L U C I E N
yellow
ˈjɛləʊ/
adjective
1.
of the colour between green and orange in the spectrum, a primary subtractive colour complementary to blue; coloured like ripe lemons or egg yolks.
2.
informal
not brave; cowardly....
"Hey; Lucien, hadi kalk artık."
Üstümden alınan ince, yer yer sökülmüş ve sokakların kirini taşıyan ve bir zamanlar sarı olup da şu an safra rengindeki battaniyemi kavramaya ve Damien'ın elinden almaya çalıştım. Ama nafile. Damien benden çok daha güçlüydü.
Burnuma gelen egzoz, ter, pas ve kir kokusuna artık alışmıştım. Sonuçta burası artık benim bir parçam olmuştu, kim ne derse desin, üstünde uzandığım bu eski karton parçası bile alışınca insana rahat geliyordu.
Damien, iyice uyandığımdan emin olunca elini uzattı ve kalkmama yardımcı oldu. Her ne kadar buranın rahat olduğunu söylediysem de kemiklerim aynısını söylemiyordu.
Uyuşan belimi esnettikten sonra Damien'e "Neden beni uyandırdın?" tarzı bir bakış attım.
Damien, elindeki siyah tişörtü bana atarak:
"Yemek bulma sırası sende. Hep bizim sırtımızdan mı geçineceğini sanıyorsun seni küçük velet."
Damien'ın şaka yaptığını biliyordum, ben onların sokağına geldiğimden beri daha çok para ve yiyecek buluyor olmuşlardı. O yüzden beni bir bakıma "şanslı eşya" olarak görüyorlardı. En azından o lanet olası yetimhaneden kaçıp buraya gelmiştim.
Damien ve diğerleri bana daha önce dışarı çıkıp yemek veya para aramamı söylememişlerdi. Onların yanında kaldığım 3 uzun sene boyunca beni hep sığınakta tutmuşlardı, gerçi bunu biraz da ben istemiştim, sokakta polis beni yakalayıp o aptal yetimhaneye tekrar sokmasın diye.
Ama şu an 16 olmuştum, ve yaşımdan büyük gösteriyordum. Polisin bana dikkat edeceğini sanmıyordum.
Ama neden Damien özellikle bugünü seçmişti? Ve bana haber vermeden? Ya kaybolursam?
Endişelerimi Damien ile paylaştım. Gülümseyerek bana baktı:
"Merak etme, kaybolmazsın. Ayrıca soruna gelirsek, sadece bugün seni dışarı çıkardığım bir rüya gördüm. Ve bize yüklü miktarda limonlu pasta ve para getiriyordun. Hem artık eşek kadar oldun. Belli mi olur, belki de rüyam doğru çıkar ve bize bir şeyler getirirsin. Eninde sonunda dışarı çıkacaktın zaten. Hadi, biriken yağmur sularını kullanıp elini yüzünü yıka. İlk çıkışında güzel görün, hem belli mi olur belki de güzel ve zengin bir hanımefendiyi etkilersin."
"Saçmalama Damien. Kim bakar ki bana?" diye homurdandım.
Damien saçlarımı karıştırarak:
"Duyduğuma göre sarışınlar kadınlar arasında çekicilik sırasında epey popülermiş."
Elini gülerek ittim ve üstümü başımı yıkamaya gittim. Çok heyecanlı hissediyordum.
Yüzüm ve saçım kirlerden ayrılınca o kadar da kötü gözükmediğime karar verdim. Arianna'nın kırık aynasında kendimi inceledim. Üstümde lekesiz, 2. el dükkanından alınmış ucuz bir tişört ve siyah kot pantolon vardı.
Saçlarım dağınık bir halde çeneme kadar iniyordu. Yeşilimsi mavi gözlerim de şaşkın şaşkın yansımamı izliyordu.
Derin bir nefes alıp Damien'ın yanına gittim. Bana cesaret verircesine baktı. Onun sayesinde kendimi olduğumdan çok daha cesur hissediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
7
FantasyTanrıların yanından düşen bir melek... Onların gücünü alıp insanlara sunan ve siyahlarla beyazlarin sonsuz savaşı. Ve 7.