Bölüme geçmeden önce:
1K olmuşuz, aslında olalı çok oldu ama anca bölüm atıyorum :'(
Bunun şerefine ne yapabilirim bilmiyorum, bana bir fikir verirseniz mutlu olurum.
🎵Bölüm şarkısı: Koda - staying (jacm remix)
Jimin.
Taehyung, sessiz kalma hakkını kullanmakta direniyordu.
"Cevap vermediğine göre, benden bir şeyler saklıyor olmalısın." Gözlerini bana odaklamayı kesti ve yeni yeni doğmaya başlayan, gün doğuşunu izlemeye başladı.
Turuncu ama hafiften kırmızı ışınları olan güneş, Taehyung'un esmer yüzüne iz bırakıyordu ve ben gün doğuşunu izlemektense, Taehyung'u izlemeye devam ettim. Bundan sıkılmış olacak ki 'sessiz kalma' kararını bozmuştu.
"Bana güvenmiyor musun?" Kelimeleri döküldü dudaklarından. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı veya kızıp, kızmayacağımı bilmiyordum. Nasıl olur da, utanmadan onu suçladığımı düşünebilirdi? Zaten kendisi suçluydu...
"Beni sevmiyor musun?" dedim öylece. Mantıklı veya doğru düşünemiyordum. Aptal gibi sadece kalbimin sesini dinliyordum. Kalbimde, Taehyung vardı ve ben yine bir nevi onu dinlemiş oluyordum.
"Seviyorum," dedi ve ellerimden tuttu. öpmeye başladı tane tane, dudaklarını yasladı ve baktı gözlerimin içine. Lakin biliyordum. Aldatıyordu işte, aldatıyordu beni.
'Sevildiğime inandım yine aptal gibi' cümlesindeki kırgınlığı anlatamıyordum, ben.
Elimi çektiğim zaman, zar zor tutuğum gözyaşlarım dökülmeye başladı hastane yatağının üzerine damla damla. İçlerde bir yerlerde kalbime gelen darbe seslerine bile savunmasızdım. Bana, beni sevdiğini söyledikçe daha çok bağlanıyordum.
Nefret ettim 'seni seviyorum' sözcüklerinden. Nefret ettim beni güçsüz kılan her şeyden.
"Sana inanmıyorum." dediğim zaman işin suyu renk değiştirmeye başlamıştı. Masmavi yüzeye sahip olan sular, siyah rengine sahiplik göstermiş ve büyük büyük köpek balıkları sızdırmıştı aralarına.
Benimkilerden çokça büyük ellerini hissettim yanaklarımda, yine beni büyülemeye çalışıyor ve aklımı çeldiriyordu kokusuyla. Fakat bu sefer değildi işte.
"Başka birisi mi var?"
"Hayır, hayır gerçekten öyle birisi yok Jimin. Beni bırakma."
"Nasıl yok Taehyung? Kendi yatak odamıza bile onu sokabilecek kadar nasıl pislikleşirsin sen?!" Ses desibelim yükseliyordu ve sinir kat sayım git gide seviye atlıyordu. "Benim tanıdığım, benim dileğim olan Taehyung... cidden böyle mi yapardı?" Hayır. Hayır yapmazdı.
"Jimin, bak bunu düzeltebiliriz."
"Evet, evet düzeltebiliriz... ayrılarak." Elim, yatağın kenarında olan, kırmızı düğmeye gitti. Sinirle bir baskı uygulamıştım ve düğme içine göçmüştü. Hemşirelerin, yaklaşık 10 dakika içerisinde burada olacaklarını biliyordum.
"Sen benim... Nefesimsin. Ben senden ayrı kalamam."
"Sen, benim dileğim değilsin ama... sen, benim dileğim değilsen; bende, senin nefesin değilim."
"Jimin, geri alamayacağın şeyler söylüyorsun." Çok ama çok iyi biliyordum. Bu saatten sonra hiçbir şey geri alınamazdı. Tükürdüğümü yalayıp, sözcüklerimi geri alamazdım.
Gururumu daha fazla çiğneyemezdim, ben.
"Zaten geri almayacağım." Dediğim zaman, gözündeki sönmüş parıltıyı fark etmiştim. Bundan daha beteri ise, içimde gram bir sızıntı olmamıştı.
Hemşire ve iki tane güvenlik odaya daldığı zaman, başımıla beraber Taehyung'u işaret ettim. Durumu fark eden güvenlikler, Taehyung'un iki koluna yapışmış götürecekleri sırada, Taehyung direndi.
"Elf, gözlerin ne görüyor?"
Suratına tükürüp, 'elf demek şimdi mi aklına geliyor' diyemedim. Soğuk kanlılığımı korumuş ve kızgınlığımı irdelemeye çalışmıştım.
"Hayal kırıklığı." Dedim ve... yakasına kadar yapışmış olan güvenlikler birden rahatlamış, ağır çekimde gerçekleşen film misali Taehyung'u odadan çıkarıyorlardı.
Parıltısının düştüğü gibi, modu da düşen Taehyung odadan kolaylıkla çıkartmışlardı.
Çünkü; o da biliyordu...
Bitti.
İthaf istemiştin kıramadım :')
Bölüm ithaf'ı: jiminisky
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we can('t) talk anymore | vmin¹ ✓
RomanceDünya yuvarlak olsaydı, dönüp dolaşıp bize dönmesi gereken dönerdi. Ben, çok bekledim. "Elf, gözlerin ne görüyor? "Dün gece, çok kan dökülmüş." ©kil