28

926 104 104
                                    

Valeria


Bu işin tamamen biteceğini ve özgürlüğümüze kavuşacağımızı sandım, ama öyle olmadı. Tam uçağa binmek üzereyken bir telefon almıştım ve bu hiçte iyi değildi. O olayın üstünden elli koca gün geçmişti ve lanet kurallar şimdi işlemişti. Harry toparlanmıştı, ufak tefek rahatsızlıkları vardı ama genel olarak iyiydi. Onu ve Jenny'i uçağa bindirdiğim de, Harry bana öfkeli ve kırgındı. Neler olduğunu henüz tam bilmiyordu ve bu onun için oldukça zordu. Ama eğer bu işi halletmez isem, o, kızı ve ben hiç bir zaman huzura erişemeyecektik. O yüzden onları Portekiz'e yolcu ederken, boğazım düğümlenmişti ve kendimi çok yalnız hissetmiştim. Onların yanında çocuklar ve eşleri vardı, ama ben yapayalnızdım. 

Taksiden indiğim de, çeteler bölgesine şöyle bir göz gezdirdim. Her şey eskisi gibi görünüyordu, ama tek bir far vardı; artık kendi isteğimle gelmiştim ve bu kapıdan bir patron olarak giriyordum.

Kapılar ardı ardına açılırken, tüm adamlar saygı duruşuna geçiyordu. Hiç kimseyle konuşmadan Judas'ın evine gittim ve kapıyı ilk çalışta açtı. Onu ilk gördüğüm gün ki gibiydi, bakımlı ve hoş. Kapıyı ardına kadar açtı ve içeri girerken onu arkasından takip ettim.

''Şimdi her şeyi açık konuşalım, bu işi ne kadar kısa sürede halledersek o kadar iyi.'' Sesim net ve keskindi. Judas bana hayretle baktığın da, aslında istediğimi elde ettiğimi düşündüm. O ilk gün ki zayıf ve korkak kız değildim. Bu zamana gelene kadar, Harry beni çok yollardan geçirmişti ve şimdi o derslerin işe yaradığını görseydi bana hayranlıkla bakabilirdi.

''Bir hafta sonra-'' diye lafa girdi ama ben lafını tamamlamadan sözünü kestim.

''Yarın akşam, çok zaman kaybettim ve sıkıldım.'' Judas dudaklarını birbirine bastırdı ve beni onaylamak zorunda kaldı.

''Harry biliyor mu?'' Bana ihtiyatlı bir bakış attı. 

''Detayları değil.'' Dediğim de, beni başıyla onayladı ve yaslandığı koltuktan doğrulup bana şöyle bir baktı.

''Zaten bilseydi, ikimizin de bağırsaklarından kendine atlama ipi yapardı.'' Dedikleri ile dudaklarımda tebessüm oluştu. Büyük patron öldükten sonra, onun yerine geçmek asla istediğim bir şey değildi. Ama bu dünyanın bir düzeni vardı ve patronu kim öldürürse en güçlüsü o sayıldığı için yerine geçiyordu. Bunu ilk öğrendiğim de, ne yapacağımı bilemedim. Haklarımı devredebileceğimi düşündüm, ama bu da ben ölmedikten sonra imkansızdı.

''Yani, seni vuracağım ve senin yerini ben alacağım.'' Judas tek kaşını kaldırdı ve derin bir iç çekti.

''Tamam bu her ne kadar kurgu olacak olsa da, hiç içime sinmiyor.''

''Çelik yelek giyeceğim, kuru sıkı kullanacaksın.'' Dedim ve durdum.

''Tabi bir piçlik yapıp, gerçek kurşun kullanmazsan.'' Dediğim de, dudakları tekrar tebessümle kıvrıldı.

''Endişelendiğim o,'' bakışları karnıma gitti ve göbeğimi işaret etti. İçim de bir canlının olmasına henüz alışamasam da, hormonlarım yavaş yavaş kendini gösteriyordu. Zaten bu planda endişelendiğim tek şey bebeğimdi. Eğer ona bir zarar gelirse kendimi asla affetmezdim ve buna eş olarak Harry de beni affetmezdi.

''Onu ben halledeceğim.'' Dedim ve beni başıyla onayladı. 

''Git ve dinlen, yarın uzun bir gün olacak.'' Yanından ayrıldım ve bana verilen eski odama gittim. Telefonumu çıkardım ve mesaj bölümüne girdim. Harry'e onu sevdiğimi söylediğim bir mesaj gönderdim ve yatağa uzandım. Akşamın yedisi olmasına rağmen uykum çoktu ve omuzlarım da bir dünya yük var gibi hissediyordum. Harry ile son zamanlar neredeyse hiç yalnız kalamamıştık ve onunla doyasıya vakit geçirmeyi özlemiştim. 

Gangsta Zone/hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin