Naz'dan
Yediğim lokmayı zorlukla yutarken bakışlarım karşımdaki adamdaydı. İçimde kopan fırtınaların rüzgarı beni soğutması gerekirken yakıyordu, hemde cayır cayır.
"Doğru mu bu!"
Şaşkın olduğu sadece sesinden değil bakışlarından da belli oluyordu Aysel Teyzenin. Yusuf'a baktığımda sakince beni izliyordu. Ne bir utanma nede bir çekinme vardı gözlerinde. Sinirimi zapdetmek konusunda usta biri olmadığım için gözlerimi sıkıca yumup geri açtım.
"Evet."
Tek kelimelik cevabımla birlikte sesimin tıslar gibi çıkmasına engel olamamıştım. Boğazımı temizleyip sandalyemi geriye iterek ayaklandım.
"Müsadenizle."
"Yemeğini yeseydin kızım."
"Doydum sağolun."
Doydum kelimesini söylerken Yusuf'a bakmayı ihmal etmemiştim. Kaldığım odaya gidip kapıyı arkamdan kapattım. Sinirden dolan gözlerimi kapatıp açsam bile tutamıyordum kendimi. Akan yaşlara boyun eğip yere çöktüm. Beni zavallı gibi gösteren o adama karşı içimde büyük bir savaş veriyordum. Kapının tıklatılmasıyla sesimi çıkarmadım. Açılan kapıya kısa bir bakış attığımda Kenan olduğunu gördüm. Arkamı dönüp sesimin düzgün çıkmasını umdum.
"Çıkar mısın dışarı?"
"Hayır."
Arkamda hissettiğim varlığıyla benim gibi yere oturduğunu anladım.
"Abim adına özür dilerim. Bana neden söylemedin, bir yolunu bulurdum?"
"Kimseden birşey istemiyorum. Ben başımın çaresine bakarım."
Sinirli çıkan sesimle birlikte akan yaşları sildim gözümden.
"Ne yapacaksın?"
Derin bir nefes verdikten sonra omuz silktim.
"Ailemin yanına gideceğim, geri dönmemek üzere."
"Saçmalama. Gidemezsin."
"Sana sormadım. Yarın gidiyorum."
O an hiç beklemediğim birşey oldu. Arkadan sarılan kolların varlığıyla tüm bedenim titredi. Ne bir itiraz cümlesi, nede memnuniyet çıktı dudaklarımdan.
"Gitme."
Tek kelime, içindeki acıyı bas bas bağıran tek kelime!
Sesindeki muhtaç ton, bana hissettirdiği duygu karmaşası!
Minnet dedim, bana yaptıkları için sadece minnet hissediyorum hepsi bu.
"Kenan."
Gerisi gelmedi, ne söylemem gerektiğini ben bile bilmiyorken ne söyleyebilirdim.
"Konuşma, yüzüme bile bakma istersen ama gitme. Bir terkediliş daha kaldıramaz bu beden Mavi."
Konuştukça sırtıma vuran nefesinin beni tepe taklak ettiğini biliyor muydu bu adam? Üstelik bir terkediliş daha demişti. Kim bırakmıştı bu adamı, kim sesini acıya bulamıştı? Sevilmez miydi bu adam, şu kısacık anda ben anlamıştım sevilirdi. Severdi de öyle severdide hatta öyle ki; sevgisini insanın iliklerine kadar hissettirirdi.
Kapının tıklatılmasıyla Kenan benden ayrılıp geriye çekildi. Ayağa kalktığını hissettiğimde içimle aynı anda vücudumdada esen rüzgarla titredim.
"Naz?"
Gözlerimi silip yan döndüğümde yanımı Aysel Teyzenin varlığı doldurdu.
"İyi misin kızım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTENMEYEN EMANET
General FictionSadece 10 dakikada başın nasıl bir belaya bulaşır. Gökçe sadece ihtiyaç için girdiği tuvalatte öyle bir belaya bulaşmıştıki kendi bile inanamadı şimdi ise peşinde belalı adamlar kendinde ise haberi bile olmadığı bir emanet taşıyordu. Peki bu emanet...