal ayaga kalkti, kapıya yöneldi, arkasını dönerek bana pis bir sırıtış attı ve ardından odanın kapısını kapadı.Ağzıma pis bir bez parçası sıkıştırdı adamlardan biri.
Vücudumda eller geziyordu.Pantolonumu çıkarıyorlar, kollarımı tutarak beni öpüyorlardı.İçlerinden biri ufak meme uçlarımı diliyle kavrayıp, emiyor, uçlarını ısırıyordu.Son bir güçle göğsümü ısıran adama tokadı yapıştırdım.
Gogsumu bıraktı ve büyük bir kinle gözlerimin içine bakarak:
-Tek memeli kal da gör orospu, dedi ve ardından göğüs ucumu dehşetce ısırmaya, dişleriyle çekmeye başladı.
Tum gucuyle mememe asılarak ucunu agziyla kopardı.
Feryat figan icinde bağırıyordum ama yardım eden yoktu.Sol göğüs ucumdan kanlar süzülüyordu.Adam ağzından kanım suzulerek suratıma bakıyordu.
Yanındaki iki adama dönerek :
-Bu kızı sadece ben sikeceğim, şimdi siktir olup gidin, diye bağırdı.
Adamlar ondan korkuyor olsa gerek ki hemen odayı terkettiler.
Göğsümdeki dinmeyen acı içinde :-Nolur yapma! Yeter , diye yalvardım ama durmadı ve kopan gogsumdeki kani emmeye başladı.
KAİNATİN GOZUNDEN:
Ellerimi Serhatin adamları bağlamaya çalışıyorlardı.Ayağımı tutanlara tekmeler savuruyor, kolumu tutanlara dirsek atıyordum.
Çığlık çığlığa beni bağlamayı sonunda becerdiler.
Kurtulmaya çalıştıkça bileklerim daha çok acıyordu.
Kel bir adam yanıma yanaştı, elindeki neşteri bacaklarıma yanaştırdı.
Bacaklarımı hareket ettirmeye çalıştıkça adamlar, diz kapaklarımdan tutup hareketlerimi engelliyorlardı.Kel adam neşterle kanlı pantolonumu yırtmaya başladı.Ardından eliyle külodumu kavradı, yırttı ve parçalarını etrafa fırlattı.
"Bana dokunayım dahi deme!"diye bağırdım.
Kel adam korkmuş olacak ki, anlık bir geri çekildi ama Serhat'ın gelip ağzımı tutmasıyla, cesaretlendi ve vajinamı incelemeye başladı.Ardindan bir tezgaha yönelerek geri geldi.
*****
Geldiginde elinde bez ve iğneler vardı.Bezi vajinama dayadı, tampon yapmaya başladı.Ardından bir iğneyle genital bölgeme yaklaşmaya başladı.
Bağırmaya çalıştıkça Serhat elini ağzıma iyice basıyordu.
İğneyi dikiş atmak için vajinamın dudaklarından birine geçirdi.Gecirmesiyle SERHATIN elini ısırıp çığlık atmam bir oldu.
Sanki canımdan can koparıyor, etimi parçalıyordu.Serhat eliyle yeniden agzımı tutmaya başladı ve çığlıklarım eşliğinde dakikalar içinde adamın dikiş atması bitti.SU'NUN GÖZÜNDEN:
Adam odadan ayrılmıştı.
Gözlerimle zor seçebiliyordum ama bana doğru yaklasan sanırım görevli Muradiye ablaydı.
Muradiye abla dakikalarca tecavüz edilmiş bedenime bir örtü örterek zor bela beni ayağa kaldırdı.
Bacaklarımın titremesinden yürüyemiyordum.Muradiye abla koluma destek olarak beni asansöre kadar götürdü.Asansöre bindik ve asansörün şifresini girdi. "55479"
Asansör şifresiz çalışmıyordu. Aşağıdan yukarıya çıkmak icin sadece asansör vardi.5 katli bu binada merdivenler yoktu.Böylece kızlar istese de kaçamıyorlardı.
Her katın çıkması için ve inmesi icin farkli şifresi vardi.5 katli bu yerleşkenin ilk katı gayet siradan devasa bir ev gibiydi.Orada sadece Hikmet abi ve genelde güvendiği insanlar olurdu.İkinci katta yani bu katta koca bir hastane gibi yerleşke yapmışlardı.Üçüncü kat yani bu katta, ceza odası, Okşan'ın ofisi ve yeni gelmiş kızların ağırlandığı bir kısım vardı. Dördüncü katta ise kızlar, dersler alır ve yaşamlarını, müşteriye gitmedikleri sıra boyunca orda geçirirlerdi.
Beşinci katta ne olduğunu kimse bilmiyordu ve asansörün beşinci kat şifresini Hikmet abi ve Serhattan başka bilen yoktu.Okşan denen kaltak bile bilmiyordu şifresini.
****
Orada ne sakladıklarını düşünürken, düşünmem gereken son şeyin bu olduğunu hatırladım.Kardeşimi öldürdüler ve bana işkence içinde tecavüz edildi. Acaba ona da öldürmeden önce böyle birşey yaptılar mı?
Aman Allahım..
Canım Kardeşim
Melek Yüzlüm..
8.BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sex Tanrıçası #Wattsy2017
Novela JuvenilTanrı, meleklerini tenselliği olmayan bir idrakten, hayvanlarını idrakı olmayan bir tensellikten,insanlarınıysa idrak ve tenselliğin birleşiminden yarattı. İnsanın idrakı tenselliğini aşarsa, insan, meleklerden bile daha iyi olabilirken, tenselliği...