YourDreamInTheGirl sana söz vermiştim aşkım ve bu bölüm senindir;))) seviyorum seni...
Valeria
Kendimi iyice toparladığımda, yattığım yatak artık beni boğmaya başlamıştı. Judas bana karşı çok ilgiliydi, akşamları uyumadan önce geliyor ve bana komik anılarını anlatıp rahatlamamı sağlıyordu. Eğer normal şartlar da onunla tanışmış olsaydım, Judas ideal sevgili adayı olabilirdi. Yatağımdan doğruldum ve terlikleri ayağıma geçirip, kapalı kapıya yöneldim. Dikişlerim henüz alınmamıştı ama yürüyebilecek duruma gelmiştim. Odadan çıktım ve beni diklemesine bir merdiven karşıladı. Merdivenlerden çıkarken, bir kaç kez durdum ve soluk aldım. Tanıdık hole gelince, rahatlama ile iç çektim. Salona doğru yürüdüm, Judas'ın sesini duyabiliyordum, ama kiminle konuştuğunu tam anlayamamıştım. Salonun girişine geldiğimde, Harry'nin sesi durmamı sağladı.
"Yanlış düşünüyorsun," ses tonu sakindi, ama tehditkar olduğu çok açıktı.
"Senin amacını biliyorum Harry, o yüzden şimdiden vazgeç, Valeria senin piçinin oyuncağı olmayacak," adım geçince, merak beynimi kemirmeye başladı. Harry sözler üzerine keskin bir iç çekti.
"Piçin kimlere denildiğini unutmuş olmalısın, babası olmayana," kaşlarımı çattım. Bir süre sessizlik oluştu.
''Bana laf sokmanın sana faydasından çok, zararı olacak." Judas kendinden emin şekilde konuşurken, yüzünü görebilmeyi istedim.
"Son kez söylüyorum, Valeria'dan uzak dur."
"Buna kendisi karar versin," zorlukla yutkundum ve bu iki adamın neden benim için tartıştıklarını merak ettim. İkisi de oldukça güçlü ve tehlikeliydi, ama tüm ipler Judas'ın elindeydi. Harry'nin ona karşı gelip gelmeyeceğini merak ediyordum. Kendimi toparladım ve salondan içeri girdim. Ayakta duran Judas beni görünce, yüzü hemen yumuşadı. Harry başını benden tarafa çevirdi ve sıkıntılı bir bakış attı. Bakışlarım bana tebessüm eden Judas'a döndü ve ona aynı tebessümle karşılık verdim.
"Ben gitsem iyi olacak." Harry ayağa kalkarken, onu izledim. Salondan çıktı ve dış kapıya yöneldi, çıkmadan önce bana baktı ve o an bakışları belirgin şekilde yumuşadı ve hafif bir tebessüm edip kapıdan çıktı.
"Neden kalktın, dinlenmen gerekiyor." Judas'a baktığımda, yanıma doğru yürümeye başlamıştı. Hafifçe omuzlarımı silktim. "Sıkıldım, biraz dolaşmanın iyi gelebileceğini düşündüm." Judas elini yanağıma yerleştirdi ve nazikçe okşadı. Gözlerimin içine bakıyor ve hafifçe tebessüm ediyordu.
"Hadi gel, sana yiyecek bir şeyler hazırlayalım," başımı aşağı yukarı salladım ve beni mutfağa yönlendirmesine izin verdim.
Judas beni oturtup, kendisi de benim için yemek hazırlamaya başladı. Onu izlerken, görüntü birden değişti ve onun yerine Harry'nin gülümseyen yüzü geldi gözlerimin önüne. Ona bu kadar kısa sürede bir şeyler hissetmem normal mi düşünmeden edemedim. Belki beni bedenen incitmemişti ama söylediği sözler çoğu zaman ağır olabiliyordu.
"Valeria?" Kafamı iki yana salladım ve tam önümde duran Judas'a baktım. "Efendim."
"Makarnayı soslu mu, yoksa sosisli mi istersin?" Kaşlarını beklenti ile kaldırıp sordu. Elinde ki yemek maşası ve üstünde ki önlükle çok sevimli göründüğü ortadaydı. "Sosisli," başını aşağı yukarı salladı ve işine geri döndü.
''Birazdan bizim çocuklar gelecek, babanı arayacaksın," son cümlesin de bir anda durdum. "Neden?" Diye sorabildim güçlükle, babamın sesini duymak bana asla iyi gelmezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangsta Zone/hs
Fanfiction"Kimse kural koyamaz bize, burada kuralın tanrıları biziz.''