NERVE ; 𝐩𝐣𝐦 [ᴇɴᴅᴇᴅ]

n17rve

En azından şık bir giysim vardı.

"Bu kız neden böyle davranıyor?"diyerek parmağıyla Hee Jin'i işaret ettiğinde eline vurarak parmağını indirdim.

"O kızdan haz etmiyorum ve beni fark etmesini istemiyorum."diyerek kaşlarımı çattım.

"Iseul, sanırım o bizi fark etti bile.."dediğinde Hee Jin'in bize doğru yalpalayarak geldiğini anladım.

"Iseul.. bebeğim.."diyerek elindeki alkol dolu bardağıyla beni işaret etti. "Sevgilini getirmen ne büyük incelik."

"Sarhoşsun."diyerek onu omzundan itekledim. "Bizden uzak durmaya ne dersin?"

Tuhaf bir hareketle elini Jimin'in omzundan ellerine doğru kaydırdı, "Bu partinin sahibi olarak bu güzel parçadan nasıl uzar durabilirim söylesene Iseul?"dediğinde zıvanadan çıktım.

"Neden bunu yapıyorsun Hee Jin? Neden?"diyerek bağırdığımda tüm ilgi üzerime yoğunlaşmıştı.

"Ahn Jin'den hoşlandığımı ilk kez sana söyledim ben. Aynı sekiz yaşındayken ilk kez karşılaştığımız piyano kursunda aslïnda piyanonun saçma sapan bir müzik aleti olduğunu, gitar çalışmak istediğimi ilk kez sana söylediğim gibi. Neden benim olan herşeyi kendine istiyorsun?"

Sonunda patladığımda içimden dışarı çıkan bir sıcaklık hissediyordum.

O ise benim bu yıpranmışlığıma aldırmadan, "Çünkü sen bir korkaksın."dedi.

"Ah öyle mi?"diyerek meydan okudum. "Sen çok mu cesursun?"

Çevremde biriken insanların tanıdık yüzlerini seçebiliyordum artık; Cho Hwa, Ahn Jin.

Partileri sevmeyen Jungkook bile buradaydı.

Göz göze geldiğimizde ne hissettiğini anlayabiliyordum.

"Madem bu kadar cesursun.."diyerek benimle konuşmaya başladı. Benimle konuşuyordu ama etrafımızdakilere bakıyordu. "Sevgilini herkesin içinde öpebilirsin değil mi?"dediğinde arkamı dönüp Jimin ile göz göze geldim.