Bedenim - 2.Bölüm: Gece

33.2K 274 18
                                    

                                                                        -Amy

               Kusmam bittiğinde yüzümü ona döndüm. Yüzünde hoşnutsuz bir ifadeyle karşıya bakıyordu. Bu sırada onu iyice inceledim. Uzun boyluydu, dövmeleri ve peercingleri vardı. Siyah saçları darmadağınıktı ve insanın hayatta görebileceği en güzel gözlere sahipti. Bal rengiydiler, içlerinde ışıklar parlıyordu. Dudakları kıvrıktı ve burnu dümdüzdü.
           Ona baktığımı hissetmiş olacak ki bana döndü. Gülümsedi. Bu kötü çocuk gülümsemesine benziyordu.
            “Bitti mi?”
            “Sanırım.” Bana elini uzattı. Elini tuttum. Beni yavaşça çekerken elini sıkıca kavramıştım.
           Ben tam ayağa kalkmış toparlanırken, yan kabinin kapısı açıldı. Sanırım bunlar az önce bağıranlardı. Kim olduklarını merak ederek baktım. Karşıma İzzy çıkınca şaşırdım.
            “İzzy?” O bana gülümserken tek kaşımı kaldırdım.
               Yanımda ki solist “Sean?” Dedi.
             “Amy?” İzzy’de bana tek kaşını kaldırdı.
Homurdandım. “Sizin bir şeyler yaptığınıza sesleriniz yüzünden eminim ama biz bir şey yapamadık.” Bana bakmayı sürdürüyordu. “Senin, sesin yüzünden.” Dedim.
               Yanımda ki solist güldü.
              “Hayır. Senin, çılgın miden yüzünden bir şey yapamadık.”
           Ona döndüm ve kaşlarımı çattım. Sırıtışı büyüdü. Onu önemsemeden tekrar İzzy’e döndüm.
                  “İzzy, hadi eve gidelim.”
                  “Arabayı süremem. Çok içki içtim.”
                   Pufladım. “Bende.”
                  “Hem, Sean beni evine davet etti. Onlara gidelim.”
                  “Hayır. Saçmalama. Senin baban burada değil ama benimkisi hala başımda.”
                  O bana dudaklarını büzerken solist “Hadi.” Dedi. Onu duymazlıktan geldim.
                  “Sen git. Ben eve gidiyorum.”
                 “Lütfen! Sensiz gitmemmm!”
                  “Babam…”
                 “Hem eve dönersen, bu kadar içtiğin için baban sana çok kızacak.”
                  “Gece eve gelmezsem de kızacak.”
                   “Beni yalnız bırakma.”
                    Bana o bakışlarını attı. Masum bir çocuk bakışlarını. İç geçirdim.
           “İyi.” İzzy beni kucakladı. Solist sırıtırken, Sean pantolonunun fermuarını çekmeye çalışıyordu.
                    “Nasıl gideceğiz?” Dedim.
                     Solist sırıttı. “Sizin arabayla. Ben kullanırım.”
                                   ---------------------------------------
                    Arabada giderken bu kadar içmemin yan etkisi olarak, camdan dışarıdan gelen bütün ışıklar gözümü acıtıyordu. Radyoda eski bir şarkı çalıyordu.
                  Solistle ben önde, İzzy’le Sean arkada oturuyorlardı. Ya da biz oturduklarını sanıyorduk. Her neyse.
                    Solist bana döndü. “Adın ne?”
                    “Amy.”
                    “Bende, Bailey.”
                    Böyle dış görünüşü olan birine ters düşen, tatlı bir ismi vardı.
                    “Zengin misin?” Dedi. Kaşlarım çatıldı.
                    “Çok değil.”
                    “Çaldığımız bar, şehrin en kötü barıdır.”
                    “Evet, biliyorum. İzzy kızlardan sizin grubun adını duymuş… Grubun adı neydi?”
                    “Dark Passengers.”
                    “İşte, sizi çok merak etmiş. ‘Gidip, görelim’ Dedi.”
                     Bir süre sessizce yol aldık. Arkadan hafif kıkırtılar gelirken merakımı bastıramadım.
                     “Nereye gidiyoruz?”
                     “Grup evine.”
                               ------------------------------------------
                Ev kötü değildi. Biraz bira kokuyordu, duvarda karanlık resimler, bira markaları ve çıplak kadın posterleri vardı.
                İzzy ve Sean oturma odasında televizyon izleyecekleini söylediler. Biz de iki kişilik yatak olan odaya geçtik.
                  Ona yandan baktım. Bana bakarak sırıtıyordu.
                “Birlikte mi yatacağız?”
               “Tuvalette istediğin bu gibi görünüyordu, Bebeğim." Derin bir nefes aldım ve ayakkabımı çıkarıp kenarıya fırlattım. Yatağa kendimi attım ve iğrenç çarşafla üstümü örttüm.
                    “Üstünü değiştirmeyecek misin?” Dedi.
                    “Hayır.”
                    Bir süre sonra arkama yattı. Üstünü çıkarmıştı. Sesini duymuştum.
                    Uyumalıydım. Uyumaya çalışmalıydım ama olmuyordu.
 Aklıma Marc geldikçe, onların o halleri, o en yakın arkadaşımın inleyişinin sesi her kulağımda çınlayışında böyle mi olacaktı? Kendimi toparlamalıydım artık. Böyle bir erkek için ağlamamalıydım. Ne kadar güzel şeyler yaşamış olsak da onu unutmalıydım. O benim en yakın arkadaşımla aldatmıştı beni. Bianca’yla Marc’ı orda, bizim yatağımızda çırılçıplak kendilerinden geçmiş halde bulunca öylece kalakalmıştım. Elim ayağıma dolaşmıştı ve ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim Gözlerimden yaşlar akarken, Marc beni fark etmişti. Sesi kulaklarımda yankılandı.
                   “Amy? Tanrım…” Bianca hızla bana döndü. Elimin yakınında duran vazoyu aldım ve yere fırlattım. Marc o sırada toparlanıyordu. Bana doğru çıplak olarak yaklaştı.
                   “Bana. Yaklaşma.” Sesim çok korkunç çıkıyordu. Bakışlarımı yüzüne sabitledim. Yüzüne okkalı bir tokat atınca hızla başı sağ tarafa kaydı. Yanağını tutarken, Bianca’ya doğru yürüdüm.
                   “Amy, lütfen, lütfen beni dinle.” Onu saçından yakaladım ve yatağa fırlattım. Üstüne çıktım ve yüzüne ardı ardına vurmaya başladım.
                  “Seni kaltak! Sen, benim en yakın arkadaşımdın! Seni pislik!” Marc, beni arkadan sarılarak durdurdu. Kollarından hızla kurtuldum ve ona döndüm.
                  “Sana, bana dokunma demiştim!” Bianca’ya döndüm.
                  “Sen, artık öldün.”
                  Marc’a ise hiç bakmadan çıkıp gittim.
                  Canım çok acıyordu. Hatta o kadar çok acıyordu ki.
                             ---------------------------------
                  Ben sessizce ağlarken Bailey arkadan bana sarıldı. Tıkanıp kaldım. Belki tuvalette onu istemiştim ama artık istemiyordum. Hep böyle oluyordu. Sarhoş olduğum ilk bir saat çok çılgın oluyordum ama sonra her şey aklıma hücum ediyordu. Ağlıyordum ve yakışıklı bir adam benden bir şeyler bekliyordu.
                  “Üzgünüm. Yapamam.” Dedim. Derin bir nefes aldı.
                  “Sorun ne?” Hıçkırdım. “Sen ağlıyor musun?” Beni onunla yüz yüze gelmek için çevirdi. Bal rengi gözleri korkuyla açılmıştı.
                  “Seninle ilgili değil. Ben…Benim canım yanıyor.” Ne yapacağını bilemiyordu. Bunu hissedebiliyordum.
                              -------------------------------------------------
                 
                                                                        - Bailey - 
         
          Amy bana arkası dönük uykuya dalmıştı. Ona dokunmamıştım. İçine kapanık bir halde ağlayarak sızmıştı.
                 Bu gece bu güzel yaratık beni tek başıma bırakmıştı. Oysa ne güzel hayallerim vardı.
                 Uyumadan önce aklımdan geçen son şey şuydu; ‘O ilk gördüğün kızılı da kaçırdın.’
                               

                  Birden uyandım. Ne olduğunu kavramaya çalıştım. Grup evindeydik ve yanımda Amy vardı.
                   “Hayır.” Amy kabus görüyor olmalıydı. Elleriyle çarşafı kavramıştı ve her yerinden ter damlaları süzülüyordu.
                   “Lütfen, lütfen, lütfen.” Ona şaşkınca baktım. ‘Tanrım, bu sorunlu bir kızdı.’
                   “Yapma, bana vurma.” Onu omuzlarından tutarak sarstım. Kendine gelmiyordu. Hıçkırmaya başladı.
                    “Amy!” Biden gözlerini açtı. Gözlerinden yaşlar süzülürken ilk önce öylece kalakaldı.
                   “İyi misin?” Dedim.
                    Tavana bakarak mırıldandı. “İyiyim.”
                    Bana tekrar arkasını döndü. Öylece bakakaldım. Tanrım.
                                 
                     Bir süre sonra uyuyamayınca televizyonun karşısına geçip aptal şeyler izlemeye çalıştım. Göz kapaklarım kendiliğinden kapandı.     
      

BedenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin