Usta king bana bakarak "kendini baya geliitirmişsin Kenan maden öyle o zaman kazananlar ve kaybedenler kendi aralarında savaşlar yapacak. Son olarak ikisininde 1.leri son savaş olarak savaşacaklar. Unutmayın ki 3 gün sonra gruplar arası turnuvalar var o yüzden şimdiden iyice çalışmalısınız. Ayrıca kazananlara özel olarak ben birer teknik vereceğim. Haberiniz olsun" dedi.
Herkes olayın şoku içindeydi. Şimdi ne yapmaları gereken sadece dövüşlerine odaklanmaktı. Ben kazanmıştım. Onun için hava hoştu. Bir süre diğerlerin savaşını izledim. Aslında çok fazla olmasa da eğlenceliydi.
King usta "kazananlar sağıma kaybedenler soluma geçsin." dedi. Herkes sırayla yerlerine geçerken bize döndü. "Kazananlar kaybedenlerle alay edebilir. Nasıl olsa siz kazandınız." dedi. Ben ve Sefer şaşkın şaşkın bakarken yanımızdakiler onlarla dalga geçmeye başladı. Ben tam konuşacakken usta King "şunu unutmayın kazandınız diye kaybedeni aşağıya bilirsiniz diye bir kural yok onları aşaldığınıda kendi kibrinizi ortaya çıkarmış oluyorsunuz. Ki ben kibri hiç sevmem en azından kalbinize kibir yerleşmişse. Dalga geçenlerin hepsi kaybetti. Yani son savaş Sefer ve Kenan'ın arasında olacak. Kazanan..." derken kaybedenlerden Martin hariç hepsi gülmeye başladı.
Aynı zamanda usta King'in lafınıda kesmiş oldular. Usta king "şimdi siz niye gülüyorsunuz. Kazanan kaybedenlere mi? Acaba siz neyinize geliyorsunuz ki buradanda kaybedenler elendi. Biz burada sadece savaşmayı değil ahlakında birazını öğreteceğiz. Yoksa ilerde kibriniz ve kendini beğenmişliğiniz yüzünden öleceksiniz. Olan bize olacak. Buradanda kazanan sadece Martin şimdi Kenan'ın ve Sefer'in savaşını izliyoruz. Kazanan elimde tuttuğum kitabı alacak. Son savaşı kazanan benim hala kullandığım bir tekniği vereceğim. Şimdi savaş başlasın" dedi.
Ben yıldırım lordunu çıkardım. Sefer'de ikiz kılıçlarını çıkardı. Ben gölgenin adımları sayesinde koşarak ona yaklaştım. O hala yerinde sayıyordu. Ben tam vuracakken benim kılıcımı ikiz kılıçlarıyla durdurdu. Artık sinirleniyordum.
Bu hissi gerçekten güzeldi. Ateşin öfkesi kanımı daha hızlı akmasını sağlıyordu. Karanlığın kötü yanı ise damarlarımda aktıkça daha fazla savaşmak insan öldürmek isriyordum. Anlamadığım izlediğim filimlerde insan filimlerde birini yanlışlıkla bile olsa onun vicdan azabını çeker. Ben hiçbir şekilde vicdan azabı çekemiyordum. Niye böyle olduğum hakkında hiç bir fikrim yoktu. ama ne kadar öldürmek istesemde dostlarımı öldürmem hatta öldürmek isteyenleri bizzat ben öldürürüm.
Neyse ben sinirlendikçe içimdeki ateş artıyordu. Sonra şöyle düşündüm. Eğer ben var olmayan bir teknik söylersem ve lordun yıldırımlarını kullanırsam bu savaşı yrnebilirdim. Tabi yıldırımı gökten başına düşürmeyecektim. Ali'ye yaptığım gibi küçük elektro şok verebilirim yani.
Sonra kılıçlarımızla birbirimize dalarken hemen eline küçük bir kesme hareketi yaptım. Sefer ne yapacağımı anlamış gibi geri geri gitmeye başladı. Ben bağırarak "savaşçı yeteneği kesiğin cızırdaması" dedim. Lord daki elektriğin bir kısmını hatta çok küçük bir kısmını Sefer'e gönderdim. Sefer yere yıkılmış bağırıyordu. Zar zor anlaşılır bir şekilde "tamam pes ediyorum. Lütfen bırak beni" dedi. Ben elektriği keserek kapıdan dışarı çıktım.
Herkes bana bakıyordu. Biye baktıklarını düşünürken ben savaşçı yeteneğimi normal alem 1. seviyede olduğunu hatırladım. Sonra bir şey olmaz zamanla alışırlar dedim. Sonra usta king "Martin oyuna geç hemen" dedi. Martin itiraz etmeden sahaya geçti. Sefer zor olsa da dışarı çıktığında ben Martin'e gülümsedim. Bir kere kanım kaynamıştı. Bir daha durmak yok asla.
Koşarak Martin'e doğru koştum. Martin bağırdı. "Ağır ateşin öfkesi" dedi. Bir anda ağır kılıç alev almaya başladı. O anda ben başka bir şey düşünüyordum. Sefer yıldırım elementine hükmediyorsa nasıl elektrikten etkilendi. O anda ustam "aptal King sizin gücünüzü kullanmamanız için kilitledi ya unuttunmu geri zekalı" dedi.
Ben tam o anda vücuduma doğru gelen ağır kılıcı fark ettim. O anda ne yapacağımı bilemedim. Tamamen içgüdüsel bir hareketle "yıldırımın imtahanı" dedim. Usta king bana bakıyordu. O anda ikimizin elindende kılıçlar gökyüzüne çıkmaya başladı. Ben yine içimden gelenleri söyleyerek "bu teknik gökyüzünden bir yıldırım çaktırır. Kimin kılıcı yıldırıma daha çok dayanırsa o kazanır. Eğer ben kazanırsam ben dur diyene kadar yıldırım seni çarpmaya başlar. Merak etme öldürmez sadece pes edene kadar inanılmaz acılar çekersin. Ama sen kazanırsan benim tek bir şansım var. Ölüm" dedim. O anda herkesin suratı sanki öcü görmüş gibi bana bakmaya başladı.
Gökyüzünden bir yıldırım düştü. Yanıma ama beni etkilemedi. Aynı şekilde bir çok yere çaktı. Sonunda kılıçların üstüne kocaman bir yıldırım düştü. O kadar büyüktü ki benim kara yıldırımın bunun yanında sanki çocuk oyuncağı gibi geleceğinden korktum. o anda sarı yıldırım "sen daha kara yıldırımın gücünü görmedin. Benim elementi yıldırım ama kara yıldırımı ilk gördüğümde ben kendimi bebek gibi hissettim. Ki ben milyonlarca yaşındayım. Kendimi o kadar savunmasız hissetmiştim ki o günü bir daha unutmam.
Ben şaşkınlık içindeyken kılıçlardan biri parçalanmaya başladı. Hangisi olduğunu göremedim. O anda Metin'in kılıcı parçalar halinde yere düştü. Bir tanesi çok küçük bir tanesi karnına girdi. O anda onun vücudundan çıkan küçük elektriği görmek mümkündü. O anda benimde gözlerim kararmaya başlamıştı. " pes edi-yo-rum"dediğini duydum. Bir anda gözlerim tamamen kararmıştı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Evet arkadaşlar bir bölüm daha geldi. Biliyorum uzun zaman oldu. Demiştim zor bölüm gelir diye ama yinede geldi. 749 kelime oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsanevi Muhafız (Yaz Tatiline Kadar Ara Verildi)
FantasyAmimus: "boşuna debelenme Kenan o ipler her türlü element gücünü emerler hiç kimse o iplerden kurtulamaz" dedi. ve: "biliyor musun anneni ben öldürdüm" dedi. İçimde öyle bir öfke meydana çıktı ki yer sarsılıyordu. Gök yüzü kararmaya başladı. Sanki b...