Karanlık odaya ışığın girip girmediğini anlamak pekte kolay olmuyordu açıkçası.
Bay Min Yoongi her şeyi siyah seçmişti. Perdeler de dahil...
Ve sabahın ışıklarıyla en son.... Iıı sanırım 1.50 yıl önce uyanmıştım.
Tabi o zamanlar mutluca yaşayan bir kızdım ben. Yoongi'yi tanımıyordum ya o yüzden güzeldi zaten.
Yoongi... Hm nasıl tanımlasam.
Değişik biriydi. Belki de iki kişilikliydi de haberim yok. Benim yanımda suskun, korkutucu, meymenetsiz haliyle dolaşıp durduğundan onu iyi yönünü düşünmek doğrusu bende kahkaha atma isteği uyandırıyordu.Saf,temiz,konuşkan ve gülümseyen Yoongi...
Saçmalamayı biran önce kesmem gerekirdi çünkü hayali bile, tuhaf ve gülünesiydi.
Odadan çıkıp bir şeyler atıştırmak için alt kata indiğimde Yoongi'nin bir hizmetli ile konuştuğunu gördüm.
"İstediklerimi tam görürsem mutlu olurum bayan Jung, teşekkürler."
Kocaman gözlerle önümdeki kişiye baktım. Şuan yanına gidip yüzünü bana çevirip "YOONGİ'YE NE YAPTIN?" Diye bağırmak istiyordum.
Bu çocuk sadece bana karşı mı böyleydi?
Arkasını dönüp beni farkettiğinde yüzü hemen benim gördüğüm haline geri dönmüştü.
Umursamaz bakışlar vee, sert yüz ifadesi.
Biran Yoongi'yi demin hayal ettiğim gibi düşününce, kahkaha atasım gelmişti. Bu isteğimi bastırmak için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Neye gülüyorsun sen?"
Bakışlarımı ona çevirip "Hiçbir şey." Diye söylendim.
"Çocuk felan mı kandırdığını zannediyorsun?"
"Seni çocuktan sayıyorsak şuan yaptığım o oluyor sanırım." Bakışlarımı ondan çekip arkama döndüm ve merdivene doğru ilerledim.
"Lee Kyung Rim, ne kadar gıcık olduğunun farkında mısın?
"Ne tesadüf bende senin hakkında aynı şeyleri düşünüyorum. Tanrım bir yönümüz aynı. Bu şaşırtıcı."
"Bir yönümüz değil birkaç yönümüz seninle aynı." Deyince merdivenden çıkmayı bırakmıştım.
Benim hakkımda bir şey bilmesi nedensizce tuhaf hissetmeme sebep olmuştu.
Çıkmaya devam ettiğimde arkadan seslenmesi ve söylediği şey ona dalma isteğimi güçlendiriyordu.
"Kendini aptal bir aşık gibi hissediyorsun şuan."
"Ya! Bugün özel bir gün falan mı? 1.50 yıl boyunca ağzından tek kelime bile zor çıkan Min Yoongi şuan benimle konuşuyor." Sinirle söylediğim cümle nedense onu mutlu ediyordu.
Nasıl biriydi bu böyle?
"Yalnızlıktan sıkılmış olacağından seninle muattap olmaya çalışıyordum."
"Emin ol Bay Min, yalnızlığı senin saçma salak konuşmalarına tercih ederim." Onun daha fazla konuşmasına izin vermeden odaya çıktım ve yatağa oturdum.
Ne için aşağı inmiştim sanki ben?
Ah, tabi ya. YEMEK İÇİN!
Yemiş miydim? Hayır
Aç mıydım? Evet
Ne yapmalıydım? hiçbir fikrim yokTanrım şu karanlık odada açlıktan ölecektim.
Hep o Min Yoongi yüzündendi!
Onun yüzünden aç kalıyordum.
Kapı çaldığında boğazımı temizleyip düşüncelerimi bir kenara ittim. "Girin?"
İçeri elimde koca bir tepsiyle hizmetçi girdiğinde gözlerim kocaman açılmıştı.
KAHVALTI TEPSİSİ!
"Efendim bunu Bay Min gönderdi, afiyet olsun." Deyip odadan çıkan hizmetçiye baktım.
NEDEN KENDİ GÖNDERTTİĞİNİ SÖYLÜYORDU? SANKİ BU EVDE 1000 KİŞİ YAŞIYORDUK.
Tabiki onun gönderdiğini anlayacaktım.
Şeytan her ne kadar yeme bu yemeği, o göndermiş. Dese de yemezsem olmazdı. Boşa giderdi bunca emek.
Dimi yani?
Tam yemeğe başlayacaktımki telefonuma mesaj gelmişti.
Gönderen: gereksiz:
"Afiyet olsun Bayan Lee."Odamdan hızlıca çıkıp odasının önüne geldim ve kapıya hızlı bir şekilde vurmaya başladım. Birden kapıyı açtığı için ona da vuracaktım ki durdum.
"Benimle dalga mı geçiyorsun?"
"Yazdığım mesajda herhangi bir gülümseyen ya da alayla bakan bir ifade kullandığımı hatırlamıyorum."
Tamam haklıydı öyle bir ifade yoktu ama o hiçbir zaman normal konuşmuyordu ki! Her zaman bir alay cümlesi taşırdı. Konuşurken bile alaylı konuşuyordu.
"Eğer sen birazcık normal olsaydın bende böyle düşünmezdim min yoongi! Konuşurken bile alayla konuşuyorsun-"
"-Demek beni inceliyorsun."
Göz devirip elimi belime koydum "nerenden anlıyorsun sen?"
"Kyung Rim biliyorum bana aşıksın, ben bir kız olsam kendime aşık olurdum."
Ağzımdan sesli bir "hah" çıkmıştı.
"Tanrım Yoongi'nin egosu? Sende mi artık bizimle kalacaksın? Aslında bu ev sana dar gelir, senin gibi bir ego ve SAHİBİ İÇİN FAZLA KÜÇÜK BİR EV." Diye iğneledim.
Atışmalarımız ve benim onu gömmem hoşuna mı gidiyordu bu çocuğun?
Hızla odama geri dönüp kapıyı kapattım.
"Kying Rim biliyirim Bini işiksin. Sen anca kendini kandır YOONGİ!."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life Swap//Min YOONGİ
Fanfiction"Keşke hayatlarımızı takas edebilseydik Min Yoongi." "Bundan emin misin Lee Kyung Rim? Benim bu iğrenç hayatımı mı istiyorsun?" "Hiç değilse sonun belli, cehennem. Ama benimkinin sonu gözükmüyor bile..." To;@swaggizligirl biricik minminime... Yaşam:...