Valeria
Kolumu tutup, evin içinde turluyor ve sürekli uğraşmak için bir şeyler arıyordum. Harry, Jenny ile ilgilendiği için, sürekli yalnız kalıyordum. Bunu sorun etmiyordum ama çok fazla boş kalmıştım ve bir şeyler yapmak istiyordum, ayrıca ilgilenmem gereken sorun bir sayısından ikiye çıkmıştı. Judas beni öldürmek istemişti yada buna mecbur kalmıştı, ama her ne olursa olsun, beni tekrar öldürmek isteyeceğini hissediyordum. Harry bana yardımcı oluyor gibi durabilirdi, ama oda bir muammaydı. Bir gün önce bana yardım ederken, bir gün sonra bana düşman olabiliyordu. Beni Judas'dan uzak tutmak istediğini söylerken, iyileştiğim ise onunla tekrar görüşmem gerektiğini de iddia ediyordu. Onunla görüşmek bir yana dursun, onu görmek bile istemiyordum. Meseleyi kişisel algılıyordum, belki o çetesini düşünüyor olabilirdi, ama benim tek düşündüğüm; yarın sağ çıkacak mıydım.
''Ölmek için güzel bir gün.'' Başımı sesin geldiği yöne çevirdim ve kollarını iki yana açmış, gerinerek pis bir gülümsemeyle bana bakan Harry'i gördüm.
''Kim için,'' kaşlarımı çattım ve sordum.
''Korkma, sen değilsin. Buna da izin vermem.'' Yüzüne baygın bir ifadeyi yerleştirdi ve bana doğru yürüdü. Bugün üstünde, beyaz bir atlet ve altında ise yüzücü şortu vardı. Bir kaç gün önce kestirdiği saçlarından, su damlaları akıyordu.
''Ne yapacağım?'' Sorduğum soru ile, bir anda durdu ve kaşlarını çatıp, dudaklarını büzdü.
''Judas'ın seni öldürmek istemesinin tek nedeni, Carlos. Eğer işte başarısız olunursa, bu hiç hoşuna gitmez.''
''Carlos dediğin adam, çeteden mi?'' Omuzlarını silkti ve mutfağa yürüdü.
''Hayır, onun ayrı bir çetesi var, ama arada çeteler büyük işlerde anlaşır.'' Dolaptan su çıkardı ve bir dikişte bitirdi.
''Carlos, sen ölürsen tatmin olacaktır. Yoksa bizden birine mal olacak bu durum.'' Omzunu hiç bir şey yokmuş gibi silkti ve atıştırmak için, derin dondurucudan donmuş yiyecekler çıkarmaya başladı. Onu izlerken, benim yaptığım hatanın bedelinin kime mal olabileceğini düşündüm. Her an beni güldüren Zayn'a mı? Yada Heaven'ı bir an olsun incitmeyen Niall mı? Daha da kötüsü, her ne kadar beni kırıyor gibi görünse de, aslında her zaman yanımda olan ve başım beladayken beni kurtaran Harry'e mi? Midemde ki düğüm gittikçe büyürken, ne yapabileceğimi düşündüm, ama hiç bir şey bulamıyor olmak beni öfkelendiriyordu.
''Eğer, ölürsem sizler iyi olacak mısınız?'' Harry, mikro dalga da pişirdiği yemeği yemek masasına koyarken durdu ve bana baktı. Yemeği sakince bıraktı ve bana doğru yürüyüp, tam karşımda durdu.
''Biz hiç bir zaman iyi, mutlu yada güvende olmayacağız Valeria. Bizim hayatımız bu, görebileceğinden daha iğrenç şeyler gördüm, arkadaşlarım katledildi. Seçme şansımızı en başında kaybettik.'' Ellerini iki yana açtı ve tekrar kapadı. Çaresizliği gözlerinden okunuyordu. Muhtemelen, kızı için iyi ve güvenli bir gelecek hayal ediyordu, ama oda biliyordu ki; bulunduğu yerde bu imkansızdı. Tekrar yaptığı şeye döndü ve masaya bardaklarla beraber, tabakları da yerleştirmeye başladı. Bir an gelen coşkuyla kapıya koştum ve ayakkabıları giymeye başladım. Harry yanıma geldi ve anlamayarak beni izlemeye başladı.
''Ne yapıyorsun?'' Kaşlarını çatarak, sinirli bakışlarını gözlerime dikti.
''Buna hakkım yok, benim yüzünden sende zarara uğrayacaksın,'' gözlerini kapadı ve açtı. Derin bir nefes alırken, öfkesini bastırmaya çalıştığını anladım.
''Saçmalama, hiç bir fikrin yok. Seni gözünü kırpmadan öldürür.'' Onu dinlemedim ve kapıyı açıp bahçeye yürüdüm.
''Valeria, buraya gel!'' Arkama son kez bakarken, başımı iki yana salladım. Gelip gelmemek arasında tereddüt ediyor gibiydi, bunun sebebi ise Jenny'di. O evde yalnızdı ve dadısı bir kaç günlüğüne izinliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangsta Zone/hs
Fanfiction"Kimse kural koyamaz bize, burada kuralın tanrıları biziz.''