*Lütfen medyadaki şarkıyla okuyun!
Jimin.
Hayat bazen klişeliklerden ibaretken, her şeyin tepe taklak olması saliseleri buluyordu.
Ormanda bulunan ceset ve polis ekiplerinin araba siren sesleri hâlâ kulaklarımda tütüyordu. Yer yüzeyine düşen yağmur damlalarının, kaldırdığı toprak kokusu 'ceset' kokusunun önüne geçemiyordu.
Çok iyi hatırlıyordum, yere yığılmış kızın bedeninde olan çizikleri. İçkiyi kafaya dikmişken; şişeyi yerde parçalar haline getirmiş, önce bedenine çizikleri bırakmışken daha sonra da bileğine işlemişti. Ayaklarında kesikler vardı ve sarhoş kafayla çıldırmışken, kalp acısından kendi yaralarını bile düşünememişti.
Cenaze törenine, ben de katılmıştım. Taehyung'la beraber o cenaze törenine katılmışken, kilisede duygularımı saklamak hiç de kolay değildi.
O gün, ikimizde geceyi dışarda geçirmiştik. O yatak odasına, girmek istememiştik. O yatak odasına girip, daha fazla yanmak istememiştik.
Beni, aldattığı kızın ölüm günü, 2 hafta önce gerçekleşmişti. Seol'ün ölüm kırıntıları tabutun içine sıkıştırılmıştı.
Taehyung, yaptıkları için fazlasıyla pişmanlık duyuyorken... yaptıklarının cezasız bırakılmaması gerekiyordu.
Mahkemedeydik ve birbirimizin gözlerinin içine dahi bakamıyorduk. Mahkemede olmamızın sebebi, boşanma evresi maalesef ki değildi. Taehyung, bir cinayet işlemiş olabilme ihtimali olarak katil gözüyle bakılıyordu.
Seol, sessizce ölmemişti. Ölüm sebebini Taehyung'a yığıdığı bir videoyla, tabutunun kapatılmasına izin vermişti.
Videoda Seol ağlıyor, yıkıyor, döküyor ve parçalanıyordu. 4 saatlik videosunda bir ara uykuya bile dalmışlığı oluyordu. Videonun ortasında ise, 4 saat olmasının tek bir sebebi olduğunu söylüyordu.
4 o'clock şarkısının, Taehyung ve bana ait olduğunu söylemesiydi. Bu yüzden de, tam 4 saatlik bir video kayda almıştı.
Video sonlarına doğru ise, can yakıcı cümleleriyle Taehyung'u ağlatmayı başarabilmişti.
"İzliyor musun, eserini?" Ve o an nefesler tutulmaya başlamıştı.
"Gurur duyuyor musun, kendinle? Seviyor musun kendini... Jimin'i?" Sorumluluğumun olmadığı bir olayda bile, ben dahi suçluluk duyuyordum.
"Elf'in seninle gurur duyuyor mu?" Taehyung'un gözleri kısa bir saniyeliğine bana kaymış olsada, yüzüne bakmaya mecalim yoktu. Cevabı kendince anlamıştı.
"Annene benzeyen ben değilim, sensin. Annene benzediğin için, sen kendini öldürmelisin beni değil, beni bu şekilde değil." O an, öyle bir kan beynime sıçramıştı ki, Taehyung'un üzerine atlamamak için zor tutuyordum.
Taehyung'un ailesiyle olan aldatma olaylarından haberim vardı ve bu kız annesine çok benzediği için tüm yap-boz parçaları oturuyordu.
"Eserin öldü." Ekran kararmaya başlayınca, 4 saatlik videonun son cümlesi şu şekilde bitmişti;
"Ölümümden, Kim Taehyung sorumludur."
Gözlerimi videodan arındırıp, Taehyung'un üzerine dikmiştim. Bana bakamıyordu ve hep gözlerini kaçırıp ayaklarına dikiyordu. Bileklerine takılı olan kelepçeleri yüzünden her ne kadar zor olsada, tane tane yeri ıslatan gözyaşlarını zorla siliyordu. Göğüsü, düzensiz kalkıp iniyordu ve dişleriyle sıktığı dudaklarından belliydi sesli ağlamak isteyip, ağlayamamış olması.
Hakim boğazını temizlediği zaman, ben ve Taehyung'unkiler hariç tüm gözler hakime çevrilmişti.
"Öyleyse sanık Kim Taehyung'u, intihar ve öldürme sebebiyetinden 6 yıl hapis cezasına çarptırıyorum." Dediği zaman elindeki küçük tahta çekiçle tok bir ses çıkarmıştı.
Yetkililer, Taehyung'u koltuk altlarından kaldırıp çıkışa doğru yönlendirmişlerdi ve kapıya ağır adımlarla ilerledikleri zaman Taehyung yanımdan geçecek iken yürümeyi kesmişti.
"Jimin..." dedi, bir şey bekleyen ve ümit barındıran sesiyle.
Gözlerinin içine baktım.
"Bir gün herkes, her şey için pişman olacak."
Y/N: Sabır gerektiren bir kurgu, basit bir aşk-ı memnu dizisi değil. Eğer olacaklara hazır değilseniz ve bir vmin kitabı beklentilerinizi karşılamıyorsa okumayı bırakın
Çünkü; ben kurguyla ilgili bir eleştiri kabul etmiyorum diğer eleştirilere her türlü açığım
Umarım kitaptan memnunsunuzdur. Lütfen görüşlerinizi yoruma salın, ben kendim için yazmıyorum bunları
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we can('t) talk anymore | vmin¹ ✓
RomanceDünya yuvarlak olsaydı, dönüp dolaşıp bize dönmesi gereken dönerdi. Ben, çok bekledim. "Elf, gözlerin ne görüyor? "Dün gece, çok kan dökülmüş." ©kil