8.bölüm(görüşürüz sevgilim)

68 10 0
                                    

    eve gitmiştim ve çok mutluydum. hatta dünyanın en mutlu insanıydım. hayallerle uykuya dalmışım.


    sabah beni ege almaya geldi. beraber okula gittik. son ders bitmişti. egeyle dışarı çıktık. o sırada bir telefon geldi. çok sinirlendi ve birazdan döneceğini söyledi. ben de bir banka oturdum. bir dakika filan geçmişti. ben egeyi beklerken yanıma cemre geldi.


-ne istiyosun.

-tatlım nasılsın seni son kez bi göreyim dedim.

    cemre gidicekmiydi. hayret nasıl düştü egenin yakasından.

-gidicekmisin hiç üzülmedim, görüşmemek üzere.

-ah tatlım gidecek biri var ama maalesef ben değilim sensin.

    dedi ve gitti. neydi bu şimdi neyse yine saçmalıklarından biridir.

    yakın bir zaman sonra ege geldi.çok sinirli gözüküyodu. çabuk gidiyoruz dedi ve bileğimi tuttu.arabaya bindik.

-burası evin yolu değil. ege beni nereye götürüyosun.

-peşindeler inci evini biliyolar seni güvenli bir yere götürcem.

    nasıl ya beni kim peşimde olurdu ki. aynı şekilde sordum. arabayı bir anda durdurdu. ormanlık bir yoldu. bana döndü ve baktı.

-inci ben seni çok seviyorum. ama geçmişim karanlık ve düşmanlarım var. onlar seni öğrenmiş ve inan ki  acımasızlar. ve şimdi seni bulup öldürmek istiyolar.

    gözlerimin tam içine bakıyodu. kapıyı açtım ve dışarı çıktım o da arkamdan çıktı.

-peki hayatımızın sonuna kadar kaçıcakmıyız?

-hayır.

EGE:

    gözlerimin içine bakıyodu o kadar güzel bakıyodu kio sırada bir araba yaklaştı. sanki her saniye bir saatmiş gibi geçiyodu.önce silahını çıkardı. donmuştum sanki. inci yardım ister gibi bakıyodu. işte o ses kulaklarımı sağır eden ses çıktı. sanki dünya dönüyodu da bir ben yoktum. gözümden bir damla yaş döküldü. hiç dökülmemiş o damla, yıllardır akmayan damla. işte korktuğum oldu. zarar geldi ona cennetim olamadı. ben onun cehennemi oldum.

    bir anda kollarıma yığılmıştı. ellerim kanı ile boyanmıştı. bana baktı ve belki de son sözleri döküldü.

-seni çok seviyorum. bana bir şey olursa hayatına aynı şekilde devam edeceksin söz ver

    bunu bana demiycekti. ona bir şey olamazdı. belki ilk defa bu kadar mutluydum. mutluluğumu bozamazdı. yapamazdı bunu bana.

-sus sana hiçbir şey olmuycak. şimdi seni hastaneye götürcem. iyileştircekler. mutlu olucaz.

-ege çok üşüyorum.

    demiycekti böyle şeyler. ölmüş gibi hissediyodum. kucağıma aldım ve arabaya bindirdim. hızla hastanemize götürdüm. korkuyodum. kahretsin deli gibi korkuyodum. ölmekten hiçbir zaman korkmam ama sevdiğinin bu duruma gelmesi...

     hızla inciyi sedyeye yatıırdım doktorlar ameliyathaneye doğru sürüyodu onu. göremiyodum onu kahretsin. sinirle etrafımdakileri yıkmaya başladım. polisler gelmişti polislere yumruk atmaya başladım. bizim hastanemiz olduğu için bir şey yapamıyolardı. keşke yapsalar güzel bir dayak yemek istiyordum. sırtımı hastanenin duvarına verdim. ben bu kadar çaresiz hissetmemiştim. bu kadar elim kolum bağlı.

     odanın kapısından doktor çıktı. yakınının kim olduğunu sordu. hemen yanına gittim. bana hayati tehlikesi oldunu ve kan bulunması gerektiğini söyledi.

-peki kan grubu neydi?

-0 rh+

    benim kanımdı. aynı kan grubuna sahiptik. hemen  kanımı verdim. bütün kanım onun olabilirdi. yeter ki yaşasın ben öleyim o yaşasın.

     saatlerdir içerdelerdi ne kadar zor olabilirdi ki bir kurşun çıkarmak. ben burda her saniyede öldüm be. annesine ne diyecektim. peki babasına. kimsenin haberi yoktu. nolur allahım ölmesin.

    doktor sonunda çıktı

-kurşunu çıkardık. zor bir operasyon oldu. iki gün uyutucaz. kısa süreli bir hafıza kaybı olabilir.

    en azından o pis kurşun çıkmıştı. artık duvarlar üstüme üstüme geliyodu. beraber gittiğimiz sahile indim. düşünmeye ihtiyacım vardı. onun ölmemesi için ölmeye rağzıydım ama düşmanlarım vardı. onu nasıl benden kurtaracaktım.

2 gün sonra...

    annemgil gelmişti. annesigil gelmişti. etrafda ruh gibi geziyodum. nerdeyse hiç uyumamıştım. babası yanıma geliyodu. o da kaç gündür harap olmuştu. kendimi çok suçlu hissediyodum.

-dışarı çıkalım mı konuşmamız gerek.

    incinin babasıyla ne konuşacaktık ki, ah ne sanıyorum kızımın peşini bırak diycek.

    bankın birine oturduk. elini omzuma koydu.

-şimdi sana herşeyi anlatıcam sonunda kararını sen vereceksin.il olarak kızımı seviyomusun.

    tabi ki de seviyodum bu nasıl soru.

-inan ki canımı hiçe alçak derece.

-senin beşşik kerpmen var ya işte o inci. o gece o da senden kaçtı sende ondan ama yine beraber uyudunuz. şimdi ege, ben senin bu karanlık hayatını bilmiyodum. kızımı incitiyosun. zarar veriyosun. onun hayalleri var. doktor olcak benim kızım kararı senin vermeni istiyorum.

    kesinlikle haklıydı. benim daha onlarca düşmanım onlarca kötü anım var. önümü göremiycek kadar karanlığım ama onun hayalleri var bunu ona yapamam.

    giysilerimi giyip odasına girdim. yanına oturdum.

-bilmiyorum ki bu tür konuşmalara nasıl başlanır incim. ben seni karartıyorum. benim düşmanlarım var belki bana kızıcaksın. belki nefret ediceksin, korktu kaçtı diyceksin ama inan ki seni hep sevicem. seni bu karanlığa sürükleyemeyecek kadar seviyorum. öleceğimi bilceğim halde gidiyorum. hayallerin var. hayellerini gerçekleştireceksin. doktor olacaksın. işte tam altı sene sonra gelicem. tüm karanlığımı yok edicem. sana senin için gelicem. unutma sen hep egenin incisisin. görüşürüz sevgilim...

    alnından öptüm ve ona uzunca baktım. yüzünün her hattını ezberlemek istiyodum önümde kocaman altı sene vardı...



Egenin  İncisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin