Elimdeki bardakları karşımdaki adamlara uzatıp barın arka kısmına yöneldim. Uykumu almış olarak uyanmak gibisi yoktu. Ben bar kısmında uğraşırken Naz ve Semih servisle uğraşıyorlardı. Naz'a baktığımda karşısındaki kıza gülerek bir şeyler söylüyordu, bende onun bu sevimli haline elimde olmadan gülümsedim. Zayıf, ufak tefek vücut hatları, maviş gözleriyle sevimlilik kaynağıydı boncuğum.
"Pardon."
Naz'dan bakışlarımı çevirip karşımda bana seslenen adama baktım. Gizemli Yakışıklı!"Buyrun."
"Bana hazırladığınız bir karışım vardı hani, ondan istiyorumda, alkolsüz."
Siparişini verip üzerine göz kırpmasıyla utanarak işe koyuldum. Bana kur mu yapıyordu! Yok artık kesin zaman geçirmek için yapıyordu, ya yapmıyorsa? Bakışlarının ağırlığıyla ezilirken içeceğini hazırlamaya koyuldum, arada attığım kaçamak bakışları fark edince gülümsemesi suratına iyice yayılıyordu. Gülüşüne baka kalmamak için kendimi kontrol altında tutmalıydım. Kollarını masaya yerleştirmiş beni izlerken hazırladığım bardağı önüne koydum. Bardaktan bir yudum alıp kafasını olumlu anlamda sallaması beğendiğine işaretti."Uzun süredir bu iştesin galiba."
"Gibi gibi."
Deyip geçiştirdim karşımdaki yakışıklıyı. Hakkımda kimsenin bilgi sahibi olmasını istemiyordum, zararın nereden geleceği belli olmazdı nede olsa."Kolay gelsin."
Lafiyla yerinden kalkıp uzaklaşırken arkasından hayran hayran bakan beni bırakarak kayboldu gözden. Elimin birini çenemin altına yerleştirip iç çekerek izlemeye başladım gözden kaybolan Yakışıklının hayalini."Kova nerede?"
Naz'ın bir anda karşıma geçmesiyle panikle kendimi toparladım."Ne kovası!"
"Ağzının suyu akıyorda, boşa gitmesin dedim yerleri sileriz."
Yaptığı espiriye gülerken Naz'a kötü bakışlar atıp asık suratımla arkamı döndüğüm gibi bardakları kurulamaya başladım. Kırıldığımı düşünen Naz barın arka kısmına geldi, tabiki kırılmamış olan gönlümü almaya. Yanaklarımı tutup iki yana sallarken büzdüğü dudaklarıyla tatlı tatlı konuşmaya başladı."Ooyyy darıldın mı sen? Seni yerim tombul yanaklım, affet beni kınalı yapıncak ne oluuur. Ağlayayım mı hı ister misin?"
Diyerek boynunu büküp sızlanmaya başladı en sonunda, burnuma dokunmasıyla huylanıp gülümsedim." Of tamam affettim deli."
Elimdeki bezi eline tutuşturup daha sonrasında tuvalete gideceğimi söyleyip arka kapıdan çıktım. Sadece çalışanların gittiği wc'ye gidip işimi hallettim. Kaç saattir tutuyordum kendimi. Çıktıktan sonra ellerimi yıkamaya başlamıştım ki birden patlayan sesle olduğum yerde kalakaldım.Silah sesi(!)
Kendimden çok düşündüğüm kişi geldi birden aklıma.
Naz!
Ya Naz'a bir şey olduysa! Nerden çıktı şimdi bu.
İçeride olanlar hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve bu dahada panik yapmama neden oluyordu.
Kapıdan çıkmaya karar vermiştim ki gelen mesaj sesi ile arka cebimden telefonu çıkardım.Gelen mesaj; Mavişim
Hemen buradan git galiba seni arıyorlar. Ben iyiyim saklanıyorum.
Yazdığı mesajı defalarca okuduktan sonra arka tarafa açılan kapıdan çıktım. Dışarıda hiç kimsenin görünmemesi ile hızlıca ara sokaklardan birine daldım. Ne yapmam gerektiğini düşünmeye çalışarak ilerlediğim bir an karşıma çıkan kişiyle olduğum yere mıhlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTENMEYEN EMANET
General FictionSadece 10 dakikada başın nasıl bir belaya bulaşır. Gökçe sadece ihtiyaç için girdiği tuvalatte öyle bir belaya bulaşmıştıki kendi bile inanamadı şimdi ise peşinde belalı adamlar kendinde ise haberi bile olmadığı bir emanet taşıyordu. Peki bu emanet...