11|Yeniden

282 15 1
                                    

Flashback devam

Lydia

Bu yaşadıklarım çok ağır gelmişti. Odama girdim. Kapımı kilitleyip kendimi kapıya yasladım. Hala inanamıyordum. Scott'ların evinden çıktıktan sonra yaşadıklarımı tekrar göz önünden geçirdim.

Scott'lar bana en sevmediğim bakışı atıyorlardı.... Bana acıyorlardı. Tanrım.. Bu iğrençti. Gözyaşlarımı 0 zor tutuyordum. Ormanın içine doğru koştum. Beni bulamasınlar diye en karışık yollara gittim. Ben ilk defa kaybolmak istedim. Ölmek istedim. Kimse kim olduğumu bilmesin istedim. Kaçabilmek istedim, kaçtığımda bulunamamak. Niye sürekli böyleyim bilmiyorum. Ben mutlu olurum sanmuştım. Beacon Hills'e ilk geldiğimde... Hiç bunu hayal etmemiştim. Gözümden akan yaşları neden durduramıyordum.. Sonra birden tüm vücudum kasıldı. Sanki.. sanki kanım çekilir gibi kaskatı kesildim. Sonra yine o ses kulağıma doldu.

En yakınından kork Ariel,
En yakınından.

Bu söz sanki beynimi yiyordu. Kimdi ki benim en yakınım? Artık Scott, bana nefretle bakacaktı. Artık Allison, Stiles, Malia, Kira, Theo...

Bir dakika bir dakika, hayır, hayır, hayır, hayır.

Olamaz. O ölmesin ne olur o ölmesin. Hayır. Kalbimde bir acı vardı. Yüzümü buruşturdum. Yere düştüm. Başım çok ağrıyordu. Sonra kafamı kaldırdım ve meşhur çığlığımı attım.

"Kiraaaaaaaaa!"

"Hayır. Ölmesin. Ölmesin ne olur ölmesin."

O öldü. Sırf ben o lanet olası ormana kaçtığım için o öldü. Sırf onu, onları düşünmeden, bencillik ettiğim için o öldü. Ben bir şey yapamadım. Olmadı. Arkadaşlarımı sürekli kaybediyordum.

Scott benden öğrenmediği için benden nefret edecekti. Allison benim yüzümden ölmüştü. Stiles'ın hayatı benim yüzümden tehlikeye girmişti. Kira benim yüzümden öldü, ve belki Theo ve Malia o, benim yüzümden öldüğü için benden nefret edicekti... Ben yalnız olmak zorundaydım. Ben yalnız kalacaktım. Çünkü bencildim. Çünkü başkalarını düşünmüyordum. Çünkü kötüydüm. Ve kötülerden nefret edip yalnız bırakırlar. Ben, ben karanlıktım. İnanamıyordum. Benim yüzümden, sırf bencilliğim yüzünden öldü. 4 yıllık arkadaşımı kendi bencilliğim yüzünden kaybettim.

Titremeye başladım. Birinin, özellikle sevdiğim ve değer verdiğim birinin benim yüzümden ölmesine dayanamıyordum. Ağlamamı durduramıyordum. Nasıl ihmal ederdim? Nasıl düşünmezdim onları. Lanet olsun çok bencilim. Ve ben hergün bu bencilliğimin cezasını çekiyordum. Allison'ın ölümü benim yüzümden, benim korkaklığım ve benim bencilliğimdendi. Oysaki o ne kadar da cesurdu. Keşke öyle olabilseydim. Ben arkadaşlarımın olmasını hak etmiyordum. Ben kimseyi hak etmiyordum. Stiles'ı ise... Asla. Ben asla onun gibi olamam ki? Asla onun gibi harika birini hak edemem ki?

Neden bu kadar fazla geliyordu herşey? Neden herşeyi unutup yoluma devam etmek zorundaydım? Eski Lydia herhangi biri ölse çaktırmadan hüngür hüngür ağlayacak belki aylarca bunun psikolojisini yenemeyecekti. Okulda Jenny diye bir kız öldüğünde okulda haftalarca tepkisiz kalmıştım. Çok etkilenmiştim. Ama Allison öldüğünde benden hemen toparlanmamı beklediler. Toparlanabildim. Ama ne yazık ki hastalandım. Psikolojik bir hastalık. Sonunun ölümle bittiği bir hastalık.. Manik depresiftim. Ya da bipolar bozkluk. Aynı şey. Ve şimdi, benden yine toparlanmam istenecekti. Ama yapamam. Taştığım yerdeyim. Dolup dolup taştığım, biriktirip biriktirip patladığım yer. Hastalığımın son seviyesi. Ve dediğim gibi intihar edeceğim. Kendimi, öldürücem. Hemen yolumu Beacon Hills uçurumuna çevirdim. Oraya doğru yürüdüm. Kararsız adımlarla.

Yeniden (STYDİA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin