9. Bölüm: Yaşanmamış Yaşanmışlıklar ve Yanılgılar

17 1 0
                                    

D A M A R I S

Derin bir nefes aldım. Sakinleşmeye çabalayarak titreyen ellerimle boy aynamı kavradım. Başım deli gibi zonkluyordu. Alnımdan tüm bedenime yayılan aynanın soğukluğu rahatlamama sebep oldu.

Bunu sonuçta ilk kez yapıyordum.

İlk kez...

Babamla beraber bir partiye gidecektim.

Babamla...

Neşeyle yatağıma attım kendimi. Sonunda gerçekten babama layık biri olacaktım. Evet, ona neler yapabileceğimi gösterecektim. Beni kolları arasına alıp başımdan öpecekti. Güzel kızım diyecekti, canım Damaris'im benim... Ve benim içimdeki tüm zehri boşaltacaktı.

İşte bu yüzden heyecanlıydım. Her şeyi berbat edebilirdim ya da her şeyi güzelleştirebilirdim.

Yatağımda uzandım ve sakinleşmeyi bekledim bir süre. Gözlerim aynamdaki yansımama takıldı.

Her şey aynıydı. 17 yaşındaydım. Siyah saçlarım darmadağındı. Gözlerimin altı, kapatıcıyla kapatılmaya hazır; gözlerim ise sonsuza dek kapanmaya hazır. Ezik ve zavallı. Güçlü görünmeye uğraşan bir beceriksizdim oysa. Bedenimi çevreleyen soluk mavi sis hariç..

Orada ne kadar bir süre durduğumu bilmiyordum ki kapım nazikçe iki kez tıklandı. Sebastian'dı gelen. Kapıya vuruşundan anlamıştım.

Yatakta doğruldum ve hızla gözlerimi ovuşturdum.

"Gir." dedim monoton bir ses tonuyla.

Sebastian hafifçe eğilerek kapıdan geçti. Üstünde her zamanki kıyafetleri vardı, siyah bir smokin, ütülü beyaz bir gömlek ve siyah saten bir kravat. Ceketinin cebine beyaz bir mendil koymuştu.

"Damaris Hanım, babanız sizi bekliyor, bir an önce giyinseniz iyi olur."

Esnedim ve başımı tamam anlamında salladım. Birkaç saniye geçmesine rağmen Sebastian'ın hala odada olduğunu fark edince telaşlanarak ona baktım.

Yüzünde daha önce hiç görmediğim bir ifade vardı, kızıl-kahve gözlerini bana dikmişti ve sanki ben bir yiyecekmişim gibi bakıyordu bana. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Yutkunduğumu hissettim. Daphne'nin onu gördüğünde verdiği tepki aklıma gelince ürperdiğimi hissettim.

"N-ne var Sebastian?" dedim sesimin titremesini engelleyemeyerek.

Gözlerini kırpıştırdı Sebastian ve sağ elini kalbine götürerek eğildi:

"Özür dilerim sizi rahatsız ettiysem eğer Bayan Damaris. Dalmışım."

Onu şöyle bir inceledim. Hala aynı pozisyonda duruyordu. İçimi kaplayan huzursuzluk hissi yüzünden olsa gerek sesimi yükselterek:

"Çıkabilirsin." dedim.

Odanın kapısını nazikçe kapatıp gittikten sonra kollarımdaki tüylerin diken diken olduğunu fark ettim. İç çekerek yataktan kalktım ve babamın giymemi istediği kıyafetleri almak için dolabımın kapağını açtım.

Gideceğimiz parti resmi bir partiydi, dolayısıyla süslü elbiseler giymem ve ağır makyajlar yapmam gerekiyordu. Roberts ailesini temsil edebilmek için çok güzel görünmem ve hareketlerime dikkat etmem gerekiyordu.

Babamın benim için aldığı elbise soluk lila rengindeydi ve saten tarzı bir kuumaştan yapılmış hafif bir elbiseydi. Gövdenin etekle birleştiği kısımda yapma leylaklar vardı. Şık ve zarif bir elbiseydi.

Elbise, şaşırtıcı bir şekilde üzerime tam oturmuştu. İnce küpelerimi taktıktan sonra gözlerim kutunun içindeki kolyeye takıldı. Annemin kolyesiydi bu. Eski olduğundan dolayı gümüş kolye ucu yer yer kararmıştı. Kolyenin ucunda bir melek vardı. Elimdeki ağrılığı şaşırtıcı derece fazlaydı. Bir süre kararsız kaldıkan sonra onu da takmaya karar verdim.

7Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin