we can('t) talk anymore' 9

1.9K 334 140
                                    

🎵bölüm şarkısı: BTS - illegal

Jimin.

O gerici, tehlikeli ve geri dönüşü olmayan tehlikeli an gelmişti. Boşanma üzerine, ortak bir masaya oturmuş olanlara hazırlanıyorduk ve ben de dahil Taehyung ile beraber fazlasıyla geriliyorduk.

"Tüm belgeler hazır mı?" Diye, ortaya soru yöneltilmişti güçsüzce Taehyung.

"Elbette, boşanmanızı daha hızlı sağlayacak olan belgeler bunlar."

Avukatım Hoseok. Korenin en iyi avukatlarından birisiydi ve ben Taehyung'a, o kadar güvenmiyordum ki buna gerek duymuştum. Beni gözlerimin önünde aldatan adam, beş parasız bırakarak tüm hisselerimi alabilirdi.

Gözlerini yere doğru sabitlemiş kocama, kaçamak bakışlar attım.

Anlaşılması karmaşık birisiydi. Sadece ben, onu anlayabilirdim lâkin artık bedenim ve ruhum çok yorgun düşmüştü.

Kahvelerini bana çevirip, bakışlarımı yakaladığı zaman paniklemiştim. Bu Berbat durumdan, bir an önce kurtulmalıydım aksi takdirde; boşanmaktan vazgeçebilirdim.

"Öyleyse, ne bekliyoruz?" Bakışlarını hâlâ üzerimde hissederken, boşanmak için çabalıyordum. "İmzalayalım gitsin bitsin işte."

"Hisseler için, Bay Taehyung'un avukatını bekliyor-"

"Avukatım yok." Güçsüz sesi işittiğim zaman, kendimden çok utandım. O bir avukat tutmaya gerek dahi duymamışken, ben en iyisini hiç düşünmeden ayarlamıştım.

"Hisseler için ne yapacağız, öyleyse?"

"Jimin'e güveni-"

"Ben güvenmiyorum," dedim ve ortam gerilmişti. Taehyung, dudaklarını yaladığı zaman gözlerimi kısarak ona baktım.

Ne zaman, bir şey saklıyor olsa bu haraketi yapardı. 'Belki de sinirdendir' diye düşünüp fazla didiklememeye çalıştım.

"Pekâlâ, şu belgeleri imzalamanız yeterli." Önüme uzatılan belgeleri okumam gerekirdi ama bu olaydan vazgeçmemek için elimi çabuk tutmalıydım.

Ellerim titreye titreye, siyah dolma kalemini aldım ve normalde özene bözene attığım imzayı bu sefer; tek bir çırpıda atmıştım. Kalemi masaya fırlattığım zaman, avukatım belgeleri Taehyung'un önüne sundu.

Hâlâ, imza atmayan Taehyung'u bekliyorduk. Bir yandan çok sıkılmışken; diğer yandan ise olacaklardan fazlasıyla korkuyordum. Onu, özleyeceğimi biliyordum zaten ama ne kadar fazla özleyebilirdim ki?

En çokta... pişmanlık duygusundan korkuyordum.

Beklemekte diretiyordum ve tepkisiz bir şekilde düşüncelerime boğulmama izin veriyordum. Kararı kesindi ama bunu kabullenemediğini, anlıyordum çünkü; ben de, yaşanan çoğu konuda kabullenememiştim.

"Bir şeylerin olması; hiçbir şeyin olmamasından iyidir, Taehyung." Diyerek, kabullenmesini kolaylaştırmıştım. Onu, sonuna kadar bekleyebilirdim ama... deminden beri, derin nefesler veren Avukat Hoseok bu işi beklemeye getirtmiyordu. Sıkıldığı fazla belli oluyordu ve ben, en azından ona karşı mahçup olmak istemiyordum.

"Pekâlâ," diyerek kalemi camdan aşağı ataran Taehyung'a karşın ayaklandım. "Öyleyse bir şeyler yapalım."

Gözlerimi büyüterek üzerine diktiğim anda, kendimi tutamadan sesimi yükselttim. "Bu da neydi öyle?"

"Bir şeyler yapıyorum," ellerini yüzüme yerleştirip, neredeyse burunlarımızın değeceği mesafeye geldi ve kahve çekirdekli gözlerini, gözlerime dikti. "Seni kaybetmemek için."

"Çok geç." Deyip ellerini itecekken, bu sefer daha sıkı tuttu. Gözlerimi kaçırırken; bizi film izlermiş gibi izleyen Hoseok'a, kaydı bir an olsun gözlerim.

Kalbim, mantığımın önüne geçemiyorken; Hoseok'un bu hali ciddiyetim, gülmemin önüne geçemiyordu.

Kafamı hafifçe sarsan Taehyung yüzünden, tekrar gözlerimiz kenetlendi. Hoseok'a gülmem, daha kötü bir olay örgüsü yaratacağından bakışlarımı çekmeyip direndim çaresizce gözlerime. İç sesim, kalbime aptalca komutlar veriyordu mesela hızlı atmaması için. Ruhumsa, sinirle emir kipini kullanıyordu Taehyung'a karşın.

Fakat, ne dilim; ne de kalbim yansıtmıyordu hiçbirini.

Taehyung gözlerine baktığımdan emin olduktan sonra, kaydırdı kahve çekirdeği gözlerini dudaklarıma. Fısıldadı da azıcık. "Elf, gözlerin ne görüyor."

Gözlerim bir an olsun, onun dudaklarına kaydı. Kızdım kendime. Çarpık olan küstah gülümsememi sunduğumda, dudaklarıma bakarak çattı kaşlarını ve gözlerime baktı.

"Umutsuz vaka." diye cevapladım umursamaz tavrımla.

Bugün ayrılamasak bile, elbet bir gün o mahkemede yüz yüze gelecektik.

Y/N: gecikme için üzgünüm

we can('t) talk anymore | vmin¹ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin