Bu seferki kovulma sebebim de şu.
Bu sefer lokantada çalışmıyordum. Ufak bir bar vardı. İşim isteyenlere bira, şarap, tekila, viski gibi içecekler vermekti. Bir adam vardı. O sürekli gelirdi. Ve her gün beni rahatsız edip giderdi.
Yine bir gün geldi yanıma. Her günkü içtiğini bu sefer o istemeden ona uzattım. Bir şey demeden bir bardağı tek dikişte bitirdi. Bardağı bana uzattı. Tekrar koydum. Bu iş bir kaç kez daha tekrarladı. Ve her zamanki gibi konuşmaya başladı. Daha doğrusu saçmalamaya..
Neymiş beni seviyormuş. Sadece gördüğün bir insanı hiç tanımadan, onunla konuşmadan nasıl sevebilirsin ki ? Bu işlerden gerçekten anlamıyorum.
O gece geç saate kadar durdu. Barı her zaman ben kapatırdım.
''Kapatıyoruz hadi artık.'' dedim ve onun cevabını beklemeden elindeki bardağı alıp yıkadım.
Bana sadece baktı ve gülmeye başladı. ''Sen gerçekten hastasın.'' dedim masaları silmek için yanından uzaklaştım.
Raftan bir tane şarap şişesi alıp içmeye başladı. Onu görmezden gelip hiç yokmuş gibi işimi yapmaya devam ettim. Arkamdan bir ses geldi. Çok yakınımdaydı. Bunu hissedebiliyordum.
''Lütfen bugün bari rahat bırak. Bak işim var. Git artık. KAPATIYORUZ..'' dedim üstüne basarak.
''Parasıyla değil mi ? Geldim içiyorum işte. Rahatsız mı oldun ?'' dedi gülerek.
''Senin varlığın zaten bir sorun.!'' dedim ona bakmadan.
''Sert kızları severim.'' dedi ve gülmeye başladı.
''Aptalsın. Ve daha da önemlisi hastasın.'' dedim ve yürümeye başladım. Beni kolumdan tutup duvara yapıştırdı.
''Ne yapıyorsun ? Bırak beni.'' diye bağırdım.
''Sakin ol güzelim. Ne yapacağım sana.'' dedi ve yaklaşmaya başladı.
Elimde şarap şişesi vardı. Hiç düşünmeden alıp kafasına tüm gücümle vurdum. Bağırdı ve benden biraz uzaklaştı. Bende o arada hemen kapıya doğru yöneldim ve çıktım. Koşmaya başladım. Beni yakalamaması için çok hızlı koşuyordum.
Sabah kapı zili uyandırdı beni. Kapıyı açtığımda o adam ve arkasında iki tane polis vardı. Adamın kafasında kocaman bir dikiş vardı. Gerçekten iyi vurmuşum. Ellerime sağlık..
''Senden şikayet var.'' dedi polislerin biri.
''Eğer şu adamın kafasını söylüyorsan evet ben yaptım. Ama asıl ben ondan şikayetçiyim.'' dedim istifimi bozmadan.
Polis nedenini sordu. Beni taciz ettiğini söyledim.
Adam direk araya girdi. ''Yalan söylüyor. Ben ona hiçbir şey yapmadım. Kapatacağını söyledi, bende gitmek istemediğimi söyledim. Ondan sonra şişeyi kafamda kırdı.'' Diyerek anlattı olayı.
Bunları duyunca kendime hakim olamadım ve adamın yakasına yapıştım. ''Bu da ne demek oluyor şimdi ? Ne dediğini sanıyorsun sen ?'' Diye bağırdım.Adam istifini bozmadan; ''Olanı söylüyorum.'' dedi ve sırıttı. ''İstersen kamera kayıtlarını gösterebilirim.'' diye ekledi. Ve cebinden telefonu çıkartıp polislere izletmeye başladı.
Kamera kaydındaki bazı yerleri silmişti. Evet benim üzerime doğru yürüdüğü, kollarımdan tutup duvara yapıştırdığı yerleri silmişti. ''Bu görüntüler sahte. Yalan söylüyor inanın bana. İsterseniz gelin çalıştığım yere gidelim oradan göstereyim size kamera kayıtları. O zaman bana inanacaksınız.'' diye ısrar ettim polislere.
Kabul ettiler ve hep birlikte çalıştığım bara geldik. Patronum olacak adam oradaydı. Yanına gittim. ''Dünkü kamera kayıtlarını izlemek istiyorum.''
Dünkü kayıtları sildiğini söyledi. Neden silmişti ? Neden yapmıştı ki bunu ? O sırada beni taciz etmeye çalışan adama baktım. Yine iğrenç şekilde sırıtıyordu. İşte o zaman o adamın patronuma para verip susmasını istediğini anlamıştım. Patronum çok para düşkünü bir insandır. Ve kendinden başka asla kimseyi düşünmez. Ve daha başka rüşvet aldığına da şahit olmuşumdur.
''Sende bu adamın oyununun içindesin değil mi ?'' diye bağırdım patronuma.
''Ne oyunu ?'' dedi sanki bilmiyormuş gibi.
Tacizci adamın yanına gittim ve elindeki telefonu çekip aldım. Patronum olacak şerefsize izlettim. ''İşte bundan bahsediyorum. Bu görüntülerin yalan olduğunu onlara söylesene. Gerçeğin ne olduğunu biliyorsun.''
Kamera kaydını izledi. ''Hayır benim dün bilgisayardan izlediğimde aynı bu şekildeydi. Yalan yok bu kayıtta. Her şey ortada değil mi sence Devonne ?''
Polis araya girdi. ''Yeter artık bu kadar sohbet. Zorluk çıkarmayın. Bizimle karakola gelmek zorundasınız. Beyefendi sizden şikayetçi.'' dedi ve kelepçeleri koluma taktı. O sırada istemsiz bir şekilde gözümden yaşlar süzüldü.
Karakola götürdüler. Bu iş için çok fazla uğraştım. Meğerse o adam bir şirketin sahibiymiş. En iyi avukatları tutmuş ve aleyhime ne varsa delil olarak kullanmış. Benden şikayetçi olunca da 5 ay boyunca ceza evinde kaldım.
Çıktığımda bara gittim. Patronumla göz göze geldik. Ama o beni görmezden gelip müşterilerle ilgilenmeye devam etti. Karşısına geçtim ve bunu neden yaptığını sordum.
''Paraya ihtiyacım vardı.'' dedi sadece ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
''Paraya düşkünlüğün yüzünden hayatımı mahvettin. Senin bana bunları yaşatmaya hakkın yoktu. Orada gerçeği söyleyebilirdin. Ama sen ne yaptın ? Her zamanki gibi yalanı tercih ettin.'' dedim bağırarak.
Bana döndü ve kapıyı gösterdi. ''Burada çalışmıyorsun. Daha fazla müşterileri rahatsız etme ve git.'' dedi sakin bir sesle.
Hiçbir şey söylemedim ve kapıyı vurarak oradan çıktım.
Yeni bir iş aramaya koyuldum ve şimdiki çalıştığım lokantada işe başladım. Bakalım buradan ne zaman kovulacağım.?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMARBAZIN KIZI
FantasyKimse hayatını seçemiyor. Ailesini seçemiyor. Ama her şeye rağmen gülümsemelisin. Hayata karşı dik durmalısın. Eğer dik durmazsan hayat seni bir HİÇ yapar. Kimse mükemmel olarak doğmuyor. Mükemmelliği kendin yaratmalısın. Eğer kendine güvenirsen he...