EXO çıkış yapalı bir ayı geçiyordu fakat hala ne Wufan ile Junmyeon’un ne de Jongin ve Yixing’in arası düzelmişti. Ne kadar birbirlerinden uzak durmaya çalışsalar da aynı grupta olmaları ve aynı pozisyonlara sahip olmalarından dolayı zamanlarının çoğunu beraber geçiriyorlardı. Wufan’ın bakışları ne zaman Junmyeon ile buluşsa Junmyeon gözlerini kaçırana kadar bakışıyorlardı. Junmyeon bu durumdan ne kadar rahatsız olsa Junmyeon’un aksine Wufan bu bakışmalardan hoşlanıyordu.
Bu olay Yixing ve Jongin içinde geçerliydi. Beraber prova yapmaları gerektiği zaman bir tek konuşuyorlardı. Zaten provalarda Jongin’in onu daha rahat izleyebilmesi için saçma sapan hatalar bulmasıyla uzuyordu. Böylece onu daha çok izlemiş oluyordu. Ama Yixing Jongin’den kaçabilmek için yapmadığı şey kalmamıştı. Ancak Yixing, bu konuyu Wufan ile konuştuğundan beri bütün çekingenliği gitmiş ve artık Jongin’den kaçmıyordu.
Eskiden Yixing burada çok yalnız olduğunu düşünürdü. Elbette burada bir sürü kişi vardı fakat hiç kimseyle o kadar yakın değildi. Wufan onun için çok iyi bir dosttu. Onu abisi gibi görüyordu ve Wufan’da Yixing’i küçük kardeşi gibi koruyacaktı. Yixing, Wufan sayesinde kendine daha güvenir olmuştu. Jongin Yixing’in değişimini elbette ki fark etmişti.
Jongin başta bu değişimin nasıl olduğunu ve neden olduğunu anlamasa da artık günlerdir önünde duran şeyi fark etmişti. Wu YiFan. Yixing her zamanki gibi yine onunla konuşuyordu. Jongin, Yixing’in kendisinin kolay göremediği gamzesini Wufan’a ortada hiçbir şey yokken sunarken ellerini sinirden yumruk yapmıştı bile. Hissettiklerini bastırmaya çalışırken Yixing’in bir anda Wufan’a sarılmasıyla kıskançlık duygusu bütün vücudunu sarmıştı. Onlara arkasını dönmesine rağmen siniri ve merakı gittikçe artıyordu.
Kapının açılma sesiyle arkasını döndüğünde ona bakan sonsuza dek içinde kaybolmak istediği kahverengi gözlerle karşılaşmıştı. Yixing, şefkatle elini Jongin’in omzuna koyduğunda Jongin’in bütün siniri sanki bir anda geçmiş gibiydi. Yixing ona bakıp sanki onu daha kötü hale getirmek istercesine Jongin’in gözlerine bakarak gülümsemişti. “Bir şey mi oldu?” Jongin soruyla kendine geldiğinde gözleri ilk önce Yixing’in gamzesine ardından da omzunda duran ele kaymıştı. Jongin içindeki daha doğrusu midesindeki kelebekleri öldürmek için çeşitli yollar ararken Yixing’in gözleri endişeyle Jongin’in üzerine gezmişti.
Yixing ne yapacağını bilmez bir şekilde Jongin’i inceliyordu. Eli titreyerek Jongin’in alnını buldu. Ateşi var gibiydi ama emin olamıyordu da. Belki de çok çalışıp yorulmuştu. Jongin alnına değen soğuk elle kendine gelip Yixing’ten bir adım uzaklaşmıştı. “Jongin-ah bir şey mi yaptım?” Yixing ona ilk defa gerçek adıyla hitap ediyordu. Jongin şaşkınlığını saklayamayarak konuşmuştu. “H-Hyung iyiyim ben merak etme.” Yixing ne kadar Jongin’in iyi olduğuna sevinse de duyduğu ‘Hyung’ kelimesi onu şaşırtmıştı.
Yixing elinde olmadan gülümsediğinde sonunda Jongin Yixing ile aralarının düzelmesine sevinmişti. Belki böylece onu Wufan’dan da uzak tutabilir tamamiyle kendisiyle ilgilenebilirdi. Hapşurduğunda Yixing yine ona endişeyle bakmaya başlamıştı. “Hasta oluyorsun sen, yurda gidelim hadi.” Jongin midesinin bulanma nedeninin Yixing’in onunla ilgilenmesinden mi yoksa hastalıktan mı olduğunu anlayamıyordu.
“Kris, ben Kai’yi yurda götürüyorum hastalanmış”