~19~

3.6K 267 52
                                    

Göz kapaklarım güneş ışığının etkisiyle açılırken, açılmamaları için direniyordum.

Güzel bir rüyadaydım ve bunu bozmaya niyet edenleri öldürebilirdim.

"Tanrım, ne olur, uyuyayım. Şuan uyanamam. Şimdi olmaz, bir dakika bir dakika nerede kalmıştım! Hayır hayır! Ben hala uyuyorum!" Kendi kendime konuşmamı sonlandırdım ve gözlerimi açtım.

HARİKA! GÜZELİM RÜYA GİTMİŞTİ!
TAMDA YOONGİ İLE KUMSALDA OTURURKEN HEMDE O BANA BİR ŞEY SÖYLEYECEKKEN.

Şakaklarımı ovuşturup, yorganı diğer tarafa doğru attım. Yüzümü yıkayıp saçlarımı dağınık bir şekilde topladım.

Kapımı açık bıraktım ve merdivenlerden aşağı doğru indim.

Mutfaktan harika kokular geliyordu. Demek ki Bayan Jung bugün de bize mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı.

Gerçi büyük ihtimalle saat öğlen olmuştu, hatta geçiyor bile olabilirdi. O yüzden buna kahvaltı mı yoksa öğlen yemeğimi desem bilemedim.

Koltukta oturup, dudaklarını yiyen bir adet Yoongi gördüğümde ona doğru ilerledim. "Günaydın."

Kafasını birden kaldırıp bana baktı. "Günaydın, Kyung Rim, bende sana bir şey söyleyecektim."

Gözlerimi kocaman açıp etrafa baktım.
Acaba hala rüyada mıydım?

Gözlerimi ovuşturup Yoongi'ye baktım.

"Söyle Yoongi."

Derin bir nefes verdi, sıkkın gibiydi. Ya da düşünceli, bir şeyler tuhaf gitmiş gibi sık sık dalıp gidiyordu.

"Yoongi? Söyleyecek misin?"

Başını iki yana sallayıp bana baktı "Ah, evet. Yaşıyor, ölmemiş."

Olayları idrak etmem birkaç dakikamı almıştı.

Young Ra, birini öldürmediği ve hapise girip bizi uğraştırmadığı için sevinmeli, ya da o pis adamın hala yaşadığına üzülmeli miydim bilmiyorum.

İfadesiz bir şekilde Yoongi'ye baktım.

"Ne-ne yapacağız?"

"Bilmiyorum." Deyip omuz silkti.

Olay yaşanalı 2 gün olmuştu.

Young Ra'nın annesiyle tartıştığı dışında bir şey bilmiyorduk.

Ama ben o kadının ve Jin oppa'nın yerinde olsam ona teşekkür ederdim. Çünkü, adam bir katil ve kim katil bir baba isteyebilir ki? Ya da eş?

Gerçi Yoongi, benim için mafya bir sevgili oluyordu değil mi? Her neyse daha fazla kurcalamamalıyım.

"Uyumak için fazla güzel bir gün." Diye söylendi Yoongi, gülümsedim.

"Evet öyle, ama ben açım."

"O zaman masaya!" Diye seslenen Bayan Jung'un sesiyle tebessüm edip mutfağa doğru koştum.

Masayı gördüğümde gülümsedim ve Bayan Jung'un yanaklarını sıktım.

"Tanrım sen bir meleksin!"

Kapıya yaslanmış bizi izleyen Yoongi, yanımdaki sandalyeye yaklaştı.

"Ben mi yemek mi?"

Sorduğu komik soruyla güldüm.

"Bu da soru mu, tabiki uyku."

Ikimizde gülümserken, Bayan Jung "Tabi Yoongi Bey'in sevgilisi olduğunuz için normaldir." Demişti. Kesinlikle yanaklarım kırmızının elli tonu iken Yoongi'in kıkırtısını duydum.

"Yah! Gülme!" Dediğimde kıkırdamaya devam etti. Yanağımı sıkıp "Böyle çok tatlısın, Minmini~" dediğinde ona döndüm.

"Yah! O Young-Ra'yı gördüğümde bu takma isim yüzünden onu öldüreceğim."

"Ahh! Artık sana kırmızı yanaklı Minmini demeliyim."

"Yah! Min Yoongi!" Gülüp kahvaltıya döndü. Sonra bana baktı. Ve kulağıma eğildi.

Bana doğru eğilince nefes almayı bırakmıştım.

"Belki de seni yemeliyim, hm?" Diye fısıldadı.

Kurduğu cümlelerle nefes almayı unuturken, ses tınısı aklımda yankılanmaya başladı.

Hafif kıkırtısını kulaklarımı doldururken tekrar fısıldadı.

"Nefes almalısın Kyung-Rim yoksa öleceksin."

Masadan hızla kalkıp Bayan Jung'un bana tuhaf ve Yoongi'nin gülmemek için kendini zor tuttuğu yüz ifadeleriyle karşılaşıp "Yüzümü yıkamalıyım." Deyip mutfaktan çıktım.

Bu çocuk beni kesinlikle öldürmeye çalışıyordu!

Başarıyordu da...

***

Hala bana sırıtarak bakan Yoongi'ye göz devirdim.

Büyük ihtimalle kızardığım için şu bir yıl boyunca benimle alay edecekti. Şimdide tam karşımda oturmuş beni salakça süzüp gülümsüyordu.

Ve ben utanıyordum. Bu da onun sırıtmasına sebep oluyordu.

"Bakışlarını üstümden Çek Yoongi ve gün boyu beni kesmekten vazgeç."

"Kırmızı yanaklı-"

"Aiss-" deyip göz devirdim.

"Eğer birgün göz devirmekten gözlerim çıkarsa, senin suçun Min Yoongi! Kendi gözlerini bana verirsin o zaman!"

"Tabi veririm." Deyip rahat tavırlarını takındı.

"Benim senden başka kimseyi görmeye ihtiyacım yok, sende yanımda olduğuna göre, tabiki gözlerimi veririm." Söylediği cümleler karşısında beynim işlevini kaybedip uyuşmuş bir hal alırken ona karşı böyle savunmasız kaldığım için kendime sövmekle meşguldüm.

MİN YOONGİ! Nasıl yaptığını bilmiyorum ama kendini bana aşık ettin adam!

Yoongi gözlerini dinlendirirken onu izledim.

Tam huzurun tanımını yapacakken çalan telefonla tüm büyü ve huzur pılısını pırtısını toplamış ve gitmişti.

Derin bir nefes alıp telefonumu elime aldım.

"Evet Young Ra..."

"Unni! ÖLÜYORUM!" Bağırmasıyla telefonu kulağımdan çektim. Derin bir nefes verip tekrar kulağıma yaklaştırdım.

"Normal karşılıyorum, çünkü sen hep ölüyorsun."

"Hayır hayır BU FARKLI!"

"Yine ne oldu?"

"Jeon Jungkook bana aşık!"

~ Gıcık yazar itemi, hep tam burada bitireceğim 😂😂 şaka yaptım şaka yaptım!

Nasıl gidiyor sizce? Çok sıktım mı? Ertesi bölüm olayları açıklıyorum zaten. Finale ise 10, 15 bölüm var. Şimdilik yani. Sizleri öpüyorum~ 💕

Ayrıca canlarım, bu kitap daha bir hafta öncesinde 650 iken şuan 785 olmamız.... Siz mükemmel detaylarsınız~

Ve düşündüm de, belkide size Life Swaps'lerim demeliyim.

Yaşam Takasçıları anlamına geliyor! Ne dersiniz? Daha iyi bir fikri olan yoruma koşsun!

Ben gidiyorum~ Görüşürüz~💕

Life Swap//Min YOONGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin