19.bölüm : Boşluk

438 36 5
                                    

Bölüm şarkısı biraz eski. Yani 'old but gold'

Bölüm şarkımız : haydi gel içelim

6 gün sonra...

- Juvia'dan -

Altı gündür Lucy odadan çıkmıyordu. Hepimizin morali eksilerde sürünürken kendimizi okula gitmek için zorluyorduk.

Çıkış zili çalınca 5 dakika önceden hazırladığım çantamı alıp hızla sınıftan çıktım, çıkış kapısından çıkıp yan tarafa erkek lisesinin önüne gittim. Bir sürü erkek çıkarken ben sakura rengi saçları olana bakıyordum, üzerimdeki deri ceket yağmur damlalarıyla ıslanırken içimde ki öfke yansıyormuşcasına şiddetli yağan yağmurdan kaçan öğrencilerden sakura rengi saçları olanı gördüğümde kızlar da gelmişti onları dinlemeden Natsu'nun yanına gittim ve yakasından tutarak "NE YAPTIN?! NE YAPTINDA EN YAKIN ARKADAŞIM BU HALE DÜŞTÜ?! NE YAPTINDA YAŞAMA SEBEBİM HER GECE AĞLIYOR?! Ne yaptın?" dediğimde sesim sonlara doğru alçalırken bende yere çöktüm ıslak olması umrumda değildi. Gray-sama yanıma geldiğinde Natsu'nun sesini duydum "birşey yapmadım! Benden ayrılan oydu! Ben farklı mıyım sanıyorsun?! Kaç gecedir uyumadığımı biliyor musun?! Ne acılar çektiğimi?! Her gece ne kadar ağladığımı!" o bunları dedikten sonra hızlı adımlarla uzaklaşırken bende kalktım ve arkasından gittim Natsu hızla giderken koşarak ona yetiştim ve onu durdurdum bana döndüğünde başım eğilmişti ( ve başlıyoruz) "özür dilerim. Sadece o benim herşeyim. Kızlar, Gray-sama ve Lucy benim herşeyim, ve büyük ihtimalle Lucy en herşeyim. Ailem öldüğünde de arkadaştık, ben o kadar üzgünken beni bir tek o güldürmüştü, hepimizin üzgün olduğunu zamanlardan birinde köpeğimiz ölmüştü, o zamanda bile o neşe kaynağımız oldu. Ama en çok o üzülmüştü ve içinde çığlık çığlığa ağlıyordu. Oydu bizim hazinemiz. Ve onu böyle görmek, en çokta bu koyuyor. Dün odasına girdim, konuşmaya çalıştım kimseyle konuşmak istemediğini söyledi. biliyor musun? Seni hâlâ çok seviyor, yeni resimler çizmiş, her birinde sen vardın, bazen ben, bazen kızlar ama en çok sen vardın odasında. 2 gün önce dışarı çıktı sevindik biz, ama eve bir geldi ki hal o hal, dudağı patlamış, gözü morarmış. Tuttum kolundan çektim odaya ne yaptın dedim dövüşe gittim dedi neden gitmiş biliyor musun? Unutmak için, seni değil kafasındaki sesleri susturmak,acısını unutmak için gitmiş. neden yaptın diye sormuştum jilet çözüm değildi dedi ve odasına gitti. Kendini affederse seninle hemen barışır. Ama ona ne olduğunu bilmiyoruz eğer bilseydik, bir çözüm üretirdik. Dün gece bizimle yemek yedi, o yukarı çıkarken sordum ona ne yapacaksın diye, uyumaya çalışacağım dedi sonra da ve büyük ihtimalle başaramayıp vicdanımı ve kafamdaki sesleri susturamayıp yıldızları saymaya 300 lerden Devam edeceğim dedi. Biz Lucy ile 4 yaşında tanıştık lucy annesi öldüğünde 6 yaşındaydı mezarında ağlamamıştı ona sorduğumda 'annem ağlama derdi, ben ağlarsam annem üzülürmüş, bana dedi ki gittiği yerden beni izleyecekmiş, biliyor musun senin annen ve benim annem yıldız oldular ve şimdi bizim gibi arkadaşlar, bizi de oradan izliyorlar'. çok etkilenmiştim, annesi ölmesine rağmen gülümseyebiliyordu ama şimdi o zamanda biliyordum şimdi de biliyorum içinde ne fırtınalar kopuyor. Ne girdaplar ne hortumlar çıktı hayal dünyasında, ne insanlar öldürdü kafasında. Ne yıldızlar çarpıştı iç dünyasında. O olmazsa biz eski biz oluruz umursamaz ve soğuk. Bizi gülümseten o, şimdi o böyle olunca bizde üzülüyoruz, kafasında astığı insanların haddi hesabı yok. Onu bu hale ne getirir diye düşünüyorum ama bulamıyorum, o da konuşmuyor, ama merak etme asla intihar etmez, bir kere intihar etmeye çalıştım. Kız kardeşim, bir tek o vardı, onu da 13 yaşımda bulmuştum, o da öldü intihar etmek istedim, jilet aldım elime, banyodaydım ciddi ciddi koymuştum kafama Lucy geldi, ilk defa Bana tokat attı, ne yapıyorsun dedi sarıldı sonra özür diledi tokat attığı için, bana ne dedi biliyor musun? 'kendini düşünüyorsun! Sen öldün kurtuldun, Biz ne yapacağız?! Senin yokluğunda ne yaparım ben?! Bir daha böyle birşey yapma!', o her zaman benim idolüm oldu her zaman gülümseyebiliyordu, şimdi onu böyle görmek çok koyuyor, boşluktayım sanki, hani ilk defa şeker yiyen çocukmuşum da şekerim denize düşmüş gibiyim. Öyle üzüntülü, ve büyük ihtimalle suçlayacak birini arıyorum, neyse eve gidiyorum hoşçakal ve kusura bakma" dedikten sonra oturduğumuz kaldırım taşından kalktım ve yürümeye başladım yağmur üzüntümü anlatmak istermişcesine yavaş yavaş ve üzüntü dolu yağıyordu, yağmurda ıslanmayı çok severdim. Lucy'de çok severdi...

En sonunda eve ulaştığımda odama çıktım. Bir süre yağmuru izledim, sonra ayağa kalktım ve odadan çıkarak lucy'nin odasına girdim, çalışma masasının üzerinde uyuyakalmıştı! Masanın üzerinde boya fırçaları ve boyalar vardı, arkamı döndüğümde gözlerim açıldı! O bir duvara beni diğer duvarada natsu'yu çizmişti! Sadece boyalarla! İki resmide çektim ve Lucy'nin üzerine bir battaniye örtüp çıktım, mira "nasıl?" dediğinde "çalışma masasının üzerinde uyuya kalmış, üzerini örttüm" dedim mira "onu bu hale getiren ne?! Neden böyle?!" dediğinde Levy ve erza'dan gelmişti Levy "Lucy en çok meye önem verir?" dediğinde "arkadaşlarına ve sevdiklerine" dedim mira "bence birşey olmuş. Yok-" o cümlesini bitirmeden terastan gelen keman sesi ile hepimiz birbirimize baktık, Lucy keman çalıyordu...

Fairy tail - Lise (Düşman Okullar) - [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin