- Amy -
Kalbim daha hızlı atmaya başladı ve avuç içlerim terledi. Buradaydı. Arkamdaydı. Yüzünü görmek, adımı fısıldayışını duymak için müthiş bir özlem duygusuyla yanıyordum.
Yine de arkama dönecek gücüm yoktu. Gözlerine baktığımda, dudaklarının sessizce beni çağırdığını hissettiğimde, kendimi durdurabilir miyim, emin değildim.
Arkamı dönmekten başka seçeneğimde yoktu ki. Bailey bütün gün beklemezdi. Sabırsız olması her zaman iyi değildi işte.
Şimdi dediğine bakarak anladığım şey, beni becermek için gelmişti.
"Hayır."
Gözlerimi kapattım ve gelen yaşları durdurmaya çalıştım.
"Amy, bana bak."
"Hayır."
Onu sinirlendirdiğimi hissedebiliyordum.
Beni becerip gitmesini artık kaldıramıyordum. Onu ne kadar arzulasam da, kalbim hep ağır basıyordu.
"Amy..."
"Git, Bailey."
Gitmedi.
Gitmedi.
Yaklaştığını adım seslerinden anladım. Kaçacak bir yer yoktu. Kalbim artık fırlayabilirdi. Gözlerim kocaman açılmıştı. Önümde ki kitaplara baksam da, hiçbirisi net görünmüyordu.Bir kolu belime dolandı.
"Ah, Tanrım..." Diye fısıldayıp, gözlerimi kapattığımda, Bailey'nin güldüğünü duydum.
"İstediğini biliyorsun."
İçinde sen varsan her şeyi isterim, Bailey. Ama benim de bir gururum var. Benim de bir kalbim, yaşları akan gözlerim var.
"Beni istemekten hiç vazgeçmedin."
Asla.
"Sen, benden vazgeçemezsin. Ben senden vazgeçerim ama sen..." Güldü. Alaycı ve iğneliyici bir gülüş.
"Beni öylece bırakamazsın."
Eli elbisemi yukarıya kaldırmaya başladığında, göz yaşlarım son gaz akıyordu. Sözleri... O kadar acımasız, o kadar sert, o kadar duygusuz ki. Bu kadar mı değersizim onun gözünde?
"Bırak." İçimde ki her şey dışarıya boşalmak için hazırlanıyordu.
Eline vurdum ama bileğimi yakaladı ve sırtımda büktü.
"Hayır, Bailey." Kabaran erkekliğini arkama bastırdı.
"Beni istediğini söyle."
"Bırak!" Çırpınıyordum ama o beni daha çok sıkıştırıyordu.
"Söyle!"
Çığlık atıp hıçkırarak ağlamaya başladığımda, kaskatı kesildi. Bunu beklemiyordu. Bende beklemiyordum. Ağlıyordum ama çığlık atmıyordum. Şimdiyse çığlık çığlığa ağlıyordum ve bedenim kasılıyordu.
"Seni istemiyorum! Senden nefret ediyorum! Kibirinden, egondan, şeytalığından!"
Bir adım geri gittiğini hissettim.
Yere düştüm.
"Al! Al beni! Burada, şu masanın üstünde! Ucuz kaltaklar gibi becer! Ez beni ve asla benim olmayacağını söyle!"
Burnumu çektim.
"Bildiğim şeyleri tekrarla, canımı tekrar tekrar acıt. Sana olan nefretimi daha da büyüt. Onu o kadar çok büyüt ki, artık sevgim yanında küçücük kalsın, onu ezip geçebileyim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bedenim
General FictionOnu her gördüğümde içimde bir şeyler oluyor. Ne olduğunu bilmediğim, tarifi imkansız şeyler. Dudağının kenarları her yukarı kıvrıldığında, kaşlarını çatıp bana baktığında, o baştan çıkarıcı sesiyle her adımı fısıldadığında başka bir dünyada gibi his...