7

2.2K 214 72
                                    

Selağğmmm yeni bölüm ile tekrar karşınızdayım:))) geçen bölüm gelen oy ve yorumlar çok iyiydi. Aynı performansı yine bekliyorum;)) :))

Keyifli okumalar

Öpüştük.

Koştuk, hiç durmadan hatta nefes almadan. Ama arkamızdan gelen sesleri işitiyorduk. Bazen silah sesleri bizi ürkütse de kaçmaya devam ettik. Taki bir ana yola ulaşana kadar. Şu an tek yapmamız gereken bir araba bulmaktı, bundan sonrası kolaydı ama ıssız yolda tek bir canlı yok gibiydi. Ben önde Heaven arkada koşmaya devam ettik.

"Seni nefessiz kalana kadar sikeceğim Valeria, benden kaçış yok," öfkeli ses tüm alanda yankılandı. Yolun ucunda gördüğüm iki zayıf far ile heyecanlandım ve daha hızlı koşmaya başladım. "Heaven araba," kardeşimin kolunu daha sıkı çektim. Yolun ortasına geçtik ve onu bıraktım, kollarımı havaya kaldırdım ve arabanın durması için hareketler yapmaya başladım. Araba tam önümüzde durdu, hızla sürücü koltuğuna koştum ve her kimse ondan yardım istemek için baktım. Ama koltukta ki adamı görmek kalp krizi geçirmeme sebep olacaktı, bu Zayn'dı başımı iki yana salladım ve tekrar Heaven yanına koştum. Onun bileğini tutup tekrar koşmaya hazırlanırken, Harry ve diğerleri karşımıza çıktı. İki arada kalmıştık ve fena halde çuvallamıştık.

"Merhaba aşkım, cehennemin ayağına geldi." Harry bana karşı misilleme yapınca zorlukla yutkundum. Öne doğru bir kaç adım attı, Hevan bedenini benimkinin arkasına sakladı ve görünmez olmaya çalıştı.

"Onu bırakın, her ne isterseniz vereceğim ama kardeşim gidecek." Heaven elimi sıkıp ağlamaya başladı. Onun canını yakamazlardı.

"Benimle pazarlık mı ediyorsun?" Harry inanmayarak gözlerini kıstı, sonra bir kahkaha attı.

"Eğer o gitmezese, istediğiniz hiç bir bilgiye sahip olamazsınız" başımı dikleştirdim ve kararımın arkasında durdum. Bu durum karşısında bütün adamlar gerildi ve birbirleri arasında konuşmaya başladı.

"Bu mantıklı Harry, onu biraz hırpala ve evinin önüne bırak. Babası onu böyle görürse ne kadar ciddi olduğumuzu anlar," içlerinden biri konuşurken, Harry şüpheyle onu dinliyordu. Bu fikre herkes onay verirken, Harry sadece bana bakıyordu.

"Kızı alın," dedi Harry, ve Zayn arkadan yaklaştı, Heaven'ı kendine çekti. Heaven bir çığlık atınca ona doğru hamle yaptım ama büyük bir el omzumdan çekip bunu engelledi.

"Onu her hangi bir yerinden yarala ve evinin önüne bırak," Harry'nin sesi kulağımın arkasından geliyordu, ve gittikçe yaklaştığını hissediyordum. "Heaven, babana de ki; eğer istediğimiz şifreler bir hafta içinde elimde olmazsa, sevgili kızı Valeria'ya veda etsin." Heaven gözleri doldu, tam bir şey söyleyecekken, Zayn buna engel olup onu arabaya götürdü. Heaven yolcu koltuğuna otururken, hıçkırarak ağlıyor ve defalarca özür diliyordu. Ona hafif bir tebessüm verdim ve benden uzaklaşmasını izledim. Bir el kolumu tuttu ve beni kendine çekti.

"Sana hep nazik oldum, anlayışlıda davrandım ama sen sınırları aştın." Harry işaret parmağını göz hizam da tehditkar bir tonda sallarken, ağlamamak için kendimi sıktım. "Gidiyoruz," bu emirden sonra tüm adamlar hareketlendi ve ormana doğru yürümeye başladılar. Harry beni peşinden sürüklemeye başlarken, ben hala gözden kaybolup giden arabaya bakıyordum.

"Aslında seni tebrik etmeliyim aşkım." Harry sesini kayıtsız tutarak konuştu. Şimdi adımlarım onunla eşitti ama kolumda ki tutuşu hala devam ediyordu.

"Bak ciddiyim, şu ana kadar kaçma girişiminde bulunan hiç bir tutsağım olmadı," sesin de şimdi alay vardı ve yüzüme bakıp sırıtıyordu. Saçlarım dağılmış ve birbirine girmişti. Yutkundum ve ormanın ortasında durdum. Kaşlarını çatarak bana baktı. "Sadece yoruldum," yüzünde ki sert ifade buna izin vermeyeceğini söylüyordu, ama beni şaşırttı ve kolumu bırakıp bir ağacın altına geçmem için işaret verdi. Diğer adamlar da yanımıza geldi.

"Siz gidin, ben hallederim," adamlar başını salladılar ve döndükleri yoldan geri gitmeye başladılar. Harry bana göz dağı vermek için kabzasında ki bıçağı çıgidiyor, ve elinde çevirmeye başladı. Ben ağacın altına otururken, o ise gözlerini benden ayırmıyordu. Sırtımda ki çantayı çıkardım ve femuarı açıp bir şişe su aldım.

"Vay be, amma de iyi plan yapmışsın," kıkırdadı ve yanıma gelip oturdu. "Sağlam hatunmuşsun," kahkaha atınca tüm ormanda sesi yankı buldu. Ona göz ucuyla baktım. Yorulmuş ve bitkin görünüyordu. Su şişemi ona uzatınca, tek kaşı havaya kalktı ve şaşkınlıkla bana baktı.

"En azından kardeşimin gitmesine izin verdin, teşekkür ederim," bana yine o kuşkulu bakışları atarken, ben ise başımı öne eğdim. Sonra parmakları, parmak uçlarına dokundu ve su şişesini elimden aldı. Bir dikişte onu bitirdi ve şişeyi ileriye fırlattı. Sonra ayağı kalktı ve benimde kalkmak için işaret verdi.

"Ve sende karşılığını vereceksin," dudağımı yaladım ve başımla onayladım. Babamın banka hesaplarına ait sadece bir şifreyi biliyordum, ve buda onları yeterince oyalardı.

"Valeria, Valeria. Güzel Valeria," kendi kendine söylenirken, o'na anlamsızca baktım.

"Söyle bakalım, sana adını veren kim," bir an için bunu düşündüm. Daha önce bunu babama sormamıştım ama muhtemelen annem koymuştu. "Annem," dedim kısaca.

"Üvey annen ile işler nasıl gidiyor," şöyle bir yüzüme baktı ve ifademi ölçtü.

"O tam bir anne gibi," dedim sadece. Beni başı ile onaylarken, kaldığım yere yaklaştığımızı gördüm. Harry bana baktı ve durmamı işaret etti.

"Şimdi sevgili Valeria, bir anlaşma yapacağız. Ya seni hemen şimdi cezalandıracağım, yada bizim çocukların önünde, seçim senin," kollarını göğsünde birleştirdi ve bana bir bakış attı.

"Ceza mı, neyim ben bir bebek falan mı?  Ya sen nesin, bir ebeveyn?" Ona tuhaf bir şekilde bakarken, boğazını temizledi ve bana yaklaşmaya başladı. Kulağıma doğru eğildi, sıcak nefesi saçlarımın arasından geçti ve kafa derime ulaşıp, saç diplerimin uyuşmasına neden oldu.

"Bak tatlım, herkese bu kadar müsamaha göstermem, beni deneme," ses tonu artık tehditkar ve öfkeliydi. Yutkundum ve onu başımla onayladım. "Burası," hafif bir şekilde kıkırdadı ve geri çekildi.

"Tek ayak üstünde dur ve elli defa ben kocaman bir balkabağıyım de," kaşlarımı çattım ve ona anlamayarak baktım.

"Ve, tek ayak üstüdeyken zıplarsan da fena olmaz."

"Cidden mi, bu mu yani," dudaklarınu büktü ve beni başıyla onayladı. Elini öne doğru uzattı ve başlamam için bekledi. Kafamı hayretle iki yana salladım, ama dediğini yapmak zorunda olduğumu biliyordum. Tek ayağımı kaldırdım ve zıplayarak, ben kocaman bir balkabağıyım demeye başladım. O ise karşımda ki ağaca yaslanıp bu durumuma kahkaha atmaya başladı.

Gangsta Zone/hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin