18.Bölüm : Öpücük

526 36 7
                                    

- Lucy'den -

Sabah kalktığım gibi banyoya girip yüzümü yıkadım ve odama döndüm okul zamanı yaklaşmıştı, hızla formalarımı giydim ve saçlarımı bağladım.

Ayakkabılarımı giyerken çantamı alıyordum. Aşağı kızların yanına gittiğimde hep beraber okula doğru yürümeye başladık...

...

İkinci dersteyiz ve ben sıkılıyorum!!
Hoca "2n kromozom..." falan dediğinde söz almak için elimi kaldırdım hoca "evet Lucy?" dedi. Bende "hocam, mesela ben oyun programcısı olsam. 2n kromozom benim ne işime yarayacak?" dediğimde sınıf kahkahalarla gülmeye başladı hoca "bu soruya kendin cevap bul" dediğinde güldüm ve önüme döndüm. Keşke Natsu şimdi burada olsaydı...

7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0! Tenefüs zili çalınca hızla yerimde kalktım ve kızlara "ben kantine gidiyorum" dedim, sınıftan çıkınca koridordaki oksijenin sonıftakinin neredeyse iki katı olması sebebiyke derste dümdüz olan beynime oksijen gidince beynim normal boyutlarına dönünce daha da hızlı yürümeye başladım, tuvaletlerin önünden geçerken birden el ağzımı kapadı ve beni duvara bastırdı, gözlerimi açtığımda karşımdaki kişiyle kanım çekilirken o bana bakıyordu. Bana "seni özledim karamel'im" dediğinde bakışlarım yeri buldu bana "ama böyle yapma, cidden. Bakıyorum da sevgili yapmışsın, mutlusundur. Şimdi ağzını açacağım ve bağırmayacaksın, sen zeki bir kızsın karamel, böyle salakça bir hamle yapmayacağını biliyorum." dedi ve ağzımdaki elini çekti, ben ona "senin burada ne işin var?" diye sorduğumda "senin için geldim. Ne o sevinmedin mi?" dediğinde "açıkçası hayır. Loke. Sende söyledin, benim sevgilim var, lütfen artık benden uzak dur!" dedim ve kenardan geçerek yürümeye çalıştım.

Ama dediğim gibi sadece çalıştım. Loke beni kolumdan tutup duvara bastırdı ve birden dudaklarını benimkilere bastırınca titremeye başladım. Çenem delice titriyordu onu ittim, elimin tersiyle dudaklarımı sildim ve "sana söyledim! Senden artık hoşlanmadığımı, seni sevmediğimi söyledim!! Sevgilim olduğunu söyledim!" dediğimde sesim gittikçe kısılıyordu "ve bu, sana söylediğim son şey olacak! Artık sende tiksinmekle kalmayıp senden nefret ediyorum!" diyerek gözyaşlarım eşliğinde koşarak uzaklaştım, merdivenlerden son hız inerken son 2-3 basamağı atlıyordum, hızla açık olan okul kapısından çıktım ve eve koşmaya başladım attığım her adımda beynimde tek bir cümle yankılanıyordu

'söz veriyorum. Senden başkasını öpmeyeceğim' Lanet olsun. Sözümü tutamamıştım...

- Juvia'dan -

Ders başlayalı 5 dakika olmuştu ve Lucy hâlâ gelmemişti! Ben onu merak ederken ön sıradaki erika "merak etme! Birazdan gelir!" dediğinde "umarım gelir." dedim nerede bu kız?!

Ders bittiğinde sınıftan dışarı çıktım ve okulun içinde koşarak Lucy'yi aramaya başladım. Neredesin Lucy?!

Bütün okulu gezmeme rağmen onu bulamamıştım, telefonunu 29 kere aramama rağmen açmıyordu! Hızla müdürün odasına koştum ve içeri girerek "hocam, Lucy bir derstir yok ve bütün okula baktım, telefonunu da açmıyor evde olabilir ona bakmaya gidiyorum." diyerek onun birşey demesine izin vermeden odadan çıktım ve koşarak eve doğru ilerlemeye başladım. Umarım ki evdesindir Lucy!

- Lucy'den devam -

40 dakikadır ağlamamın sonucunda gözlerim şişmişti. Bazen insan ağlamaktan yorulur mu diyordum, yorulurmuş.

Telefonumu elime aldım Jubi'mden 29 cevapsız arama vardı, WhatsApp a girdim ve Natsu'ya yazdım.

- Natsu?
- konuşmamız lazım.
- bu yüz yüze konuşulması gereken birşey.
- ama yüzüne bakacak ne bir yüzüm ne de cesaretim var.
- bu yüzden burada söylemem lazım.
- öncelikle verdiğim sözlere ne kadar bağlı olduğumu bilirsin.
- ben ayrılmak istiyorum.
- lütfen bir süre konuşmayalım.
- ben bile bu durumdayken sana açıklayamam.
- özür dilerim.
- ama senden ayrılıyorum.
- seni hak etmiyorum.

WhatsApptan çıkarken göz yaşlarım yorganı ıslatıyordu, yorganımın altına girdim ve ağlamaya devam ettim.

Aşağıdan gelen kapı sesini takip eden ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu, kapımın açılmaya çalışılmasıyla ağlamamı durdurdum. Kapıdaki kişi 'Lucy! Benim! Jubi'n! İçeride misin?! " dediğinde "evet, içerideyim " dedim, bana "neden haber vermeden gittin? Seni ne kadar merak ettim biliyor musun?" dediğinde birşey demedim, gözlerim yine dolmuştu juvia "Lucy? İyi misin?" dediğinde arkasında durduğum kapının tek hamlede kilidini açtım ve kapıyı da açarak juvia'ya sarıldım, juvia ilk başta şaşırsa da o da bana sarıldı ikimiz de yere çökerken "hiç iyi değilim juvia. Hiç iyi değilim" dedim, juvia bana daha sıkı sarılınca göz yaşlarım yine akmaya başladı juvia "anlatmak ister misin?" dediğinde kafamı iki yana salladım, konuşmak istemiyordum juvia "tamam, sorun değil, kendini daha iyi hissettiğinde konuşuruz" dedi hüznü sesinden belli oluyordu, ayrılıp ona bakmadan odama girdim ve yeniden kapıyı kilitketerek "okula git ve lütfen kızlara birşey deme" dedikten sonra yatağa oturdum, bağdaş kurup ellerimi başıma koydum hepsi o lanet loke yüzündendi. Telefonuma gelen bildirim ile telefonu elime alıp tuş kilidini açtım ve Whatsapp'a girdim Natsu'ydu

-Lucy?
-şaka yapıyorsun değil mi?
-lütfen bana bunun bir şaka olduğunu söyle
-Lucy?

- üzgünüm Natsu
- ama şaka değil.

- Lucy!
-bunu konuşmamız gerekiyor! Yüz yüze!

- yazdığım gibi.
-bunu yüz yüze konuşmaya ne yüzüm ne de cesaretim var.
-özür dilerim. Seni böyle üzmeye hakkım yok ama
-senden ayrılmak zorundayım.
-yoksa vicdanımı susturamam.

WhatsApp'tan engelle tuşuna bakıyordum, gözlerimi kapatarak tuşa bastım ve telefonu kapattım.

Boşluk...

Hissettiğim şey tam olarak buydu.
Düşmek gibi peşimi bırakmıyordu. Sanki bir yarımı almışlar gibi hissediyordum. Ayağa kalktım ve yatağımı pencerenin tam kenarına çektim.

Siyah perdeler güneş ışığını engellerken ben yorganın altına girmiştim. Hiç birşey hissedemiyordum. Telefonumu açtım ve müzik listesine girdim. Can'ı açtığımda göz yaşlarım yine gelmeye başladı.

Herşey dünyaya ait, ben ona aidim.

Can ne de güzel söylemişti, tam beni anlatır gibi.
Kafamda natsu'ya geri dönmek geliyordu ama yapamıyordum.

"Asla senden başkasını öpmeyeceğim"
Ve
Loke'nin beni öpmesi.

Kalbimin üzerinden geçilmiş gibi hissederken kendime biraz daha sarıldım. Yokluğu hemen Belli oluyordu, göz yaşlarım akarken kendimi uyumaya zorladım...

Gözlerimi açtığımda kapım çalınıyordu "Lucy. Kapıyı açar mısın? Konuşmamız gerekiyor." dediğinde bu sesin Natsu'ya ait olduğunu biliyordum, cevap vermedim. Veremedim. Kapıyı açıp ona sarılmak istiyordum. Ona anlatmak istiyordum. Ama yapamıyordum. Kafamdaki ses bana "ona söz verdin" diyordu. Natsu "Lucy. Lütfen aç şu kapıyı. Bak konuşursak halledebiliriz. Lütfen. Bana bunu yapma. Lütfen beni kalbimden ayırma." dediğinde "git buradan! Zorlaştırma!" diye bağırdım. Natsu "gitmeyeceğim! Şimdi sen bu kapıyı açacaksın ve konuşacağız! Sonra yeniden mutlu olacağız!" diye bağırdığında korkarak zıpladım sesi alçalmıştı "özür dilerim, bağırmamalıydım. Eğer bir yanlış yaptıysam özür dilerim, seni üzeceğime kolumu kırarım! Lütfen kapıyı aç, aç ki seni görebileyim. Aç ki sana sarılabileyim. Aç ki senin gülümsemeni bir kez daha görüp hayata yeniden bağlanabileyim." dediğinde göz yaşlarım bağımsızlığını ilan etmişti kapının yanına gittim ve "özür dilerim. Seni böyle üzmeye hakkım yok. Lütfen git. Seni hak etmiyorum. Sevgini hak etmiyorum! Git artık! Zaten zor! Daha da zorlaştırma! "dedim ve kapıya sırtımı dayayıp yere çöktüm. Kapının arkasından gelen "özür dilerim" sesinden sonra uzaklaşan adım sesleri ile kapı sesinden sonra kendimi zorlayarak yatağa yattım ve yine ağlamaya başladım.

Bu sefer hıçkırıklar ağzımdan firar ediyordu. Kalbim sonsuz bir boşluğun içinde süzülürken ruhum kaybolmuş, yolu bulamıyordu. Bedenim ise bu odada bu yorganın altına sıkışmıştı. Göz yaşlarım ardı ardına akarken hıçkırıklarım birbirini takip ediyordu...

Fairy tail - Lise (Düşman Okullar) - [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin