♤20☆

2K 214 46
                                    

Tüm yıkıklarımı ona sunduğum ve sol yanımı işaret ederek söylediğim cümleden sonra ne bekliyordum bilmiyordum. Ama telefonu çaldı, benimkisi çalsaydı duyamazdım çünkü sessizdeydi. Odayı dolduran melodi onunkinden başkası olamazdı.

Telefonunu cebinden çıkararak yanıtlamak niyetli kulağına götürdüğünde dudaklarında "Efendim Yifan?" cümlesi döküldü. Elimle saçlarımı karıştırarak ayağa kalktım. Bugün onunla fazla iletişim kurduğumu ve benliğimden fazla açık verdiğimi düşündüğüm için ne konuşulduğunu dahi öğrenmeyi beklemeden kendimi odama attım.

Kapıya kilitlerken ne düşünüyordum bilmiyorum ama iyi değildim işte, ben genelde iyi değildim.

Ne yapalım?

"Ah bilmiyorum." Sıkıntıyla saçlarım arasına parmaklarımı geçirerek onları daha fazla karıştırdım. Yatağıma otururken saçlarımı dağıttığım ölçüde kafamı da dağıtmayı istiyordum.

"Sakin ol Baekhyun bir şey yok ki." Kendi kendime mırıldanıyorken bir yandan da hafifçe sallanıyordum. Sonra bedenimi geri bırakarak yatağa uzandım. Aşka inancı yok. Aşka inanmıyor, sevmeyi sevmiyor. Belki de bilmiyor ama önemli olan bunlar değil önemli olan sevmeyecek.

Sevmeyec- "Baekhyun Yifan bir kaç gün gelmeyecekmiş, bana iyi bakmanı söyledi." Düşüncelerime ara verdirip, kapımın önünden geçerken dalgayla seslenen kişi bir lanetti. Şu kalbime ve beynime bir lanet. Odama uğrama girişiminde bulunmamış olması güzeldi zira kapı neden kilitli dese bir cevap bulamazdım. Aslında azıcık düşünüldüğünde bulunurdu da ben o anda düşünemezdim.

Kendi kendime 'ah'layarak yatakta yuvarlandım ve başımı ellerim arasına alarak bekledim. Bir dakika, iki dakika, belki üç dakika kadar. Ama şu anda üç dakikadan daha fazla kendimle ve düşüncelerimle başbaşa kalmak istemiyordum. Elimi başımdan çekip arka cebimdeki telefona attım ve uzun zamandır onu kullanmadığımı farkettim. Yani kullanıyordum ama işlevi olan haberleşmek dışında her konuda.

Yifan'dan bir tane çağrı vardı, ki muhtemelen Chanyeol'den önce beni aramayı denemişti. Mesaj kutumdaki bildirimlere girdiğimde annemin ve Luhan'ın mesaj atmış olmuş gördüm. Elim hemen anneminkine tıklarken mızmızlanmak ve kötü şeyler söylemek istiyordum. Anneme dair bir şeyler görmeyi istememeye başlayalı oluyordu baya.

Okula gitmediğimi haber aldığını ve neden gitmediğimi soran bir mesaj atmıştı. Okula gitmediğim haberini nereden alıyordu ya da okulumda kimlerle iletişim halindeydi bilmiyordum ama beni aramaya bile tenezzül etmediğini görüyordum. Hep böyleydi; beni sadece uyarır, esas konuşmayı Yifan'la yapardı. Ona iyi hissetmediğimi ve bir kaç güne gitmeye başlayacağımı belirten bir mesaj yazdım. İş için babamla Vancouver'da olması bir şeyi değiştirmiyordu, baskısı daima üzerimdeydi.

Zaten gergin olan ruh halimi iyice geren konuşmadan çıkarak Luhan'ın mesajına girdim. O da okula neden gelmediğimi sormuştu, en azından hesap sormuyordu. Basitçe aynı cevabı ona da verdim, 'iyi hissetmiyorum, bir kaç güne dönerim.'

Çoktan elimdeki telefonla 10 dakika gibi bir süreyi doldurmuşken sıkılmıştım, ekranımı kilitleyerek onu komodinin üzerine koydum.

Sonra alış amacımın kafa dağıtmak olduğunu ve bu kadar erken bırakmamam gerektiği hatırlamıştım.

Akşam akşam iyi değilsin Byun.

Bedenimi eziyetcesine yatağımdan kaldırarak dolabıma yönlendirdim. Belki de duş almalı ve sonra iyice uyumalıydım, o zaman kendime gelirdim.

Seçtiğim yumuşak pijama takımını yatağımın üzerine bıraktığımda banyo yapıp onu giymek istediğimi fark ettim. Yumuşak ve huzurlu duruyordu, iki kavrama da ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Kilitli kapıma ilerleyerek anahtarı kavradım. Çevrilme sesininin duyulmamasını ve zihinlerde neden kilitlemişti ki sorusunu oluşturmamayı istiyordum, bu yüzden yavaşca yaptım.

Şarab-ı Izdırap ♤ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin