Hastaneden çıkmış, Yifan'ın o anlık heyecanı ile binadan epeyce uzakta olan yere park ettiği arabasına doğru gidiyorduk.
Chanyeol'e her ne kadar nasıl hissettiğini ya da bir ağrısı olup olmadığını sormak istesem de çekiniyordum. Sağ kolu alçıya alınmıştı, ciddi anlamda canı çok yanmıştı. Yorgun, biraz da hüzünlü duruyordu. Kolundaki alçının bir ay kalacağını öğrendiğinde yüzünde oluşan ifade beni bile hayalkırıklığına uğratmıştı.
"İşte burada."
Kilidinin açılması ile ışıkları yanan arabayı farkederek adımlarımı hızlandırdım. Chanyeol'den önce arabanın yanına vardığımda, rahatça oturabilmesi için kapıyı açarak geriye çekilmiş ve binmesini beklemiştim. Yaptığım şey ile kısa bir süre benimkilerle buluşan bakışları; minnetten çok, acınası olduğunu hissettiriyormuşum gibi bir etki bırakmıştı üzerimde.
Tanrım kolu kırılan oydu ama ben daha fazla düşünceli ve endişeli hissediyordum.
Hepimiz bindiğimizde, Yifan yavaşça sürmeye başlamıştı. Hızı normalin altındaydı, tamamiyle Chanyeol'ü sarsmamak için olduğunu düşünüyordum.
Chanyeol bugün ciddi anlamda yorulmuştu, tek kelime dahi etmiyor oluşu her ne kadar Yifan gibi beni de endişelendirse de, bugünlük sessizliğini kabullenmeliydik.
Yarın daha dinç uyanmasını diliyordum.
♤♤♤
"Işığı aç Baekhyun."
Ağabeyimden gelen emirle hemen karanlık koridora dalarak ışığı açtım. Sonra kapının önünde dikilerek girmelerini bekledim ve ikisi de içeri girdiğinde kapıyı kapattım.
Chanyeol odasına doğru yol almaya başlamışken, Yifan sadece sırtını hafifçe sıvazlamış ve dinlenmesini söylemişti.
Evde biri ölmüşcesine kasvet hakimdi, ki bu beni geriyordu.
Hâlâ kapının önünde dikiliyor olduğumu farkederek, onlar gibi odama yürümeye başladım.
İçeri girdiğimde de kapımı kapatmıştım ama doğrusu ne uykum vardı, ne de kitap okuyup başka şeyler yapacak enerjim. Boşlukta gibiydim.
Sadece birkaç eylem gerçekleştirmek istediğim için üzerimi çıkardım. İç çamaşırım ile kaldığımda pijamalarımı dolabımdan alarak giyinmiştim.
Şimdi yumuşacık ve açık maviydim. Evet tam da ihtiyacım olan buydu zaten.
Yumuşacık ve mavi pijamalar.
Aptal aptal düşünüp, ayaklarım ile yerde desenler çizerken gelen ses ile dikkat kesilmiştim. Fazla güçlü değildi ama gecenin sessizliği kolaylıkla duymama neden olmuştu. Bir de sanırım yakın bir yerden gelmişti.
Odamın kapısını aralayarak karanlık koridora bakındığım da bir şey görememiştim ama Chanyeol'ün odasından onun sesi geliyordu. Küçük adımlarla dışarı çıkarak odasına doğru yürümeye başladım. Her adımda sesi daha da netleşirken, artık kapısının önüne geldiğimde tam olarak ne mırıldandığını duymuştum.
Küfrediyordu. Ciddi anlamda, buna küfretmekten daha da öteleri denebilirdi.
Kapısını tıklatmak için elimi kaldırdığımda duraksadım. Ne diye içeri girecektim ki?
Ses duydum da, iyi misin? Evet olabilirdi. İşaret parmağımın eklem kısmını hafifçe kapıya vurarak yeterli sesin oluşmasını sağlamış ve kulpu indirmiştim.
Aralanan kapı ile odanın içerisi görünse de, başta bir Chanyeol göremedim. Bir kaç saniye sonra yerde oturan ve yanında kırık parfüm şişesi duran bedeni farketmiştim.