5|YENİDEN

360 24 1
                                    

Flashback devam

Bu akşam kafamdaki uğultulardan ötürü uyuyamıyordum. Sonra ince uzun hırkamı giyip balkona çıktım. Kendimi salıncağa attım.

Dün ki o bar gecesinden sonra bugün okulda ateşim yükselmişti. O yüzden yarın okula gitmiyordum. Gecenin 1'i üzerimde ince bir hırkayla dışarı çıkmam doğru değildi. Bundan dolayı içeriye gidip battaniye aldım. Ve iki kişilik olan büyük salıncağa bindim. Arkama yaslandım. Kollarımı kavuşturdum ve düşünmeye bazı şeyleri tartmaya başladım ne kadar doğru ne kadar yanlış diye. Stiles' la arkadaştan öteydik. Bunu herkes biliyordu. O da.

Ondan 4. Sınıfta hoşlanıp onun hakkında herşeyi öğrenmiştim. Ta kii lise 1'e kadar kimse bilmiyor ama Jackson bana takıntılıydı. Ve beni onun hakkında sürekli tehdit ediyordu. Bir gün Jackson'ın onu bir kızla arasını yaptığını öğrendim. O bunu istemişti. O gün çok ağlamıştım. Hüngür hüngür. Onunla asla beraber olamayacağız diye sonra lise 1'in 2. Dönemi okuldan gittim. Ve geri geldiğimde artık herşey değişmiş gibi davrandım onu unutmuş gibi... Onu tanımıyormuş gibi. Ama dünya gerçekten yuvarlakmış ondan kaçarken yine ona kaçtığımı farkedememişim. Ya da hiç kaçamadığımı.... Farkedememişim.

Ben maskemi sadece ona indirirdim.
O bunu bilmiyor beni uygunsuz bir zamanda yakaladığını sanıyordu. Ama bir gün ona bunu söyliycem diye geçirdim içimden. Çok dalmıştım. Salıncağın üstünü indirdim ki yıldızları görebiliyim. 'Belki o da yıldızlara bakıyordur. Belki ona bir yıldız kadar yakınımdır' . Diye geçirdim içimden tekrar. Sonra yavaş yavaş gözlerimin kapandığını farkettim.

Sonra saate baktım. Gece 02.37. Zaman ne kadar da çabuk geçmiş meğer, sabah uyandığımda rahatsız olmayayım diye salıncağın üstünü kapattım. Sonra salıncağın sırtımızı dayadığımız kısmı açtım be iki kişilik yaptım salıncağı. Belki yine Allison uyuyamadığı zaman gelip yanıma yatar diye. O da benimle birlikte hastalanmıştı. O sırada balkon kapısı aralandı oraya baktığımda burnu ve gözleri kıpkırmızı elinde peçete sırtında battaniye olan bir adet Allison. Ondan farksız olduğumu biliyordum. Sonra bana baktı ve yanıma gelip yattı.

İkimizde gündoğumunu izliyorduk. Gündoğduğunda saate baktım 6.20 olmuştu saati gördüğümüzde. Şok olduk. O kadar geçmişmiydi bu saat ya. Sonr ikimizde uyumaya karar verip orada uyuduk.

Birinin bizi hayvan gibi dürtmesiyle uyandık. Karşımızda bizim grup vardı. Bize onaylamaz şekilde bakıyorlardı. Saate tekrar baktığımda okulun bitmiş olduğunu fark ettim. Kalktığımızda karnımız guruldadı. Çünkü ne öğlen yemeyi ne de kahvaltı yapmıştık. Sonra burnumuzu çekerek aşağı indik.

İkimizde hastalandığımız zaman birbirimizden ilgi isteyip çok sakin ve sessiz oluyorduk. Herkes bu duruma üzülürdü. Çünkü grubun sesi bizdik. Sonra ZORLA çorba içirdiler. İlaçlarımızo aldık ikimizde iyileşmeyip daha kötüye gidiyorduk ve herkes hastahanenin bir işe yaramayacağını biliyordu. En sonunda ne kadar faydası dokunur bilmiyorduk ama Deaton'a gittik.

Ve Allison'ın üstüne bir kova su döküp bana ise semizotunu ezip suda kaynatıp üzerime döktü. Ama döktüğü anda kendime gelip iyi hissetmiştim. Ve ardından bana iki torba dolusu semizotu verdi. Eve geldiğimizde. Açtık çünkü birçorbayla insan doymuyor. Sonra canım Scott'ım pizza ile içeri gelirken gözlerim parladı. Ve herkes bu halime güldü.

Geceyi tabuu oynayarak geçirdik. Ben ve Allison kazandık tabii ki çünkü bizim gizli şifrelerimiz bu işi kolay hale getirmişti. Sonra çocuklar eve gitti.

Sabah uyanıp okula geldiğimde çocuklar bir garipti. "Herşey yolunda mı" aynı anda "EVET" dediler. İşte bu hiçbir şeyin yolunda olmadığı anlamına geliyordu. "Emin misiniz?" diyince kafalarıno salladılar son kozumu oynadım. Allison alışverişe bayılırdı. Ve son bir hafta boyunca Alışveriş diye yalvarmıştı. Eğer şimdi işi olduğunu söylerse bir şey demezdim. Ama yorgun olduğunu söylerse birşeyler olduğuna emin olurdum.

" Allison, bugün alışverişe gidelim mi?" dedim. O da bana bakıp "Sanmıyorum çok yorgunum. Hem daha ailem dirildiğimi bilmiyo babama söylemeye gidicem Scott ile."

" Ahh kızlar biriniz benle alışverişe gelsinn" dedim. Kira"Ben ve Theo Dave'in Eichen House'a götürücez. "yalanını uydurdu. Malia'ya baktım ve o da" Lydia ben alışverişten nefret ediyorum. Ayrıca Allison'un mezarını oradan kimse görmeden kaldırmamız lazım"dedi. Bu da ilk cümlesi hariç yalandı. Son olarak Stiles'a döndüm. O da "Allison'ın ölümünü bilen birkaç kişiye gidip şu Deaton'un verdiği ilacı içiricem. Yanii gelemem." İşte bu cümle bile anlamam için yeterdi. Sonra omzumu silktim ve"tamam o zaman yalnız giderim" dedim. Sonra derse geçtik.

Okul sonunda bittiğinde hepsi aynı yöne gidiyordu. Önce eve gitmişlerdi. Ama onlar evden çıkana kadar ben bir motor kiraladım. Ve onları gizlice takip ettim nereye gittiklerine baktım motorun sesibi duyamazlardı çünkü hem uzaktaydım hem de motora kurtboğan ökseotu ve yılan kökü koymuştum. Sonra terkedilmiş bir depoya geldiklerini gördüm. İçeri girmeyecektim.

Yaklaşık 45 dakika geçince içerden büyük bir ses geldi. Bir 10 dakika sonra içeriye bir gözatmayı düşündüm ve gizlice baktım. İçerideki heryerde kurtboğan vardı. Ama bu bana zarar vermediği için içeri geçtim.

"Allison" dedim. Sesim yankılandı. Boşluğa yaklaştığımda başım döndü. Çünkü etrafta yılankökü de vardı. Aşağıya baktım herkes bir yere toplanmıştı. Sonra aşağıya bakıp "Çocuklar" dedim. Allison bana döndü. "Ahh Lydia seni tanrı gönderdi. Stiles çok yaralı heryerde kurtboğan var. Bu yüzden onu iyileştiremiyoruz. Yardım et. Ne olursun. 3-4 saniye bekledim. Bir ayağımı içeriye attım. Sonra kapı aniden açıldı ve içeri bizimkiler girdi.

Ama... Onlar aşağıdaydı. Ve herkes sapasağlamdı. O sırada Scott" Lydia dur" diye gürledi. Ve buraya doğru gelmeye başladı. Aşağıya baktım Allison aşağıda hüngür hüngür ağlarken "Lydia herkes ölüyor yardım etmelisin onlar gerçek değil biz burdayız" dedi. Sonra sağıma baktım. Allison"Lydia sakın onu dinleme bak biz iyiyiz. Tamam mı? Onlar Petet'ın berserkarları onları dinleme. Ama aşağıda ki Allison "Hayır! Lydia asıl berserkar onlar buraya gel." Scott'ın bana yaklaşmasına 3 adım kala "DUR" Diye bağırdım. Hemen 2 adım geri çekildi. Bende iki adım geri gittim. O sırada içeri bir tane daha bizimkiler geldi. Sonra da Peter. Ve bana yaklaşıp"İçlerinden sadece biri gerçek Lydia, bakalım hangi tarafı seçeceksin. " ben düşünmeden arkamı döndüm ve aşağı atladım. Allison kalkıp bana sarıldı. Bende ona geri çekilirken ise kulağımın arkasında hissettiğim sıvı ile gözlerimin kapandığını hissettim.

1 saat sonra

Lydia

Uyandığımda bir tele kelepçelendiğim
Gözüme çarpan bir şok dalgasıydı. Sonra kafamı kaldırdım. Karşımda tanımadığım biri vardı. Ahh hadi ama ben şu an tek derdimin tırnağımın kırılması olacağı zamana geçiş yapmak istiyorum.

Bana psikopatça gülümsedi ve "Ben Josh. Seninle bir oyun oynayacağız küçük Banshee eğer cevap vermezsen elektirik yersin. Şimdi ilk soru. Peter denen aptalla ne işin var?"

Ona nefretle bakıp "benim birişim yok o bana takık" dedim. Bana baktı ve "İstediğim cevap bu değil dedi ve üstüme su attı. Sonra ise 6-7 saniyelik elektrik şoku. Acı içinde bağırdım. Sonra bana yaklaştı ve" O depoda ne yapıyordun? " dedi.

Ona baktım ve" Arkadaşlarımı takip etmeye gelmiştim. " dedim. Bana baktı ve" Ahh küçük banshee yine yanlışsın" dedi. Sonra yaklaştı ve her ne kadar çırpınsam da boynumu emdi. Eminim ki şu an mosmordu ve çocuklar beni böyle görmemeliydi.

Ardından tekrar voltaj yedim. Ama bu çok farklıydı. Sanki acı iliklerime kadar işliyor ve her hücremle hissediyormuş gibiydim. Acı içinde çığlıklar atıyordum. Ölümün eşiğinde olduğumu anladığım an bir banshee çığlığı attım. Ve Josh bana hayranlık ve şaşkınlıkla baktı. Sonra hemen kendini düzeltti. Ve o asla duymak istemeyeceğim şeyleri söyledi;

"Biliyor musun küçük banshee.." deyip odanın tam karşısında beni izleyen kamerayı gösterip devam etti "tüm arkadaşların şu an oturup canlı canlı bu videoyu izliyor."


Yeniden (STYDİA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin