♤11☆

1.7K 237 27
                                    

Ki, kalbin kemiği yoktu. Onu da kırdın.

Yorgun bedenim, gözyaşlarına ev sahipliği yapmaya bağımlı olmuş gözlerim, titreyen dudaklarım. Bir bütün olmuş, odamda yerde oturuyordum.

Nefret ediyordum. Saf nefret. Ama Chanyeol'den değil, bana yaptığı bu kadar şeye rağmen hâlâ onun için ağlayan kendimden.

Kırık düşüncelerim ile otururken, sessizliği aniden bozan bildirim sesi ile kıpırdanarak telefonumu elime aldım. Luhan mesaj atmış, neler olduğunu ona anlatmamı hatırlatmıştı.

Detay vermeden yazmaya başladım, Yifan'ın aniden kızıp ona vurduğunu, eve dönmesi için onunla konuşmak istediğimi o yüzden adres istediğimi belirttim.

Sonucun olumsuz olduğunu da basitçe yazdım.

Mesajımı şöyle bir okuyunca o kadar basit duruyordu ki, Chanyeol'den geldim geleli ağlayan ben anlamsız kalıyordum.

Ama olayda buydu zaten. Kimse anlamıyordu şu halimi. Empati de kurduramazdım.

Aşık olmak diğerinin eline bir silah vermek gibiydi. Chanyeol ise o silahı göğsüme doğrultup doğrultup duruyordu.

Kolay değildi; yutkundum.

Sessiz evde tektim. Belki de artık okula gitme vaktim gelmişti.

Hem teslim etmem gereken bir proje vardı. Bugünün dersleri kaçmış olsa da onu teslim edip biraz da deniz kenarında oturabilirdim.

Kimi kandırıyorum ki?

Sadece duvarlar beni boğacakmış gibi üzerime geliyordu ve ben kendimi açık alana atmak istiyordum.

Oturduğum yerden doğrularak, kapıya doğru yürümeye başladım. Cüzdanım da, anahtarım da hâlâ cebimde olduğu için hiç bir şey almadan evden çıktım.

♤♤♤

Akşama kadar sahilde oturmuştum. Şimdi telefonum ısrarla çalıyordu ama bir türlü elimi cebime atıp onu açasım gelmiyordu.

Sonunda arayan kişi pes ettiğinde, üzerimden bir yük kalkmış gibi hissediyordum.

Kısa sürdü; telefonum yeniden çalmaya başlamıştı.

Artık açmam gerektiğini bildiğim için cebime uzandım. Arayan Yifan'dı.

"Efendim?"

"TANRIM BAEKHYUN! NEDEN TELEFONUNU AÇMIYORSUN DELİ OLACAKTIM!?"

"Duymamışım, üzgünüm."

Onu bu kadar endişelendirmeye hakkım dahi yoktu. Gerçekten insanlar için hep sorun oluşturan biriydim sanırım.

"Neredesin şimdi?"

"Deniz kenarında oturuyorum."

"İyi misin? Yanına geleyim mi?"

"İyiyim, eve geleceğim."

Telefonu kapatarak ayağa kalktım. Evimiz buraya yakındı ama ben yürüyemeyecek kadar ölüydüm.

Taksi çağırarak beklemeye başladım.

Oldukça kısa süredede gelmişti.

Yürüme mesafesi ile onbeş dakika olan evime taksi ile beş dakikada varmıştım. Ne ara binip ne ara indiğimi farketmesem de, sonunda yine beni boğan duvarlara sahip olan ev ile bakışıyordum.

"İçeri girmeyeceksin sanırım."

Arkamdan gelen ses ile hayal görüyormuşum gibi hissetmiştim ama sorun şuydu ki, görmüyor duyuyordum.

Şarab-ı Izdırap ♤ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin