Bu olamaz. Mike ile aram daha yeni düzelmişti. Onu kaybetmek istemiyorum. James' in yanından ayrılıp Mike'ın yanına gittim. Sinirli gözüküyordu.
'Bu kim Devonne ?' diye sordu James' a bakarak.
'James. Anlatmıştım ya hani. Lokantada ki arkadaşım.' dedim kısık sesle.
'Evet hatırladım. Kavga ettiğin ve seni üzen çocuk.' dedi. Hala ona bakıyordu. 'Galiba şimdi affetmişsin onu.' diye ekledi.
'Sadece birlikte bir şeyler yedik o kadar Mike.' dedim. James' in duymasını istemiyordum.
'Tamam ben sizi rahatsız etmeyim. Sizin yapacak işleriniz vardır.' dedi kulağıma eğilip ve gitti.
Allah kahretsin! Yine mi aynı şey ? Bu sefer de ben onun peşinden koşacağım galiba.
'Ben böyle olsun istememiştim. Kusura bakma.' dedi James.
'Yok sorun değil.' dedim ve eve girdim.
Benim Mike'a kızmamdaki sebep belki onu biraz kıskanmış olmamdı. Ne yani şimdi Mike da.. Mike da beni mi kıskandı ? İnanamıyorum. Bu düşünce beni gerçekten çok mutlu etti.
Dayanamadım ve evine gitmeye karar verdim. Evet gitmek için baya geç bir saatti. Ama gitmem gerekiyor.
Hızlı hızlı yürüyerek evine gittim. Çok çabuk gelmiştim. Kapıyı çaldım. Ama açmadı. Tekrar çaldım. Bu sefer uzunca çalmıştım. Kapı açıldı ve uykulu gözlerle bana bakıyordu.
'Uyuyor muydun ?' diye sordum.
'Bu saatte herkesin yaptığı şeyi yapıyordum. Evet uyuyordum.' dedi ve içeri gitti. Arkasından gittim.
'Kusura bakma ama bu şekilde uyuyamazdım.' dedim ve yanına oturdum.
'Doğru ya. James ile ne çabuk bitti işin ?' diye sordu.
'O beni sadece eve bıraktı Mike. Ne var ki bunda ?' diye sordum ona bakarak.
'Bir şey yok tabii ki.' dedi. Konuşurken bana bakmıyordu.
'Ne o ? Kıskandın mi yoksa ?' diye sordum gülerek.
'Tabii ki hayır. Neden kıskanayım ki seni anlamadım. Sadece arkadaşız biz.' dedi.
'Evet sadece arkadaş.' dedim yüksek ses tonuyla. Ayağa kalktım. 'Ben gidiyorum.' diye ekledim ve kapıya yöneldim. Kolumdan tuttu. 'Bekle seni bırakayım.' Odasına gitti ve kısa bir süre sonra odadan çıktı. Üstünü değiştirmişti. Ve böyle çok yakışıklı gözüküyordu. Üzerinde kırmızıya çalan bir renkte gömlek vardı. Bu gömlek kaslarını biraz belli ediyordu. Siyah renkte bir kot pantolon giymişti. Gerçekten harika olmuş.
Yanıma geldi. 'Hadi gidelim. Ama bir daha geleceğin zaman bana haber ver. Buraları bilirsin. Başına bir şey gelsin istemem.' dedi.
Yürümeye başladık. 'Çok iyi görünüyorsun.' dedim ona bakarak.
Önce kendine baktı. Sonra beni uzunca süzdü. 'Sen de çok mükemmel gözüküyorsun.' dedi gülerek.
'Yalan söylüyorsun.' dedim ona bakarak.
'Hayır. Çok tatlısın.' dedi tekrar.
'Teşekkür ederim.' dedim ve başımı ondan çevirdim.
Eve az kalmıştı. Ama onun yanından gitmek istemiyordum. Onunla mutluydum çünkü.
Evin önüne geldiğimizde 'Bir daha bu saatlerde çıkma.' dedi gülerek.
'Tamam çıkmam.' dedim bende gülümseyerek. 'Görüşürüz o zaman.' dedim ve eve doğru yürümeye başladım.
O sırada beni hızlıca kolumdan tutup kendine çevirdi. Ona kendimi çok yakın hissediyordum. Nefesini hissedebiliyordum. Uzun süre bana baktı. Bende ona. Kalbim çok hızlı çarpıyordu.
Bunu duyabiliyorum. Bir süre öyle kaldıktan sonra dudağını çok kısa bir süre için dudağıma değdirdi ve beni bırakıp koşarak uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMARBAZIN KIZI
FantasyKimse hayatını seçemiyor. Ailesini seçemiyor. Ama her şeye rağmen gülümsemelisin. Hayata karşı dik durmalısın. Eğer dik durmazsan hayat seni bir HİÇ yapar. Kimse mükemmel olarak doğmuyor. Mükemmelliği kendin yaratmalısın. Eğer kendine güvenirsen he...