1|YENİDEN

1.5K 44 7
                                    

Flashback başlangıcı

Sabah alarmın kulağımı tırmaşayan sesiyle uyandım. Bu sabah ayrı bir kötüydü. Ya da bana öyle geliyordu hemen siyah bir elbise altına siyah ayakkabılar ve Allison' un kırmızı ojelerini parmağıma sürdüm evet bugün neden bu kadar siyah olduğuma gelirsem bu gün neden doğduğuma hep lanet ettiğim gündü. Bu gün eğer ben olmasaydım o yaşıyor olur muydu sorusunun aklımdan bir an bile çıkmayacağı gündü. Allison öleli bir yıl oldu. Herkes dağılmıştı onları ise ben toplamıştım. Herkesi toplarken onlar benim ne kadar güçlü olduğumu düşünüp bana imrenirlerdi belki de ama eğer gerçeği bilselerdi... Her gece nasıl ağladığımı sesimin kısılmasının gözlerimin kızarık olmasının nedenini sürekli bünyemin zayıflığına bağlardım kimse bilmiyordu geceleri akan gözyaşlarımı haykırışlarımı her gece rüyamda onu görüp utancımdan yüzüne bakmamak için uykuya karşı nasıl direndiğimi hergün onun mezarına gidip hüngür hüngür ağlayıp en sevdiği çiçekleri bıraktığımı özenle ektiğimi ve bugün büyük ihtimalle koskoca 365 gün süren yalanımın ortaya çıkacağı gün en çok güçlü kalmam gereken gün ama bunu yapamayıp birşey olduğun hemen patlayacağımı o kadar iyi biliyorum kii... En azından geceye kadar kendimi tutucam ve gece onun mezarına gidicem orda boşaltıcam içimi neler yaşadığımı anlatıcam haykırıcam. Belki kimse duymuycak ama bu haykırışlarım 365 gün daha sağlam durmamı sağlıycak. Kafamı salladım ve aynanın karşısına geçtim Allison'un ceketini giydim. Onun beğendiği parfümümü sıktım. Onun flarını taktım ve aşağı indim. Tekrar aynanın karşısına geçtim ve Allison için ayakta durucam diye aklımdan geçirip bir tek Stiles'ın anladığı o yapmacık gülüşümü suratıma takındım. Bu gün Stiles beni görmesin diye neler çektiğimi anlamasın diye ondan kaçacaktım.

Okula vardığımda arabamı Malia 'nın arabasının yanına park ettim. Ben indiğimde onun da indiğini gördüm bir süre bakıştık. İkimizinde yüzünde o buruk gülümseme vardı sonra onun gözünden bir damla yaş düştüğünü görür görmez hemen onunkini sildim o da biliyordu onun gözünden bir damla daha yaş akarsa ben taşıcaktım. Ve büyük ihtimalle bir süre sonra bayılırdım. Tekrar o lanet olası tedaviyi görmek dahi istemiyorum.

Sonra onun koluna girdim ve okuldan içeri girdik
Allison'un dolabı benimkinin yanındaydı. Ve o dolapta tonlarca gül vardı karanfiller çok azdı. Yanımıza Scott ve Stiles geldi. Hemen onlara dönüp "Bunları buraya kim koydu" dedim. Scott " biz koymadık başkaları koymuş biz karanfil koyduk" dedi. Bende " Zaten sadece gerçek arkadaşları onun gül sevmediğini bilir." dedim gözlerim yanmaya başlamıştı hapşırık numarasıyla ağladığımı saklamıştım. Ama ne yazik ki Stiles yanımdaydı ve o benim böyle hapşırmadığımı bilirdi. Ona öyle bir baktım ki sanki haykırışlarım bağırıp çağırışlarım bakışlarımın içindeydi. O da bana baktı sanki senin yanındayım der gibi içime güven veren sıcacık sonra hemen bakışlarımı çevirdim çünkü zaten bu gün eve girene kadar beni takip edeceklerdi. Çünkü onlarda aslında biliyordu durumumu onlardan uzak duracaktım ama onların bizim yanımıza gelirken onu takip edelim dediklerini duymuştum. İşte bu yüzden bu gün yalanlarım ortaya çıkacaktı beni tüm gün takip edeceklerdi ve o mezara gittiğimde nasıl güçsüzleştiğimi anlayacaklardı. Düşüncelerimden kurtulmaya çalışıp bahçeye çıktım ilk iki dersim Scott'laydı ve dersim boştu. Çünkü hocanın köpeği ölmüş. Bahçede bir masa gözüme kestirdim ve oraya oturdum. Karşıma biri oturdu ama kafamı dersten kaldırmadım sonra o kişi konuşmaya başladı "beni özlemedin mi?"



Kişiye baktım ve Isaac olduğunu gördüğümde boynuna atladım galiba bu yılın en iyi haberi buydu. Isaac benim kuzenimdi. Ama bunu kimse bilmiyordu. Birbirimizi arkadaş diye tanıtmıştık. Ondan geri çekildiğimde direk bu soruyu sordum" gelmenin özel bir sebebi var mı? " o ise" bu gün " dedi. Gözümden bir damla yaş düştü bu gün sadece Allison değil Isaac'in dayısı da terk etmişti bizi yani babam. Isaac ona bağlıydı ben onu hatırlamak istemezdim ama o hep onu severdi çünkü Isaac'e bütün bu kurtadam işlerini öğretmişti. Bu yüzden aralarında bir bağ var gibiydi. Scott geldi Isaac 'i görünce önce şaşırdı sonra sarıldılar. Biraz muhabbetten sonra zil çaldı öğle arasına geldik. Stiles gelip onu gördüğünde yüzündeki ifadeye bir anlam veremedim ama komikti. Bu gün olmasa gülerdim. Sonra Malia geldi onu gördü. Ve sanki ikisininde eli ve ayağı birbirine dolandı. Sonra hangi yanaktan öpsem derken öpüştüler. İkisinin bu hallerine sadece sırıttım. Zoraki bir sırıtma çünkü herkesin benim iyi olduğuma inanması gerekiyordu ama ne yazıkki Stiles vardı. Ve yine o yaptığı şeyi yapıp gözlerini kısıp bana baktı. Hemen gözlerimi kaçordım çünkü anlamasından çok korkuyordum. Eğer anlarsa tüm hafta takip ederdi ve kendimi eşe verirdim. Benim dersim biyolojiydi. Stiles 'ın derside biyolojiydi. Malia coğrafya Isaac matematik Scott latinceye giriyordu.

Dersin yarısına geldiğimizde birden birşeyler çizmek istedim. Aynı şeyden yaklaşık 4-5 sayfa çizmiştim. Diğer derslerimde öyle geçti ne çizdiğime baktığımda her sayfada bir ok vardı ve hepsi aynıydı okun bir kısmında ise A.A yazıyordu. Bu konuyu sonra düşünecektim. Sonra Scott beni aradı ve Deatonun kliniğine gelmemi söyledi. Geldiğimde ellerinde bir taş vardı ve benden bu taşa bakarak birşeyler çizmem istenmişti. Ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Sonra elimi o taşa uzattım ve ona dokundum o anda bazı şeyler görmeye başlamıştım.

Stiles

Lydia taşa bakıyordu ama hiçbirşey çizememişti. Sonra gözlerini kıstı ve taşı eline aldığı an gözleri faltaşı gibi açıldı ve kaskatı kesildi. Herkes telaşlanmaya başlamıştı. Sonra Deaton yavaşça ona yaklaştı ve ne olduğunu sordu ama Lydia sadece tek bir şey söyledi; Allison. Sonra taşı sertçe attı. Ve taşa korkuyla baktı. Ardından bizle konuştu " Ben bi rüya gördüm di mi gerçeği değil Allison ölü yani o mezarın içinde olmalı. Hayır hayır hayır. O mezarda. O hala mezarda."

Lydia

Allison mezardan ağzı elleri ve ayakları bağlı bir şekilde çıkarılıyor. Sonra görüntü gidiyor. Ve Dave çıkıyor ona eziyet ediyor. Sonunda Allison'un gözleri rengi değişiyor mavi oluyor. Pulları çıkıyor saçları uzuyor ve uçları mor oluyor. Ne!? Bir denizkızı mı? Ve ardından Dave' e "Lydia'a zarar veremeyeceksin izin vermiycem" diyor Dave gülüp " zarar vermiycez küçük bir deney eğer yaşarsa çok güçlü olucak ama eğer işe yaramazsa ölür. Bu gece ona mesaj atıcam ve mezarına gelicek gelmezse sen ölürsün gelirse o ölür tabi büyük ihtimalle ölür." dedi birşeyler daha dedi ama o sırada görüntü ses buğulandı. Hemen elimi taştan çektim ve kendi kendime konuşmaya başladım. Sonra sadece Allison'un neye dönüştüğünü anlattım birşeyler eksikt ama onların bunu bilmesine gerek yoktu. Aslında vardı ama bu işi kendim halledicektim.

Akşam oturmuş film izlerken mesaj geldi.

Gizli Numara: Eğer arkadaşın Allison'un yaşamasını istiyorsan 24.00 da onun mezarında ol.

Hemen mesaj yazdım

Lydia : Tamam

Saat gece on buçuk tam bir buçuk saat sonra bu olanlar gerçek mi onu öğrenicektim. Sonra Stiles' ı aradım
" Lydia?
Stiles biliyorum saat geç ama şimdi aklıma geldi ben yarın okula gelemiycem çünkü annemin doğum günü ve sürpriz hazırlıycam anneme sakın belli etme ve iyi hissetmediğim için gelmediğimi söyle sonra grubu topla ve annemi de alıp eve gelin kapıyı açtığınızda da sakın iyiki doğdun falan demeyin çünkü sürpriz orda değil bahçede. Sonra benim odama gelin tamam mı masamın üstünde anneme birşeyler alacağım liste var.
Tamam"
Telefonu kapattım planım işliyordu.
Hemen odama çıktım ve asıl rüyamı anlattım mesajı anlattım ve nereye gittiğimi anlattım beni kokumdan bulmalarını depo gibi bir yere kaçıracalağımı söyledim. Bu yüzden not kağıdının yanına bu gün giydiğim tişörtü koydum. Ardından dolabı açtım ve siyah bir tayt altına yarım üstüme yapışan bir yarım atlet giydim ve Stiles 'ın bende kalan bol siyah hırkasını giydim saçımı salık bıraktım ardından yanıma bir bıçak ve yine Stiles' ın bana doğum günümde aldığı kolyeyi aldım içinde ben o Scott ve Allison'un fotoğrafı vardı içine chip yerleştirdim kolyenin ve kalemi alıp o nota devam ettim nota kolyemin içine chip taktığımı ve telefonumdaki programdan da beni bulabileceklerini söyledim sonra telefonumu oraya bıraktım ve saate baktım 23.30 hemen yola çıktım.

Mezara geldiğimde saat 24.13 tü biraz gecikmiştim " BURDAYIM!" Diye bağırmamla karşıdaki ağaçta Allison'un bedenini gördüm hemen yanına koştum. Gözlerini açtığında ona öyle sıkı sarıldım ki sanki bir daha bırakmıycakmış gibi sonra kokusınu içime çektim. O da öyle yaptı kokumu içine çekti. Ve sımsıkı sarıldı ardından kafamda bir ağrı hissettim en son duyduğum şey ise Allison'un adımı haykırmasıydı.

Yeniden (STYDİA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin