-Flashback –
“YEMEK! YEHET!”
Sehun arabadan hızla atlayıp restorana doğru koşuşturdu. Onun arkasından Tao Baekhyun’u bırakıp hızla fırladı. Geriye kalan bütün üyeler yavaşça arkalarından geliyordu. Wufan kolunu Junmyeon’un omzuna atıp kendine çekti. “Dışarıdayız rahat dur.” Junmyeon ona bakmadan konuştuğunda Wufan bozulsa da bir şey demedi.
Çaylak bir grup fazla dikkat çekiyordu. Hele de on iki kişiyseler. Restorana girdiklerinde Sehun ve Tao çoktan bir masaya yerleşmişlerdi bile. Herkes masaya oturduğunda kimse konuşmuyor yemekleri geldiği gibi yemek yemekle meşgul olmaya başlamışlardı. Wufan telefonuna gelen mesajla yemeğini bıraktı.
Junmyeon dikkatini ona verdiğinde Wufan’ın bir anda asılan suratından iyi gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamıştı. “Ne oldu?” ?” Wufan gülümsedikten sonra “Bir şey yok.” Dedi ve yemeğini yemeye devam etti. Junmyeon onda bir şeyler olduğunu hissediyordu. Her zaman bilirdi. Kimin canı sıkılsa bunu hissederdi ve Wufan’ın telefona baktıktan sonra asılan yüzü bu durumu daha da kolaylaştırmıştı.
Üstüne gitmek istemediği için o da sessiz bir şekilde yemeğini yedi. Jongin masanın altından Yixing’in elini kavradı. Yixing yemeğini çoktan bitirmişti. Başını sevgilisinin omzuna koyup arkadaşlarına baktı. “Gidelim mi buradan?” Yixing başını salladıktan sonra masadan kalktılar. “Biz baş başa vakit geçirmeye gidiyoruz.” Diğerleri onlara el salladıktan sonra Yixing Jongin’in elini bıraktı ardından da sokakta yürümeye başladılar.
“Neden elimi bıraktın?”
Yixing cevap vermedi ve yanından geçtikleri dükkanlara bakmaya devam etti. Jongin, Yixing’in ondan bir şeyler sakladığını biliyordu bunları öğrenmek istiyordu fakat konuyu açmaya korkuyordu çünkü EXO-M’in Çin’e gitmesi gerekiyordu büyük ihtimalle bundan dolayı üzgün olduğunu düşünüyordu.
-Günümüz-
Yixing dans odasında yere oturmuş Jongin’in dans edişini izliyordu. Eskiden onunla boş yere kavga ederdi. Şimdi üçüncü albüm için hazırlık yapıyorlardı. İkinci albümlerini hep beraber tanıtmışlardı ve bu onlar için harika bir şeydi.
Jongin yorulup kendini sevgilisinin yanına attı. Yixing onun bu halini görmeyi seviyordu. Dizinde uzanmış gözleri kapalı ve dudakları yarı açık. Gülümseyerek sevgilisinin dudaklarına dudaklarını bastırdı. Yixing, Jongin’in yüzünde oluşan gülümsemeyi hissedebiliyordu.
“Hile yapıyorsun Zhang Yixing.”
Jongin tek hamlede sevgilisini altına almış ona bakıyordu. “Seni yenmek istiyorsam hile yapmalıyım Jongin.” Jongin sevgilisinin dudaklarını öpmeye başlamıştı. Sevgilisi de bu sırada rahat durmamış iki eliyle kavradığı Jongin’in terden ıslanmış olan tişörtünden kurtulmuştu bile.
“Seni burada becermemi istemiyorsan sakin dur Yixing.”
Jongin kulaklarına dolan kıkırdama sesiyle kendinden geçmişti. “Bunu sen istedin.” Yixing, Jongin’in belindeki elini ensesine çektikten sonra mırıldandı. “Hım..” Ve dudakları tekrar buluştu.
-Flashback-
Junmyeon, Yixing ve Jongin’in ardından herkesin dağılması üzerine Wufan’ı elinden çekeleyerek cafeye götürüyordu. Wufan, Junmyeon’un elinden tutmasına neden olduğu için sesini çıkarmıyordu. Eğer kendisi yürümeye başlarsa elbet bir süre sonra elini bırakacaktı. Ve kıpkırmızı yüzüyle Wufan’a bakamayacaktı.
Wufan aralarındaki bütün boşluğu kapatmış kolunu sevgilisinin omzuna atmıştı.” Ne yapıyorsun?! Dışarıdayız!” Wufan gülümsedikten sonra Junmyeon’u hızlıca cafeye soktu. “Eve gidince bunun öcünü alacağım sevgilim.” Wufan Junmyeon’un kıpkırmızı yüzünde baktıktan sonra tekrar gülümsedi. Sevgilisini utandırmayı gerçekten seviyordu.
- Günümüz-
Junmyeon Wufan’ın üstünden kalkıp mutfağa indi. Wufan hastaymış gibi yapıp Junmyeon’un onunla ilgilenmesinin tadını çıkarıyordu. Bu taktiği Jongin’den öğrenmişti. Wufan öksürmeye başladığında Junmyeon koşarak mutfaktan çıkmış sevgilisinin yanına gelmişti.
“İyi misin?”
Wufan başını salladıktan sonra yatakta oturur pozisyona geçti ardından da umutla sevgilisinin gözlerine bakmaya başladı. Junmyeon işareti anlamıştı. Yavaşça yatağa girdikten sonra Wufan’ın bacaklarının arasına oturdu. Sırtını Wufan’ın göğsüne yaslayıp beline dolanan ellerle oynamaya başladı.
“Bizsiz şuan iyiler midir?”
Wufan sevgilisinin sorusuna gülümsemekle yetindi. “O piranalar için üzülme menajerimiz için üzül.” Junmyeon Wufan’ın haklı olduğunu biliyordu ama yine de onlar hakkında endişelenmeden duramıyordu. “Eğer bir daha hasta olursan seni öldürürüm.” Wufan kıkırdayıp sevgilisinin dudaklarından öptü.
“İlacıma ihtiyacım var...” Wufan Junmyeon’un kalkmasını önledi. “..Ve o da sensin.”
- Flashback-
Tao ve Baekhyun yemekten sonra beraber alışverişe gitmeyi tercih etmişlerdi. “Gucci’ye gidelim!” Tao, sevgilisinin elini yakaladıktan sonra onu dükkana doğru çekiştirmeye başlamıştı. Baekhyun ise normal bir alışveriş yapıp kendine gömlek almak istiyordu.
“Ama, gömlek bakacaktık?”
Tao, onu duymazlıktan gelip alışverişine devam etti. Baekhyun arkasını dönmüş gidecekken kolunu kavrayan bir elle durmak zorunda kaldı. “Baekkie, benim için.” Ve o gün Baekhyun kendine gömlek alamamıştı.
- Günümüz-
Tao elindeki hediye paketlerine bakıp gülümsedi. Sevgilisi için çeşitli kıyafetler almıştı. Alışverişi biraz hayranlar yüzünden zor geçse de pişman değildi. Hem sevgilisine hediyeler almış hem de hayranlarıyla konuşma fırsatı elde etmişti.
“Tao, nerdesin?”
Baekhyun, Tao’nun elinde poşetlerle karşısına dikilmesinden korkmuştu. “Oh,tanrım korkuttun beni.” Bekhyun kanepeye oturduktan sonra ayaklarını uzattı. Tao elindeki poşetleri sevgilisinin kucağına bıraktığı gibi yanına çöktü. “Bunlar ne?” Tao poşetlerden paketleri çıkarıp Baekhyun’a uzattı.
“Sana hediye aldım.”
Baekhyun gülümsedikten sonra paketleri açtı. İçlerinden farklı renklerde ve farklı desenlerde gömlekler çıkmıştı. “Bunlar bana mı?” Tao mutlulukla başını salladıktan sonra sevgilisine baktı. Baekhyun kollarını sevgilisinin boynuna doladı. “Çok beğendim.”
![](https://img.wattpad.com/cover/15540834-288-k107102.jpg)