Elbise yukarı doğru kıvrılmakta inatçıydı, canım elbisem kim bilir kemerini ne kadar da özlemişti.
Bir market arabası dolu şampuanı beraberimizde nasıl taşıdığımızı merak edenler olabilir, cevabı üzerimdeki moda abidesi elbisenin mükemmel tommy kemeriydi. Kemerimle market sepetini motorun ardına bağlamamızdı.
Bu tamamiyle yürek burkan bir hikayeye dönüşmeye başladı.
Zavallı kemerimin bütün taşları her hangi bir yerde.
Şu an ise yeni görevin peşindeydik,
adresteki otelde, isminize ayırtılan odaya git.
Bu, kolay bir görevdi.
Jimin resepsiyonda bıkkınlıkla nefes vererek bana döndü, "Şu telefonunu aç. Zır zır öttüğü için beynimde kara delik açılmış olabilir. Ben resepsiyonda işleri hallederim."dedi.
Usulca kafamı eğdim ama telefonu acmak istemiyordum.
Jungkook arıyordu.
"Alo?"diyerek telefonu açtım, bu esnada lobiye doğru yürüyordum.
Jungkook'un sesi telaşlıydı, "Iseul, sakın. Sakın o herifle aynı odada kalma, hatta şu an onun yakınlarında olman bile tehlikeli. Anlıyorum, Hee Jin'e kendini kanıtlamak istiyorsun ama şimdien bir suç işledin bile."dedi.
Bütün olanları tabi ki canlı yayınlardan izlemişti. Ama ne olmuştu ki biraz hayatımı yaşıyorsam? Bu zamana kadar aldığım tek risk buçuklu sayıları en yakın tam sayıya yuvarlayarak işlem yapmaktan başka bir şey değildi.
"Bütün olayları izlerken gözden kaçırdığın bir şey olduğunu unutmuyor musun?"dedim ona. "Ben mutluyum, bu uzun süredir tatmadığım bir duygu."
Jungkook derin bir nefes verdiğinde ahizeden rahatsız edici bir ses geldi, "Bak Iseul bilmediğin şeyler var."dedi.
"Jungkook bilmek istemiyorum, düşünmek istemiyorum. Sadece böyle mutluyum ve bu şekilde devam etmek istiyorum."dedim.
Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERVE ; 𝐩𝐣𝐦 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfictionizleyici misin oyuncu mu? - nerve isimli filmden uyarlandı - *a n g s t*