-GÜNÜMÜZ KAI&LAY-
“Sana burada yapmayalım demiştim. Sırtım ağrıyor.”
Jongin, sevgilisine bakıp gülümsedikten sonra kucağına aldı. Yixing itiraz etmek için ağzını açacaktı fakat Jongin’in onu dinlemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden de sessiz kalmayı tercih etti. Kafasını sevgilisinin boynuna yaklaştırıp öpücükler kondurmaya başladı. “Yixing, eğer rahat durmazsan..” Yixing, hızla sevgilisinin dudaklarını elleriyle kapadı. Bunlar ulu orta konuşulacak cümleler değildi.
Yixing, sevgilisinin onu koltuğa bırakmasıyla en rahat olabileceği konumu bulup gözlerini yumdu. Jongin, sevgilisini izlemeyi seviyordu. Her zaman. Geçmişte, şimdi ve gelecekte de sevecekti. Yixing ile boşuna kavga ettiği günleri hatırladıkça üzülüyordu. Ona daha erken itiraf edebilmiş olsaydı böyle olmayacaktı.
-Flashback (Not: Çıkıştan ve Wufan’ın gelişinden önceye gidiyoruz burada.) –
Yixing, Junmyeon’un üyeleri zapt etmesi inceledi. Şirket EXO-M için bir lider geleceğini haber verdiğinden beri bütün liderlik işleri Junmyeon’a kalmıştı ona ne kadar yardım etmek istese de Junmyeon Yixing’i kesin bir dille reddetmişti.
“Yixing.”
Jongin’in seslenmesiyle telefonundaki bakışlarını kaldırmadı. Ondan büyüktü. Ama Jongin ona hyung demeyi reddediyordu. Gözlerini devirme isteğini bastırdıktan sonra oyununu kapattı. Jongin’e bakması gerekiyordu en azından Junmyeon’a böyle yardım edebilirdi. Kafasını kaldırıp kendinden küçük olan çocuğa baktı.
“Dans için yardıma ihtiyacım var. Tek çalışamıyorum.”
Yixing onaylarcasına başını salladı. Dans etmeyi seviyordu. Hem en azından dans edeceği kişi ne kadar Jongin olsa da dansın keyfine varabilirdi belki. Ruhunu dinlendirmiş olurdu. Müziğin kulaklarına dolmasını ve vücudunu ona göre hareket ettirmeyi seviyordu. Hayatı boyunca sevmişti. Jongin kadar iyi değildi belki ama o da iyi dans ettiğini düşünüyordu.
Jongin, dans odasına girdikten sonra Yixing’i süzdü. Yine kolsuz bir tişört giymişti. Yixing’in bu tarz tişörtler giyip ortada dolaşmasını sevmiyordu. Hassas bir yapısı vardı. Hasta olabilir ya da daha kötüsü başka insanların ilgisini çekebilirdi. Elinde olmadan Yixing’e bağırıyordu ama bütün davranışları genellikle içindeki Yixing’e bitmek bilmeyen özleminden dolayıydı.
- Günümüz –
Jongin, Yixing’in kapanmış gözlerinden başlayarak bütün yüzünü inceledi sevgilisinin. Yixing’in arkasına uzanıp kollarını sevgilisinin beline doladı. Yixing arkasındaki sıcaklıkla gülümseyip Jongin’e biraz daha sokuldu. Jongin dudaklarını Yixing’in boynuna bastırdığında sevgilisinden bir kıkırdama kazanmıştı.
“Sen uyumuyor muydun?”
Yixing, yaramazca sırıtıp Jongin’in üstüne çıkıp oturdu. Kafasını hayır anlamında sallayıp sevgilisinin dudaklarından öpmeye başladı. Jongin ellerini Yixing’in belinde sabitlemiş hareket etmemesini sağlamaya çalışıyordu fakat Yixing inadına kendini Jongin’e daha çok bastırıyordu.
Jongin, ağzından kaçan istemsiz bir inleme yüzünden dudaklarını ısırmasının ardından Yixing’ten onu hayran bırakacak bir kahkaha duydu. “İkinci tura ne dersin?” Jongin sırıtıp Yixing’i kucakladı. Dudaklarını sevgilisinin boynuna sürttükçe Yixing kıkırdamalarını durduramıyordu.
“Beni çok zorluyorsun Zhang Yixing. Ceza alacaksın.”
Yixing’in şaşkınlıktan büyüyen gözlerine bakıp gülümsedi. Yixing’i hızla yukarı odalarına doğru taşımaya başladı. Ama kucağındaki çocuk hiç rahat durmuyordu. Jongin, Yixing’i duvara dayayıp öpmeye başladı. Ama bu öpücük pekte Jongin’in beklediği gibi olamamıştı maalesef. Sevgilisi geriye çekilip ona bakmaya başlamıştı.
Üstündeki tişörtün hızla çıkarılmasıyla karşısındaki çocuk Jongin’e aç gözlerle bakmaya başladı. Ellerini Jongin’in kollarından boynuna kadar gezdiriyordu. Yixing, gülümsedikten sonra sevgilisini tekrar öpmeye başladı. Bu sefer çekilen Jongin olmuştu. Karşısındaki çocuk ona hayal kırıklığı dolu gözleriyle bakarken yerde duran tişörtün yanına Yixing’in tişörtü de katılmıştı.
“Sanırım eşitlendik ha?”
Jongin, dudağını ısırdıktan sonra Yixing’i odalarına çıkarttı. Sevgilisini kapıya yaslayıp tekrar öpmeye başladı. Dışarıdan gelen çığlık sesleriyle ikisi de birbirinden ayrılıp aşağıya indiler. Jongdae yukarıdan gelen üstsüz çocuklara bakıp kaşlarını çattı.
“İkinizin sürekli kavga ettiği günleri özlüyorum. Tanrım. Evin haline bakın! Seks yapacak bir odanız var değil mi? Neden dans odası? Neden kanepe? Neden yerler! Bana mal gibi bakmayın giyinin!”
Yixing, kıpkırmızı suratıyla yerdeki tişörtleri alıp hızla odasına çıktı. Jongdae, oraya gelmekle hayatının hatasını yapmıştı ve bunu Jongin’in bakışlarından çok rahat bir şekilde anlamıştı. Fakat şans Jongdae’den yanaydı bütün üyeler gürültüyle eve doluştuklarında Jongdae hızla liderlerin arkasına saklanmıştı.
“Oh, Jongin neden çıplaksın yoksa se-“
Kyungsoo, Minseok’un ensesine indirdiği şaplakla onu son anda susturmayı başarmıştı. Jongin, Jongdae için öldürücü bakışlarını yolladıktan sonra yukarı sevgilisinin yanına çıktı. Yixing yatakta oturmuş kafasını da önüne eğmişti. Jongin odaya geldiğinde hızla kafasını kaldırıp sevgilisine baktı.
“Yixing ben..”
Yixing, sevgilisinin konuşmasına izin vermeden dudağından öptü. “Onları boş ver. Bugün zaten istediğimizi almıştık. Şimdi biraz uyuyalım olur mu?” Jongin itaatkar bir biçimde başını salladıktan sonra yatağa sevgilisiyle beraber uzandı.
Kollarını sevgilisinin beline dolayıp iyice kendine çekti. Yixing, boynunda hissettiği nefesle ne kadar gıdıklansa da Jongin’in yanında olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu. Yüzünü sevgilisine döndükten sonra başını Jongin’in boynunun altına soktu. Jongin onun bu haline gülümseyip sevgilisinin başına öpücük kondurdu.
Kim bile bilirdi ki, en çok kavga ettiği kişi aslında hayatında en çok sevdiği kişi olacağını. Ve şuan ona kedi gibi sığınmış olan çocuk ondan büyüktü de. Belki de aşkın ne yaşla, ne de kişiyle alakası vardı. Sadece zamanlama işiydi. Ve Jongin tam zamanında mükemmel eşini bulmuştu.