6. Bölüm

11 1 0
                                    

D I A N N A

Banyodan çıkmadan önce son defa etrafta birilerinin olup olmadığına baktım ve etrafta kimsenin olmadığından emin olunca bornozumu kendime daha da sıkı tutarak küçük adımlarla koşarak birkaç adım ileride olan odama doğru ilerledim.

Kapıyı arkamdan kapatırken çalışma masamın üzerindeki saate baktım, 14:49, daha neredeyse iki saatim vardı.

Gideceğim yer en fazla sekiz dakikalık uzaklıktaydı, ve daha iki saatimin olduğunu düşünürsek geç kalmayacağım kesindi.

Bu düşünceyle rahatlayarak gardrobuma doğru ilerledim ve dün geceden seçtiğim kot pantolon ve üzerine de ince pembe bir kazağımı giydim.

Saçımı da taradığımda neredeyse hazırdım. Kahverengi saçlarımı sağ tarafımda toplayıp yandan ördüğümde aynada kendime baktım, fena görünmüyordum.

Hala zamanınım olduğunu bile bile saate baktım ve daha hala çok zamanın olduğunu görünce istemsizce pencere kenarına doğru ilerledim.

Perdeyi açarak Taylor'ın odasına doğru baktım, hala her şey yerli yerinde ve temiz duruyordu sanki Taylor biraz önce odasındaymış gibi.

İçime düşen huzursuzluk duygusuyla perdeyi sertçe geri kapattım ve bu duyguyu kendime yaşattığım için sinirlendim.

Ceketimi sandalyenin üzerinden kaparak tam odamdan çıkıyordum ki gözüm masanın üzerinde duran bileziğe takıdı.

Daphne'nin bana verdiği bu mor taş gerçekten bir işe yarıyor muydu?

Onu takmasam ne olurdu ki zaten, güçlerim hala ortaya çıkmamışlardı.

''Sanki ortaya çıkacak güçlerim var da,'' diye mırıldandım kendi kendime. O gün Daphne bana Taylor'ın katilini bulacağımızı söylemişti ama o günden beri onu ne görmüş ne de bir haber almıştım.

Mantığım bana beni kandırdıklarına dair bir sürü delil sunsa da, içimdeki anlandıramadığım his bir türlü geçmiyordu.

Elimi bileğimden çekerken şaşkındım, onun oraya gittiğinden haberim bile yoktu.

''Off neyse,'' diyerek baskın geldi içimdeki his ve, ''Bileziği takmaktan ne olacak ki,'' diyerek masanın üzerinden bileziği alarak koluma taktım.

Ama yine de koluma bakmak rahatsız edici geldiğinden hızlıca üzerime ceketimi geçirerek kapıdan çıktım.

Merdivenleri inerken anneme seslendim, ''Anne, ben çıkıyorum!''

Daha Akira ve Nathan ile buluşmama zaman vardı ama kütüphaneye uğramam gerekiyordu. Dün internetten yaptığım araştırmanın doğru olup olmadığını görmeliydim.

"İkide buluşmayacak mıydın arkadaşlarınla?'' diye sordu annem yanıma, kapıya doğru yaklaşarak, ''Çıkmak için biraz erken değil mi?''

Atkımı boynuma sararken, ''Onlarla buluşana kadar kütüphanede zaman geçireceğim,'' dedim anneme doğru dönerek.

Annem elindeki şapkayı kafama geçirirken, ''Dikkat et Dianna,'' dedi gergin bir sesle.

Onun endişeli yeşil gözlerine bakarken iç geçirdim, ''Merak etme iyi olacağım,'' dedim. Annem Taylor'ın ölümünden beri çok daha dikkatli biri olmaya başlamıştı.

Kapıyı açtım, tam çıkıyordum ki annem kolumdan tutarak beni durdurdu. Kafamı çevirip yüzüne baktığımda daha deminkinden çok daha ciddi bir ifade görünce şaşırdım.

''Sana dikkatli olmanı söylerken ciddiyim. Sakın bilmediğin işlere karışma Dianna.''

Annemin ses tonundaki ciddilik beni germeye yetmişti.

7Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin