Chanyeol'le gözlerimizin kilitlendiği saniyelerde tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmesem de ne yapmamam gerektiğini biliyordum. Ona böyle bakmaya devam edersem; aklımı, kalbimi, onu zikreden her parçamı anlayacaktı.
Yataktan kalkacak gücü ne yazık ki kendimde bulamadığım ve korkunç bir biçimde etkilenmiş olduğum için yan döndüm.
Mızmızlanarak yatay pozisyona geçtiğimde derin bir iç çekmiştim, "Pisliğin tekisin."
Onunla olan iletişimimi epey ilerlettiğimi kanıtlayan cümlelerime bir yenisini daha eklemiştim ama cevap yoktu. Omzum üzerinde yatıyor olduğum için yüzünü de göremiyordum. Tersimde kalmıştı ama isteyerek yapmıştım, aşk akıyordu gözlerimden her haline, anlayacak diye ödüm kopuyordu.
"Pasta istiyorum." Salak herif, nereden çıkarmıştı bu pasta aşkını bilmiyordum, bir insan istediği şeyi elde etmek için bu kadar mı çabalardı? Chanyeol hakkında emin olduğum şeylerden biri; bu zamana kadar ne isterse istesin elde etmiş olmasıydı. Her anlamda.
Bedenimi yataktan kaldırarak oturur pozisyona getirdim ve başımı çevirerek kısık gözlerle onu süzdüm. Benim yıpranmış halimin aksine aynı duruyordu. "Seni Yifan'a şikayet edeceğim."
"Eskiden böyle değildin sen, iki gündür çenen açıldı." Bilmiş bir ifadeyle sırıtarak söylediğinde bakışlarımı hissizleştirerek ayağa kalkmıştım. Gidip almam gereken bir pasta vardı zira bu herif pasta bulamazsa beni yerdi.
Ayaklarımı sürte sürte kapıdan çıkmadan önce yatağımın gıcırdadığını duymuştum, o koca bedeni pat diye bırakmış olmalıydı. Sonra da lanet şekilde seksi bulduğum en dalgacı ses tonunu duydum. "Çikolatalı olsun." Demişti, muhtemelen derken dudağının bir tarafını yanağına doğru meylettirerek sırıtmış, sonra da başarının üzerindeki etkisi ile yatağıma daha da yığılmıştı.
♤♤♤
"BAK SENİ GEBERT-.." Sustum.
Az önce ona seni gebertirim mi diyecektim ben?
Benim zihnimde bangır bangır sorulan soru onda da sorulmuş olacak ki bakışları benimkileri buldu. Yaklaşık on dakika kadar önce aldığım pasta önünde yavaş yavaş eksilir bir biçimde duruyorken, dikkati ilk defa çikolatalı yiyeceğinden bana çekilmişti. Sebebi ona gebertmekle ilgili bir şeyler söylememdi. Ürkmüştüm biraz, ben kimseyle böyle konuşmazdım. Alışık değildim bir kere, hele de Chanyeol'e.
Ama pislik herif afiyetle yediği pastanın kötü olduğuna dair bir şeyler mırıldanmıştı, arabayla dahi gitmediğim o kadar yol bacaklarıma karasular indirmişken ne hakla yorum yapardı? Hem kötüyse niye yiyordu, pasta gayet güzeldi işte, Park Chanyeol şımarıktı sadece.
"Seni yatağa bağlayıp bir kuş tüyü ile orana dokunmamı ister misin?"
Gözlerimi istemsizce açmıştım, bir çeşit refleksti. Aynı anda karşısında oturduğum sandalyeyi de hafifçe geri iterek yutkundum. Köprücüklerimi işaret ediyordu, zayıf noktamı bulmuş düşman edasıyla sırıtıyor, her seferinde koz olarak kullanacağını belli ediyordu.
İlk verdiğim tepkilerden hızla kurtulmaya çalışarak, biraz cesaret takındım. "Nasıl itici bir fantezi o öyle; yatak, kuş tüyü ikilisi?"
Gülmüştü, gözlerinin kenarları çizgileşirken dudakları da utanmazca gerilmiş ve yanağındaki gamzeyi beni etkisiz hale getirme potansiyeline sahip bir silahmışcasına belirginleştirmişti. Yanağındaki güzel çukura kayan gözlerimi çekmek için hedef aradım, yemek için yükselttiği çatalındaki pasta olabilirdi sanırım.
"Fantezi değil, işkence." Çikolatalı pastasından bir lokmayı daha ağzına atmışken, sanki dünyanın en masum şeyini söylüyor gibi gülümsemişti. Üstelik ciddi bir masumluk vardı yüzünde, yapar mı yapardı.