9.Yoonkook

4.9K 140 84
                                    

 "Seni bekledim ben, sen asla bana gelmedin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seni bekledim ben, sen asla bana gelmedin."

Son iki yılda aklımdan düşmeyen tek bir isim vardı. Min Yoongi.

Son iki yılda saçlarını türlü renklere boyayan, aklına gelen her küfürü söyleyen, her gece dışarı çıkıp barlara giden, araba yarışlarının olmazsa olmazı Min Yoongi'ydi o.

Ben ise üniversitede Kore dil ve edebiyatı okuyordum. Ama şu an da bölümümle alakası olmayan bir işte çalışıyordum. Bir kafede garsonluk yapıyordum. Öğrenci olmak bu devirde çok zordu gerçekten. Hayatım rutindi. Jimin ve Taehyung adında üniversiteden arkadaşlarımla aynı evde yaşıyordum. Jimin'le aynı kafede çalışıyorduk, Taehyung ise modellik yapıyordu. Jimin'le işe gider, eve gelir , yemek yer ve televizyon izlerdik.

Min Yoongi'ye ilgim kafede başlamıştı zaten. Seokjin Hyung onu yanında getirmiş ve bizim mesaimiz bitene kadar beraber oturup bizi beklemişlerdi. Neden orda olduğunu bilmiyordum, sade kafelere gelen bir tipe benzemiyordu. Seokjin Hyung bizi onunla tanıştırmak istediğini söylemişti. O akşam Tae'yi de çağırıp beşimiz eğlenmiştik.

İlk dakikalarda bizden nefret ediyor gibi davranıyordu. Sonra giderek açıldı. Espri yapmaya, bizimle dalga geçmeye başladı. Kahkahasını ilk duyduğumda anladım ondan etkilendiğimi. Yani bir insan nasıl dayanabilirdi ki o kahkahaya. Diş etlerinin gösterecek şekilde ağzını bükmesi, gözlerinin kaybolması ve dizine vurduğu eli... hepsini anında hafızama kazımıştım.

O gün ayrılırken benim dövmeyle ilgilendiğimi öğrendiği için en kısa sürede onu aramamı istemişti. Eğer ciddiysem bana dövme yaptıracaktı. Tamam demiştim. Ama iki senedir bu teklifi havada asılı duruyordu. Çünkü ne yaptıracağımı bilmiyordum. Belki de onun vücudundakilerden birini yaptırırdım. Bana kızar mıydı?

Bir sene sonra Jimin, Taehyung ve ben onunla motor yarışlarına gitmeye başlamıştık. Katıldığımız yoktu elbette ama onu izlemesi zevk verici oluyordu. Ve gözüme her zaman seksi gözüküyordu.

Seokjin Hyung bizimle gelmiyordu. Dediğine göre Yoongi'ye motor yarışlarına katıldığı için tripliydi ve yemin etmişti kendi kendine. Asla motor yarışlarına gitmeyecekti.

Bizim için ise artık bu bir alışkanlık haline gelmişti. Cumartesi günlerinde yapılan pembe dizi maratonu gibiydi. Sadece daha heyecanlısı. Jimin her seferinde iddia oynuyordu ve evin kirasını kazandığı paralarla yatırıyorduk.

Min Yoongi'ye hayrandım. Ondan hoşlanıyordum. Ona belki de tapıyordum. Ama beni nasıl gördüğünü kestiremiyordum. Benimle ilgileniyor gibi durmuyordu.

...

"Bunu da alabilirsin, Jungkook-ah. Güzel bir gömlek." Jimin önüme bordo beyaz çizgili bir gömleği uzatınca alıcı gözüyle bir baktım.

"Hayır ya, bunun full siyahı vardı onu alacağım."

"Ay hep aynı renkler valla içim şişti. Ne bok yersen ye." Gömleği yerine bırakıp pantolon almak için ilerledi. Bende düz saten gömlek beğenip elime aldım. Min Yoongi de hep siyah giyiniyordu ve siyah siyah olalı hiç bu kadar asil durmuyordu.

One Shots  [bangtan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin