KAİNATIN GÖZÜNDEN:
Gözümden akan yaşları elimle sildikten sonra, hâlâ bulanık gördüğüm gözlerimle etrafıma baktım. Sağ tarafimda iki yatak vardı.Gözlerimi kısarak yataktakilere baktım.Gördüklerim Su ve Alara'ydı ve bilinçsiz duruyorlardı.Serhat'la olan konuşmam esnasında onları farketmemiştim bile. Hızlıca birşeyler yapmalıydım ama ne?
Kolumdaki damar yolunu bir hışımla çıkardım.Kolumdan kan sızmaya başlamıştı.Hissettiğim ufak sızlamanın ardından çarşafla üzerine tampon yapıp, kısık sesle kızlara seslendim ama hiçbir tepki yoktu.Çarşafın bir yanını ellerimle zorlayarak yırttım ve koluma sıkıca bagladım.Burdan kızları da alıp çıkmalıydım ama nasıl? Ayağa kalkmak için doğruluğum an kasıklarımdaki sancı yeniden hissedilmeye başladı.Sanki bıçak sokup, içini deşerlermiş gibi sancılanıyordu.Kendimi zorlayarak doğruldum ve ayağa kalktım.Sendeleyerek odanın içini incelemeye başladım.Duvarda asılı tablo ve saat, yatakların karşısında bir koltuk, koltuğun yanında yarısı içilmiş viski,duvara dayanmış beyaz ve kiremit rengi karışımı bir tezgah ve üzerinde tüpler, serumlar, iğneler vardı.Sendelemeye devam ederek viski şişesinin olduğu koltuğa yöneldim.Ardından oturup, viskiyi elimle kavradım.Hala buz gibiydi, ısınmaya vakit bulamadan bırakılmıştı belli ki. Serhat piçi kendince bir kutlama mı yapmıştı bununla? Viskiyi kafaya dikmeye başladım.Beynimde bir zonklama ve uyuşma hissedene kadar içmeye devam ettim.Saniyelerce soluksuz dikmemin ardından, dolgun dudaklarımın arasından akan viskiyi yere bıraktım.İçimdeki ses "Hadi kızım, çıkmalısın burdan" diyordu.Ayağa kalkıp hafif sendeleyerek tezgaha yöneldim.Bir elime tüp ve iğnelerden birini alıp, kapıya yöneldim ve kulağımı dayadım.Çıt ses yoktu.Belki de kapıya adam koymamışlardır.Hem burası nere, hastane miydi? Hastane olmadığını duvardaki resimlerden birine bakarken anladım.Daha önce de malikanede gördüğüm inci küpeli kiz tablosuyla doldurmuşlardı odayı. Neydi bu tablonun anlamı?Malikhanenin bir çok yerinde yer alıyordu.Ben bu düşüncelere dalmışken, bir anda öksürme sesinin gelmesiyle irkilip duvara yapıştım.Elim şişelerden birine çarptı ve yere paramparça halde düştü.Gözümü kapıya dikmiştim.Kapı açılmaya başladı ve arkasına doğru geçtim.İçeri bir adam kafasını uzatıp, odanın içine bakiyordu.Kapının ardından uzanan o kafaya, tüm hırsımla bağırarak şişeyi geçirdim.Adamın kafasında kırılmasıyla, paramparça camlar etrafa savruldu.Adam neye uğradığını şaşırarak yere diz çöktü ve garip bir iniltiyle inlemeye başladı.Kafanda şişe kırdım ve hala bayılmadın mı be adam? Oysaki filmlerde direkt işe yarardı.Başka bir şey denemeliydim.Elimdeki iğneye baktım ve adamın omuzlarına atladım.Bacaklarımla sıkı sıkı sardım boynunu.Kollarıyla beni yakaladı ve indirmek için kollarımı sıkmaya başladı.Elimdeki iğneyi saplamaya çalıştıkça dengemi kaybediyordum.Kollarıyla kollarımı engelliyor, bileklerimi büyük bir hiddetle sıkıyordu.Ağzımı koluna zorlukla yönelttim ve tüm gücümle ısırmaya başladım.Adam bağrışların ardından bir kolumu serbest bıraktı.Fırsatı değerlendirip, iğneyi boynuna doğru geçirmemle kanı suratıma fıskiye gibi sıçraması bir oldu.Suratıma kan fışkırıyordu ve saniyeler icinde suratım kanla dolmuştu.O an yine şok içindeydim.Adamın omzundan kendimi yere attım ve sorgulamaya başladım.Katile mi dönüşüyordum ? Önce dövmeli yattığım çocuk, şimdi bu adam.Daha öncesindeki, sevişirken öldürdüklerimi saymıyorum bile.Ne ara bu kadar gözü dönmüş oldum?Allahım bana yardım et diye haykırarak ağlamaya başladım.Dısardan bir bağırış geldi.
-Noluyor burada?
******
Yerde serili olan adamın boynundan iğneyi çıkardım ve kapının ardına doğru sürünerek geçtim.Adım sesleri yaklaşıyordu.Kalbimin atışı sanki kulaklarımdaydı.Çenem korkudan titriyor, ellerim kontrol dışı sarsılıyordu. Adım sesi durdu ve içeri gözünde gözlüklü, kahverengi ve örgülü saçlarıyla bir kız girdi.Yerde yatan adamı görünce hiddetle çığlığı bastı.Onu susturmalıydım. Anında durduğum yerden ayağa kalkıp, kızı arkadan kavradım ve iğneyi boynuna doğru tutarak:
- Sesini çıkardığın an, şahdamarına saplarım, yerde yatan adamı görüyor musun? Ona acıma kendine acı ve ses çıkarma, dedim.Yine katil içgüdülerim beni konuşturuyor gibiydi.
Herşet için çok geçti, koşuşturma sesleri yaklaşıyordu.Kızı yönlendirerek, kapıdan uzağa doğru yanaştım.Elim hala iğnede, iğnenin ucuysa kızın boynundaydı.Kapının orada Bayan Okşan, Serhat ve arkasında sayamayacağım kadar fazla adam belirdi.
Serhat yanındaki adamlara dönüp, bağırarak:
- Size buranın kontrolünü veriyorum ve saniyesinde olaylar mi çıkıyor, dedi ve bana döndü:
-Bırak kızı gitsin.Kainat gidecek yerin kalmadı.Burdan çıkışın yok, anla artık bunu!
*****
Sesimi yükselterek:
"Kızlar ve benim çıkmam için olanak sağlayın.Acımam yok, af yok!"dedimAlara ve Su'yu da almadan burdan biryere gitmemeye kararlıydım ama o an kasıklarıma yeniden ağrı saplandı.İnanılmaz derecede sancıyor, dayanılmayacak şekilde şiddeti artıyordu.Elimi kasığıma götürdüğüm an kız karnıma dirseğini geçirip elimden fırladı.İki elimi de kasıklarıma götürdüm ve elimdeki iğneyi yere bırakmak zorunda kaldım. Kanamam daha da artmıştı ve saniyeler içinde bacaklarımın arası kanla dolmuştu. Okşan'sa:
"Çağırın şu siktiğimin doktorunu hemen!"diye haykırdı.Soluğum kesilir gibi hissediyordum.Tam da kurtulmaya bu kadar yakınken. Belki de Serhat'ın dediği gibi burdan çıkış yoktur.Ne yani kalan senelerim insan öldürerek ve fahişelikle mi geçecekti? Serhat bana doğru yanaşıp, yanıma çöktü. İşte o anda kanlı ellerimle, gömleğinin yakasından tutarak hıckıra hıçkıra:
-Serhat!Bu yüze iyi bak, bu yüzü iyi ezberle.Çünkü bir gün seni kendi ellerimle geberteceğim, mezarını kendi ellerimle kazacağım, mezar taşını bile kendi ellerimle dikeceğim ve mezar taşının üzerine işiyeceğim!
7.BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sex Tanrıçası #Wattsy2017
Teen FictionTanrı, meleklerini tenselliği olmayan bir idrakten, hayvanlarını idrakı olmayan bir tensellikten,insanlarınıysa idrak ve tenselliğin birleşiminden yarattı. İnsanın idrakı tenselliğini aşarsa, insan, meleklerden bile daha iyi olabilirken, tenselliği...