petricorx destekleriyle, bölümün bir kısmını o yazdı.
🎵bölüm şarkısı:; cashmere cat-quit
Hiç hayatın boncuklarının boğazınıza takıldığını hissettiğiniz oldu mu? Soluk borusunu kesen o boncukların gittikçe daha da büyüdüğünü, siz yuttuğunuzu ve artık orada olduklarını unuttuğunuzu sandığınız anda bir yeni boncuğun daha varlığını hissettiğiniz, hiç oldu mu?
Ben o kadar hissettim ki, artık varlıklarını unutur oldum. Yeni bir kesik eklendiğinde boğazıma, sadece kanı elimin tersiyle silip geri yerime oturdum. Kanadıkça sildim, bir daha kanadı, bir daha sildim... en sonunda sinirlendim ve kopardım hepsini kökünden.
Gözümden akan tuzlu ruhlar yere saçılan acı dolu boncuklarımın arasına sızdı. Tırnak içlerim kan kuruluklarını misafir ederken, ben tüm misafirleri ruhumdan kovdum.
Şu anda karşımdaki adam, yüne alerjisi olduğu hâlde yünlü hırka giyip fermuarı çenesine kadar çeken bir çocuk gibi hissettiriyordu bana. Ne keskinleştirmesi için en yüksek derecedeki sıcaklıkta dövülen bir demir, ne de damarlarında şeytan kanının gezindiği karanlık çocuk gibi hissediyordum. Sadece yünlü bir hırka giymiştim ve kaşınıyordum. Derimi kazıyacak kadar çok kaşınıyordum. Bunu o sağlıyordu.
Kirli sakalları yoktu fakat sigara kokan bir bedeni oluşmuştu. İçten gülümsemiyordu fakat rol yapacak gücü kendinde bulabiliyordu. Beynindeki kurtlar onu yiyip bitirmiyordu fakat o çok düşünüyormuş gibi yapıyordu.
Bunca yıldır onda oluşan değişiklik, benim iki saniyede farkedebileceğim kadar azdı. Ben ise... fırtınadan kaybolan yüreğimden zifiri karanlığı barındıran irislerime kadar değişmiştim. Farketmesi için günlerini değil asırlarını verecek kadar değişmiştim.Jungkook'un elini dizimde hissettiğimde dizimi geri çekip elinin boşlukta sallanmasını sağladım. Kendime yetmiştim, yeterdim, yetebilirdim.
"Uzun zaman oldu."
Koca sessizliği bozan onun sigara kokan nefesi olmuştu. İstemiyordum, ona dair kötü ya da iyi olan, hiçbir şeyi istemiyordum.
"Bir ay sonra tahliye edildiğini duyduk, hyung."
Kan kurusu tırnaklarımı avucuma iyice batırdığıma emin olduktan sonra boş bakışlarımı onun boş bakışları ile birleştirdim, bunun tehlikeli olduğunu bildiğim hâlde.
"Evet, Jungkook. 6 yıl... Bitti."
Hayır, bitmemişti. Her şey beynimin kıvrımlarını yakarak kendini hatırlatırken onun bitti demesi... Pişkinlik miydi yoksa aptal bir rol mü?
İçlerinde kan birikmiş olan tırnaklarımı, avuç içlerime geçirmiş ve sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Yaptıklarının hesabını hiçbir zaman sormamıştım, soramamıştım. Akan suların durduğu tez vakitte boğulmaktan kurtulmayı denemiş, üzerimde olan yorgun ve yaşlı olan ruhu çocuklaştırmak için elimden geleni yapmıştım. Hâlbuki ben... çocukları sevmezdim.
Karşımdaki koca oğlanı, sevmeme nedenim de keşke bu olsaydı.
"Pişman mısın?" Diye mini minnacık bir deneme sorusu sordum.
"Mahkemede bunu söylemiştim zaten."
Taehyung, başlarda bu ciddiyeti anlayamamasından olsa gerek düşünmüyordu. Lâkin, Jungkook'un ikimizin arasında gidip geldiği bakışları ortaya ciddi bir hava katmıştı ve olacakları büyük dikkatle incelemeye bakıyordu. Taehyung da zaten etraftaki gergin havayı hissettikten sonra derin bir nefes alış-verişi yaptı ve bakışlarını boş bir alana sabitledi.
Mahkemedeki 'pişmanım' sözlerine ikimizde inanmamamıştık. Biliyorduk, cezayı indirmek için 'iyi niyet' olarak lense edilecekti ve ceza süresinden azıcık muaf tutulacaktı.
"Pişmanım," dedi. Açıklamada bulunmadı. Kanıtlamaya, diretmeye yeltenmedi. Eh, belliydi de net olduğu.
"Eh, kendini öldürebilirsin öyleyse..."
Mini minnacık içimde oluşan bir üzülme duygusu ortaya çıkarken, Taehyung bu sefer sözlerine şöyle devam etti;
"Aldırmam yağmurlara, Elflere. Benim güzel hatalarım var." Küçücük olan ellerimi, avuç içlerine sığdırdı. "Affet."
Y/N: yorumlarınız değerli :')
Ve coffe prince diye bir vmin yayımladım bir göz atın derim ;;;;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we can('t) talk anymore | vmin¹ ✓
RomanceDünya yuvarlak olsaydı, dönüp dolaşıp bize dönmesi gereken dönerdi. Ben, çok bekledim. "Elf, gözlerin ne görüyor? "Dün gece, çok kan dökülmüş." ©kil