🎵bölüm şarkısı: the sounds of slience
Boş sahil kasabası, dinlenmek için idealdi. Elimde her zaman ki gibi bir tekir kedi ve diğer elimde ise dibi gözüken bira şişesi.
İskelenin üzerine oturdum ve deniz fenerinin etrafı aydınlatan ışığının kendi etrafında dönüşünü seyrettim. Hoş bir rüzgar esiyor ve dalgaların, taşlara vurduğu sesler kulağımda bitiyordu. Tuzlu suyun vermiş olduğu koku ve insan sesi olmayan sahilde her şey çok güzeldi.
Elimde bir kuruş para yokken bile geçimini sağlıyordum. Taehyung'suzluğa alışıyordum.
Onun için unutmak mı daha acı vericiydi yoksa kötü hatırlanmak mı bilemiyordum. Tüm mantığımı kullanarak bir şeyler için çaba gösteriyordum. Mükemmel hayatımı boka çeviren tam anlamıyla oydu çünkü...
İskeleden kalkıp, ayaklandım ve küçük klübenin yanındaki yeşilliklerin üzerine yerleştim. Elimdeki uçurtma parçalarını aldım ve çimenlerim üzerine dizip yapmaya başladım. Son bir ay kalmışken, kendime zaman ayırmalı ve kafamı dağıtmalıydım. İnternet üzerindeki bloglardan, 'nasıl vakit harcayabilirim' başlığının altındaki şeyleri listelemiş ve uygulamaya sabahın erken saatlerinde başlamıştım.
Rüzgârın saçlarımı okşadığı vakitlerde, dalgaların kıyıya vuruşuyla çıkardığı seslerden ve bir kaç martı sürüsünün gökyüzüne daireler çizişinde, huzuru aradım. Dinledim, kokladım ve hissettim. Bunca güzelliklere, başımda beliren bir gölgelik sayesinde ara vermiştim.
İzlendiğimi hissediyordum ve anlaşılan hislerimde yine yanılıyordum. Sevgi kırıntılarım küçük bir ümit aradı.
Acaba...
Acaba, dedim.
Taehyung olabilir mi? Diye küçük bir ümitle başımı kaldırdığım zaman, bekleyenin Jungkook olduğunu gördüm.
"Oturabilir miyim?" Dediği zaman omuz silktim ve yeri pat-pat'ladım.
Bağdaş kurup yanıma oturduğu zaman, dudaklarını ısırmaya başlayışından söyleyecek bir şeyleri olduğuna emindim.
"Dökül hadi Jungkook." Dediğim sırada, boş bakışlarını bana çevirdi. Yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirip işime devam ettim.
Uçurtma yapmak... güzeldi.
İpi, gereken yere bağlayıp izci düğümü attığım zaman artık kendimi tamamen Jungkook'a vermiştim.
"1 ay sonra, Taehyung serbest bırakılıyor."
"Biliyorum Kookie, sen sadece derslerinle ilgilen beni düşünme."
"Ya sana zarar verirse?" Güldüm.
"Daha ne yapabilir ki?" Elimdeki uçurtmayı yerde itikledim. "Halime bir baksana."
"Tam şimdi, onu ziyarete gidelim."
"Görmek istemiyorum."
"Ama ben, sana zarar vermeyeceğinden emim olmak istiyorum."
"Umrumda değil, Jungkook."
"Yapma ama hyung, öylece buna göz yumamam."
"Görmek istemiyorum." Uçurtmayı elime aldım ve sert bakışlarımla ona baktım. "Son derece ciddiyim."
"Bak, 6 yıl çok uzun bir süre. Ne denli değiştiğini bilebilir misin?" Elini omuzuma koydu ve boy hizasını benimkiyle aynı noktaya eşitledi. "Kim olduğunu, psikolojisinin nasıl etkilendiğini... düzelip, düzelmediğini."
"Bilemem." Dedim ve cümlesinin devamını getirdim.
Uçurtmayı anlık bir sinirle denize atmak gibi hiç doğru olmayan bir davranışta bulunmuştum. Umrumda mı? Hayır.
Ben sadece... beni gördüğü zaman, gözleri dolacak birisini istiyorum. Taehyung, böyle birisi artık olamazdı. Olsa bile, timsah gözyaşları olacağındam emindim.
Her gece, boş bir yatağa yorgan örttüm ve 'iyi geceler' sözcüklerini esirgemedim. Kendime zarar verdim, piercingler yaptırdım, kan içtim ve kan kustum.
Bir insanı ve olanları unutabilirdiniz ama ne hissettiğinizi asla.
Veya...
Unutamazdık, alışırdık.
Tek bir dileğim vardı ki benim. Ellerimi yanaklarıma koyayım ve her dakika onu izleyeyim. Her bir zamanımı ona ayırayım, sevgimizi sulayayım. Mutluluk gözyaşlarıyla sulayayım...
Ayaklandım ve Jungkook'un haraketlerimi izleyen gözlerinin parıldamasını izledim.
"Yürü," diye komut verdim. "Gidiyoruz."
Nasıl bir sefilliğin içinde olduğunu görmeye gidiyoruz.
Bitirmeye gidiyoruz.
Y/N: we can('t) love anymore | yoonkook çıkmak üzere güzellerim
2. Kitap için beklentileriniz, görüşleniz veya konu tahmininiz cart curt varsa söylerseniz sevinirim
Sevine sevine yorumlarınızı cevaplayacağım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we can('t) talk anymore | vmin¹ ✓
RomanceDünya yuvarlak olsaydı, dönüp dolaşıp bize dönmesi gereken dönerdi. Ben, çok bekledim. "Elf, gözlerin ne görüyor? "Dün gece, çok kan dökülmüş." ©kil