Yine bir kileşe. Dursun amca' nın kafamdan su dökmesiyle uyandım. Hemen ayağa kalktım. Dogru tahmin Dursun amca.
- Ha uşağum sen yine mi burada uyuyorusun?
- He Dursin emicem. Burada uyuyodum.
- Ha Kahvaltı hazur. İnde ye.
- Tamam.Deyip. Üstümü değiştirmeden aşağı mutfağa indim. Ee kimse yok. Ha tabi beni mi bekleyecekler? Gülsüm ablanın yanına gidip oturdum.e
- Gülsüm abla diğerleri yok mu?
- Daha helmedularUyanmadular mı? Nasıl? Niye geç kaldılar ki? Şaşkınça
- Niye? Şimdiye kadar gelmelerip lazım.
Arkadan bir sesin
- Ha seni bekledik koçari.
Demesiyle arkamı döndüm. Gemideki herkes arkamda bana bakıyordu. Benim için mi beklediler? Yüzümdeki gülümseme büyüdü.
Ben: Teşekür ederim.
Abim karşımdaki sandalyeye oturup konuştu.
Abim: Ben açayıp derecede açıktım.
Deyip. Ağzına salatalık attı. Bende onunla birlikte kahvaltıya başladım. Önümdeki tabağı alıp içinde salatalık olan kaseyi koydu. Kafamı kaldırıp şaşkınça ona baktım.
Ben: Niye aldın ya? Ben daha doymadım.
Abim: Kızım sen artık bir hanım efendisin. Hiç benzemiyorsun ama idare eder. Hadi biraz zorlasak şişko hanım olursun. O yüzden bu ayı gibi halini bırakıp kilo ver. Şu ellere bak Trabzon ekmeği gibi olmuş.
Ben: Ben mi şişkoyum?
Abim: Bu kaslarla ben mi şişko olacam? Tabiki, bu yağlarla sen şişkosun.
Gülsüm abla: Sen onu aldırma. Ye yemeğini.
Ben: İştahım kaçtı. Abim doya doya yesin.Deyip. Elimdekileri bırakıp kolumu göğsümde birleştirdim. Gülsüm abla abimin koluna vurarak
Gülsüm abla: Al yaptın mı beğendiğini.
Bende çaktırmadan dil çıkardım. Abim dedi diye değil. Zaten ben doydum. Şimdi yesin azarı da görsün. Ay ben ne kadar zekiyim? Sofradan kalkıp Gülsüm ablaya döndüm.
Ben: Ben gidiyimde eşyalarımı hazırlayayım. Nasılsa bazıları beni gemiden göndermek için yer arıyor.
Gülsüm abla: Tamam, sen bu keratanın dediğine kafanı takma.lBirşey demeden mutfaktan çıktım. Odama gidip dolapın üstündeki valizimi çıkardım. Zaten fazla bir şeyim yok. Katlayarak yerleştirdim. Giyeceklerimi seçip yatağın köşesine koydum. Banyodan kişisel eşyalarımı da sırt çantama koydum. Yatağın altındaki kutumu çıkarıp yatagın üstüne koydum. Bende yerden kalkıp yatağa bağdaş kurup oturdum. Kutudan annemle benim son fotografımı çıkardım. Aynı anda ağlamaya da başladım.
- Hani onlar yoktu anne? Bak onlar beni buldu. Onlar varmış.
Deyip resmi okşamdım. Sonra babamın fotografını çıkardım.
- Keşke küçükken bulsaydınız beni. Belkim o zaman daha çok severdim seni. İyi ki buldun beni derdim. Ama çok geç kaldın. Ben artık herşeyi biliyorum. O saf çocuk değilim. Belkim alışırım ama çok zaman alır. Sıradan hiç bir alakamız olmasaydı. Ya da babam olduğunu bilmeseydim. Belki seninle çok iyi sohbet ederdik. Ama çok geç kaldın. Ben büyüdüm ve büyürkende senin yokluguma alıştım. Bu gemidekilerin varlıgına alıştım. Ve en önemliside annem artık yok. Bidaha da hiç olmayacak. Bizi niye annem ölmeden bulmadın ki.
Deyip başımı arkaya atıp tavana baktım.
- Neden bukadar bekledin ki? Niye?
Biraz öyle bekleyip fotografı kutuya koydum. Küçükken abimle bulduğumuz deniz kabuğunu çıkardım. Abim ben uyuyamadığımda bunu kulağına koy, derdi. Bende bununla uyurdum. Kabuğunu kulağıma dayadım. Sesi çok güzel. Onuda kutuya koydum. Önçeden cizdigim resimleri de kutunun altından çıkarıp yatağımın üstüne koydum. Bunlar benden onlara hediye kalsın. Fotoğrafları ve deniz kabuğunu sırt çantamın küçük gözüne koydum. Hazırladığım kıyafetleri alıp banyoya gittim. Güzel bir duş alıp giyindim. Saçımı iyiçe kurulayıp taradıktan sonra açık bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koçari
ChickLitGemilerde büyümüş bir kızın. Bir gün ailesinin onu bulmasıyla herşey değişiyor. Laz kızı artık İzmir kızı oluyor. Hadi bir bakalım. Nasıl oluyor?