Pera-'Şarab-ı Izdırap'
.
.
.
Tamam sadece birkaç basamak kaldı.
Nefes alma eylemimi birkaç açıdan gerçekleştirmekle kalmayacak bir de tek sığınağım olan yalnızlığıma ulaşacağım.
Basamaklar neredeyse bitti Baekhyun, sadece önündeki büyük kapıdan çık ve üniversiteyi terke-...
"Baekhyun!"
İşte güzel tanrım, nasıl da bana hayatımı özetliyorsun.
"Beni duyduğunu biliyorum en azından yavaşlayabilirsin."
Kulağımda takılı olan ve kapıdan çıktığım gibi müzik dinlemek için kullanacağım tapılası aletimi sanki bir şeyler çalıyormuş gibi çıkararak, 'bir şey mi dedin' ifadesi ile, yanımda beliren Luhan'a döndüm.
"Müzik mi dinliyordun? Ben sanmıştım ki-.."
"Ne oldu?"
"Anatomi hocası projenin süresini uzattı, onu söyleyecekt-.."
"Ne güzel."
Kulaklığımı yeniden takarak önüme dönmüş, kapıdan çıkmayı beklemeden müziği başlatmıştım. Luhan'ı arkamda bırakmışım gibi bir izlenim vardı ama bizim arkadaşlığımız böyleydi. Yani geride kalan Luhan'a iyi günler dilemem gerekmiyordu, ki dilesem bile tanrı benim dualarımdan haz etmiyordu.
Her neyse.
Anatomi hocası projeyi ertelediğine göre hafta sonum bana kalmıştı. Tekrar etmem gereken bir kaç şey vardı ama düzenli bir çalışma stilim olduğu için hiç yığınla sorumluluğum olmazdı.
Ha bu arada tıp okuyorum.
Sessizliğe tapan biri olarak neden doktorluk sorusunu ben de defalarca kendime sordum, cevabı bir türlü bulamıyorum demek isterdim ama hayır.
Cevap net; annem.
Hayatıma yön veren bir kadın var ve ben direnemeyecek kadar güçsüzüm. Ona direnirsem eğer kaybedeceğim şeyleri o kadar iyi biliyorum ki, boyun eğiyorum.
Özgürlüğümü alsınlar istemiyorum.
Tıp okumazsam eğer, şirkette çalışmakla, aksi bir yanıtımda da beş parasız ve evsiz bırakılmakla tehdit edildim. Öz ebeveynlerim tarafından, milyarder bir aile tarafından.
Üstelik ben bu ailenin en büyük ikinci torunuyum. Ağabeyim Yifan olmasaydı esas varis ben olacaktım.
Tanrı korusun tabi.
Şirket yönetmek veya insanlarla uzun samimiyetsiz diyaloglar kurmak benden çok uzak, sıradan dünyada sıradan insanlar hatta sıradan olmayanlar bile benden çok uzak.
Olayım yalnızlık aşkı ya da depresyon modu değil. Ne yalnızım ne de filmlerde olup da hayatla bağlantısını kesebilen ergenler gibiyim.
Oldukça normal bir grup insanın arasındaki bozuk benim sadece. Ne ağabeyim ne de arkadaşlarım benim gibi değil, yine de garipsenmiyorum.
Beni kabulleniyorlar; sessizliğimi, asiliğimi, yalnızlık sevgimi kabulleniyorlar.
Mutluyum.
En güzel yalanım da bu. Hayatım boyunca çok az yalan söylemiş biri olarak ifade ediyorum, ki genelde konuşma gereksinimi bile duymadığım için yalan söylemem.
En güzel yalanım mutlu olduğumla ilgili olan.
Baştan alıyorum.
Ben Byun Baekhyun; 22 yaşında, yalnız hissetmeyi seven, kitap ve şiir okuyarak sessizlikte boğulmayı hobi edinmiş, orta boylu, güzel yüzlü, Byun varislerinin ikincisi olan bir tıp öğrencisiyim ve mutlu değilim.
Hayatımı mahveden, her saniye kafamın içinde olan bir hayalet var.
Onu ben yarattım.
Adına hayalet demiş olsam bile birçoğu ona aşk diyor.
Kalpte olurmuş, siktir oradan.
Kafamın içerisindeki bir hayalet sadece.