L U C I E N
Haley, elinde pembe bir tepsiyle geldiğinde odanın en çok güneş alan yerine oturmuş; Ray Bradbury okuyordum.
Onun ayak seslerini duyduğumda kafamı kaldırıp bana gülümseyen kıza baktım. Pencereden ona vuran güneş ışığı yüzünden ona bakmam zorlaşıyordu. Bana ne kadar mükemmel olduğunu anlatıyormuş gibiydi.
"Biraz ballı süt ve kurabiye getirdim." dedi tepsiyi önümdeki küçük sehpaya bırakıp.
"Haley..." dedim kaldığım sayfanın arasına ayracını yerleştirip ona baktım. Bana evini açıp beraber kalmaya başladığımızdan beri yaklaşık bir buçuk ay geçmişti.
O adamı yaraladığımdan beri...
Gözlerimi her kapadığımda beni yakalayan iki şey vardı, kanlarla kaplı bir adam ve kan kırmızısı gözlerle bana bakan bir adam...
Düşüncelerimi aklımdan silmek için bana doğru gelen kıza bakıp gülümsedim:
"Teşekkür ederim." dedim uzattığı kurabiyeden bir ısırık alarak.
Önümdeki açık kahverengi saçlı kıza olan borcumu nasıl ödeyeceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Benim gibi berbat haldeki birini hiç tanımamasına rağmen sırf altından bir kalbe sahip olduğu için korumaya karar vermiş, hiç kimsenin yapmayacağını yaparak bana evini açmıştı.
Dün sonunda onun bana yaptıklarına karşılık borcumu biraz da olsa ödeyebilmek için bir kitapçıda işe girmeyi başarmıştım. İlk maaşımı alana dek de Haley'ye bu konudan bahsetmeyi düşünmüyordum.
"Çok lezzetli olmuş, eline sağlık!" dedim ikinci kurabiyeden de bir ısırık alarak.
"Gerçekten mi?" dedi Haley kızarmış yanaklarla. Başımı evet anlamında salladım:
"Senin elinden çıkan her şey güzel." dedim karşıma oturan kızın ellerini avuçlarımın arasına alıp gülümseyerek.
"Lucien..." diye mırıldandı Haley, yüzüme bakamayacak kadar utanmış olmalıydı.
"Haley, sana ne kadar teşekkür etsem azdır." dedim yüzüne düşen birkaç tutam saçı çekerek.
"Bana bu kadar değer verdiğin için ve bana evini açtığın için... Her şeye rağmen bana inanmaya devam ettiğin için... Çok teşekkür ederim Haley. Sana olan borçlarımı bir gün ödeyeceğim. Bundan emin olabilirsin. Sana layık biri olacağım Haley. Bana baktığında yüzün utanç içinde kızarmayacak ve benimle gurur duyacaksın. Söz veriyorum."
"Şapşal," diyerek kıkırdadı Haley.
"Senin bana hiçbir şey ödemene gerek yok. Bunu biliyorsun sanmıştım. Ayrıca seninle zaten gurur duyuyorum Lucien. Hem de hayal ettiğinden daha çok. Sen yanımda olduğun sürece kendimi güçlü ve güvende hissediyorum. Ve bana çok şey kattın." dedi ve iki eliyle yanaklarımı kavradı.
Bu sefer kızaran ben olmuştum...
"Ehh, Haley?" dedim gözlerinin içine bakmaya çalışarak. Ama tabi ki bunu başaramamıştım.
"Eğer bana olan borcunu bu kadar ödemek istiyorsan..." dedi. Dudaklarına korkutucu ama bir o kadar da tahrik edici bir gülümseme yerleştirmişti.
"Ne yapabilirim ki?" dedim ona bakmaya çabalayarak.
"Aptal şey." diye kıkırdadı Haley.
"Ne istediğimi asla bana söyletemezsin." dedi ve dudaklarını benimkilerle birleştirdi.
D A M A R I S
"Damaris Hanım, nasıl hissediyorsunuz?" Solumdan gelen bu ses yüzünden kafamı çevirdim. Joshua'nın sarı saçları batmaya başlayan güneşin ışıklarının altında parıldayarak dans ediyordu adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7
FantasyTanrıların yanından düşen bir melek... Onların gücünü alıp insanlara sunan ve siyahlarla beyazlarin sonsuz savaşı. Ve 7.
