7

1.9K 139 19
                                    

“Size söyleyeceğimiz bir şey var.”

Herkes susmuş bir şekilde onlara bakıyordu. Yixing, Jongin’e destek verircesine gülümsedi. Jongin derin bir nefes aldıktan sonra söyledi. “Biz çıkıyoruz.” Herkesin beklediği şey gerçekleşmişti sonunda. Odada bulunan herkes çok normal karşılamıştı. Jongin ve Yixing şaşkınlıkla onları bakıyordu. Jongdae bu iki çocuğun bu salaklıkla bir yere gidemeyeceğini fark edip olaya el atmıştı.

“Bekliyorduk zaten oturun da yemeğinizi yiyin.”

Jongdae’nin sözleri üzerine iki çocukta susmuş yerlerine oturmuştu. Junmyeon göz ucuyla Wufan’a bakıyordu. Minseok sıkıntıdan tabağındaki zeytinleri Jongdae’ye atmaya başlamıştı. Jongdae kafasını hızla kaldırıp ona zeytin atan çocuğa baktı. Bu onların dilinde savaş ilanıydı. Elindeki çatalı havaya kaldırdı.

“Hayır!”

Kimse Junmyeon’un bağırışına aldırmamıştı. İzin günlerinde olabildiğince eğlenmek istiyorlardı. Yixing, liderlerinin arkasına saklanmış üyelerden gelen yiyeceklerden korunuyordu. Bütün üyeler bir saniye içinde ortalığı birbirine katmıştı kimse Junmyeon’u dinlemiyordu bile.

Wufan, Junmyeon’un kolundan yakaladığında kafalarından uçan bir zeytin yüzünden eğilmek zorunda kalmışlardı. “Sende katıl.” Junmyeon yüzündeki sırıtışa engel olamadan Jongdae’nin odasına koşturdu. Onda elbette istediği silahlardan vardı. Yatağın altından iki tane su tabancasını çıkarıp suyla doldurmuştu.

Lider aşağıya inip kargaşaya baktı. Şimdi yastıklar da olaya dahil olmuştu. Junmyeon elindeki tabancalardan birini Wufan’a verdi. “Hadi başlayalım.” Tam ileri atılmıştı ki Wufan onu kolundan çekip durdurdu. Şaşkın bir şekilde ona bakarken Wufan ona doğru eğilip dudaklarından öpmüştü bile.

“Şans öpücüğü.”

Junmyeon, kızarırken onları izleyen bir çift gözden habersizdi. Jongdae sırıttıktan sonra Baekhyun’u dürttü. “Baek, bunlar bizden habersiz çıkıyorlar. Onlara saldıralım.” İkisi de aynı anda liderlerine ellerindeki yastıkları fırlattılar. Wufan yastıktan kurtulurken Junmyeon onun aksine yastığı başına yemişti.

“Siz. İkiniz. Bittiniz!”

Junmyeon elindeki tabancayla ikisini ıslamaya başladığında tek çareyi kaçmakta bulmuştu bu ikili. Hızla kendilerini bahçeye atmışlardı. Baekhyun hızla bahçedeki hortuma doğru koşup eline aldı. “Chen, çekil.” Jongdae onun ne yaptığını anlamış hızla yanına koşup vanayı açmıştı.

Hortumdan gelen su on üyeyi de sırılsıklam bir hale sokarken Baekhyun ve Jongdae onların bu haline kahkahalarla gülerken bir anda ikisi de başlarından aşağıya kadar ıslanmıştı. Baekhyun sinirle arkasını döndüğünde ona sırıtarak bakan Tao’yla karşılaştı. Sevgilisi az önce ona ihanet etmişti. Baekhyun, sertçe elini Tao’nun omzuna vurdu.

“Bu bir ihanettir Huang Zitao!”

Baekhyun, Tao’yu kovalarken geri kalan üyeler kendilerini çimlere atmıştı bile. Jongdae oturur pozisyona geçip yan yana uzanan liderlerine baktı. Gözlerini kısıp koşan Baekhyun’u bileğinden yakaladığı gibi yere çekti. Tao ile ikisini yanına alıp liderleri gösterdi. “Yeni hedefimiz şu ikisinin oyununu ortaya çıkarmak.” İkisi başını anladığını belirtircesine salladıktan sonra işe koyuldular.

Jongdae hızla ayağa kalkıp zıplamaya başladı. “Kris ile Suho çıkıyor. Hatta seks bile yaptılar dün akşam seslerinden uyuyamadık dimi Baekhyun?” Tao ile ikisini sahte inleme sesleri yapmaya başlamışlar ve ardından da üçü de kahkahalara boğulmuştu. Tabii Wufan ve Junmyeon hariç diğer üyelerde onlara katılmıştı.

“H-Hiçte bile!”

Junmyeon ne kadar karşı çıkmaya çalışsa da suratı yine kıpkırmızı bir hale bürünmüştü. Wufan ise artık yapacak bir şey kalmadığı için Junmyeon’a çıkma teklifi edecekti. Bütün üyeler karşısında hem de. “Aslında, biz çıkmıyoruz. Ama Suho da isterse çıkabiliriz” Wufan, bakışlarını Junmyeon’a yöneltmişti. Kyungsoo ona ‘mal mısın?’ bakışını atıyordu.

“Daha fazla odun olunabilir miydi bilmiyorum.”

Herkes Wufan’a garip garip bakarken Wufan ise Junmyeon’a bakıyordu. Junmyeon daha fazla kendini tutamayıp güldü. “Ben mi teklif edeyim?” Baekhyun, Wufan’ı konuşması için dürttü. Wufan, kendini toparladıktan sonra Junmyeon’a baktı. “Benimle çıkar mısın?” Junmyeon gülümsedikten sonra evet anlamında kafasını salladı.

“Yehet! Hadi artık yemek yemeğe gidelim. Açım ben. Ama ilk önce üstümüzü değiştirelim.”

Herkes Sehun’a katıldığını belirttikten sonra üstlerini değiştirmeye gittiler. Herkes aşağıya inmişti iki kişi hariç. Kim Jongin ve Zhang Yixing. Jongin üstünü hızla değiştirdikten sonra sevgilisine baktı o hala giyinmeye uğraşıyordu. Jongin kollarını Yixing’i üstsüz gördüğü için dayanamamış etrafına dolamıştı.

Yixing, beline dolanan ellerle irkilmiş olsa da sesini çıkarmayıp öylece durmuştu. Üstüne rast gale bir tişört geçirip istemeyerekte olsa Jongin’den ayrıldı. “Hadi aşağıda bizi bekliyorlar.” Jongin kafasını salladıktan sonra el ele aşağıya indiler. Yixing’in de dediği gibi herkes onları bekliyordu.

Onlarda gelince hep beraber arabalara doluştular. Jongin sevgilisinin omzuna başını yasladıktan sonra gözlerini yumdu. “Jongin-ah” Yixing, sevgilisine seslendiğinde aldığı tek cevap Jongin’in tatlı horultularıydı. Onun bu haline gülüp beraber resimlerini çekti. Ardından gözünü arabadakilere gezdirdi.

“Kris, Çin’e ne zaman döneceğiz?” 

New Appa | SuRis ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin