"senin için"
"Hyung!" arkamdan bağıran tanıdık sesi duyduğumda geri döndüm ve bana doğru koşan kısa boylu çocuğu gördüm. Onu gördüğümde gülümsemeden edememiştim.
"Efendim Joonie?" ona seslendiğim şirin adı ağzımdan duyunca birden kıkırdamaya başladı. Onun bu haliyle daha da neşelenip onu izlemeye devam ettim.
"Bugün senle gelebilir miyim? Arkadaşlarım yok ve yalnız gitmek istemiyorum." başımı salladım ve yanımda yürümesine izin verdim. Bizi bekleyen arkadaş grubuma katıldık. Namjoon yanımdan ayrılmazken, bana daha yakın yürümeye başlamıştı. Arkadaşlarımdan pek hoşlanmadığı kesindi.
Benden iki yaş küçük olmasına rağmen boyu omzuma anca gelen çocuğa baktım. O da bana bakıyordu, yakalanınca utanarak başını eğdi. Bu gülmeme neden oldu. Benden hoşlandığı o kadar barizdi ki. Saklayabildiğini zannediyordu herhalde.
"Bu velet niye bizimle?" Jaehwan ağzındaki sakızı çiğnemeye devam ederken bana baktı.
"Bugün onu eve ben bırakacağım."
"Bebek bakıcılığı yaptığından haberim yoktu, Seokjin." gülmeye başladığında gözlerimi devirdim. Namjoon hemen yanımda Jaehwan'a döndü.
"Ben bebek değilim ki, Seokjin Hyung bana baksın! Ayrıca bakıyorsa da ne olmuş, seni mi geriyor!" kendince sert olmaya çalışırken elimi saçlarına attım ve onu yanıma çektim.
"Boşver ufaklık, arkadaşlarımın şaka anlayışı pek olgunlaşmamış anlaşılan." sakince mırıldandığımda, bana mest olmuş bir şekilde baktı. Yükseldiği gibi yavaşça yerine geri söndü ve yanımda yürümeye devam etti.
"Şu velete bak hele, nasılda aşık aşık bakıyor." Jaehwan yanındakilerin omzuna vurup dalga geçmeye devam ederken sinirle bir nefes aldım.
"Belli ki senden küçüklerle dalga geçmeyi çok seviyorsun Jaehwan, ee sonuçta herkes kendi yaş grubundakilere sataşırmış. Beni sinir ediyorsun. Gel Namjoon bu yoldan gidelim." Namjoon hızla beni takip ederken Jaehwan arkamdan bağırıyordu ama o salak çocuğa dönüp bakmak bile istemiyordum.
"Vay be, Seokjin Hyung! Sadece laflarınla onları alt edebiliyorsun!"
"Joonie." gülmeye başladım. Onun bu fazla heyecanı bana komik geliyordu. İkimizinde kahkahaları sönünceye kadar sessiz kaldık. Namjoon daha çok bana yakınlaştı, artık omzu koluma değiyordu.
"Hyung, lisedeki ilk yıllarında derslerden kalmaktan korkuyor muydun?"
"Neden böyle bir soru soruyorsun? Sen korkuyor musun yoksa?" küçüğüme merakla baktım. Elini ensesine atıp oradaki küçük saçları okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shots [bangtan]
Fanfiction[bangtanxbangtan] Bu şey; kütüphanene ekle canın sıkılınca, feels geçirmek istiyorsan, ağlamak istiyorsan aç oku kitabı.