♤2☆

2.5K 281 30
                                    

"Dışarı çıkıyorum ben!" İlginç bir biçimde telaş ve heyecan karışımı tonuyla bağıran Yifan yüzünden kıçımı yapıştığı yerden kaldırmıştım.

Son üç saattir şiir okuyordum ve saat tahminimce gece iki olmalıydı.

Ha biliyorum bu arada.

Acayip şizofrenik?

"Bir sorun mu var?" Ellerim bol pijamamın cebindeyken, kapıdan çıkmak üzere olan Yifan'ı süzdüm. Endişeliydi, bir de o gece dışarı çıkarken böyle giyinmezdi. Ne bileyim işte, daha fiyakalı olurdu.

"Chanyeol babasıyla kavga etmiş, annesi aradı. Odasının kapısını kilitledi bir şeyleri kırıp döküyor, kendine bir şey yapmasından korkuyorum çok sinirli dedi."

Olmaması gereken, sikik ama ince bir sızı baş gösterdi içimde bir yerlerde. Endişe? Bilmiyorum.

O bu kadar acıtıyor muydu?

"Asansör geldi, git hadi."

Yifan kafa sallayarak arkasını döndüğünde ben de kapıyı kapatmıştım. En az gece kadar sessiz adımlarla odama doğru yürürken ona bir şey olmamasını diliyordum.

Biraz deliydi, kendine zarar vermekten çekinmezdi. Sonra bencildi biraz da, canına dahi kıyacak olsa, geride bırakacağı kimseyi umursamazdı. Ama severdi hayatı, canını teslim etmek istemeyecek kadar. Eh mutluydu özünde, bu da körleştirmiş kapatmıştı kalbini, pislenmişti Chanyeol. Başından sonuna kadar.

Bu noktada reddetmem mi gerekiyor bilmiyorum. Filmlerde öyle oluyor ama hayır. Ne aşkımı ne de Chanyeol'ü reddedemem, bunu öğreneli çok oluyor.

Ben ve Chanyeol'den, asla bir olmayacak bizden bahsetmem gerekirse şöyle derim;

Ya da boşverelim. Bizi anlatacak ortak bir cümle bile yok.

Ben yalnızım, Park Chanyeol kalabalık.

Ben sessizim, Park Chanyeol gürültülü.

Ben netim, Park Chanyeol kaotik.

Ben düşünmekten başka bir şey yapmak istemeyen, zengin ama bir o kadar da mutsuz, sıradan biriyim. Park Chanyeol düşünmek dışında her şeyden hoşlanan, zengin ama bir o kadar da mutlu, sıradan piçin teki.

Yifan'ın en belalı arkadaşlarından, karanlığın prensi Park Chanyeol.

Okulu ne zaman bıraktığını hatırlamıyorum, muhtemelen hayatıma girdiğinde çoktan bırakmış olduğundan. Bir meslek ya da gelecek kaygısı yok. En az beş nesil çalışmadan mutlu bir hayat sürebilecek kadar zenginler.

Şimdi ben karanlık ve prens falan dedim diye abartmış olmayalım. Seoul sokaklarında, ya da gecelerinde de diyebilirim, gününü gün eden yakışıklı herifin teki.

Evet o bu.

Bu kadar basit.

Ve gelin görün ki, ben basit olan düşüncelerden bile haz etmezken şu halime ölüyorum.

Neden o diyorum başıma vura vura, bazen sinirden titriyor, genelde sessizce ağlıyorum.

Basit sevmezdin sen Baekhyun diyorum, sonra da reddetmeye çalıştığım şeyi anımsıyorum yavaşça.

Chanyeol basit falan değil, oldukça karışık. Benim çözemeyeceğim kadar karışık, denersem yıpranırım. Kesinlikle dağılırım biliyorum. Cennetim onda gizli ama ben cennetin cehenneme gebe olduğuna şahitlik yapıyorum.

Şarab-ı Izdırap ♤ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin