Bölüm 8
Katarsis gözlerini kafenin içinde gezdirirken Castor sandalyesinde geriye yaslanmış bir şekilde dışarıyı izliyordu. Aralarındaki sessizlik kısa bir süre önce oluşmuştu ve duruma bakılırsa bu sessizliği bozan Castor olacaktı. Katarsis çekindiği için geri adım atıyor, sohbeti sürdürmekte sıkıntı yaşıyordu. Erin'le olduğu vakitler böyle miydi halbuki? Gerçi Erin konuşmayı çok sevdiği için ikisinin sohbetleri daldan dala atlıyor ve kısa sürede birçok konuya değiniyorlardı. Ama Castor ona hâlâ yabancı geliyordu. Yabancı olduğu için de Katarsis birden samimi olamıyordu. Daha adamın kaç yaşında olduğunu bile bilmiyordu. Henüz tam olarak tanımadığı biri için samimiyeti fazlaydı aslında. Katarsis'in aklına nereden geldiyse bir düşünce dank etti: Yoksa bunların hepsi bir işaret miydi? Acaba Castor Katarsis'in evleneceği kişi miydi? Samimi olduktan sonra aralarındaki samimiyet daha da ileri gidecek...Ve Katarsis kendisini gelinlikler içinde mi görecekti? Saçmaladığını düşünüyordu. Ama elinde değildi. Düşünce bir anda oluşmuştu.
Katarsis'in daha önce aşk yaşadığı bir erkek arkadaşı filan olmamıştı. Arkadaş olduğu erkekler lisedendi ki onlarla uzun süredir görüşmüyor ve hiçbirini de merak etmiyordu. Katarsis liseden sonra içine kapanmış, dünyasını soyutlamıştı. İçinde başka sıkıntılarla uğraştığı için istemediği bir üniversiteye gitmek zorunda kalmış ve orada tanıştığı kişilerle de sadece merhabalaşıp belki yemek yemek için dışarı çıkmıştı. Onun dışında samimi bir arkadaşı olmamıştı. Büyük dedesi ve büyük annesinin yanından da zaten üniversiteye gitmek için ayrılmıştı. Dedesi baskıcı biriydi ve Katarsis'i birçok yönden eleştirirdi. İpleri elinde tutmak isteyen tiplerdendi ama Katarsis hiçbir zaman dedesine boyun eğmemişti. Büyük annesi onu korurdu genelde. Kocaman evin Katarsis ile dedesine dar geldiği zamanlar olmuştu. Katarsis üniversiteye geçince rahatlamıştı en azından. Üniversite hayatında kitaplarla vakit geçirmişti. Kitaplar onun en iyi arkadaşı olmuştu. Kitaplar sayesinde kelime haznesi artmış ve dünyası genişlemişti.
Aslında içine kapanmasının nedeni bir bakıma sahip olduğu güçleriydi. Yaşadığı bir olay sonrasında hayatı değişmişti ve yıllar geçtikçe omuzlarına yaşadıklarıyla birlikte başka bir yük daha binmişti. Güçleriyle istemediği şeyler yapmıştı. Ama masumları korumak ve oluşabilecek tehlikeleri önlemek için bunu yapmak zorundaydı.
"Katarsis bayağı düşünceli görünüyor." dedi Castor bardağını masaya bırakıp Katarsis'e bakarken."Acaba kar topunu mu düşünüyor?" diye devam etti Katarsis'in dikkatini çektikten sonra.
Katarsis Castor'ın samimiyetini seviyordu."Hayır." dedi gülümsedikten sonra. Kar topunu buzluğuna koymak istediğini söylediğinde Castor başta şaşırmıştı ama beklemenin kendisi için sıkıntı olmadığını söylediğinde Katarsis rahatlamış ve kar topunu evine götürüp buzluğuna koymuştu. Castor'ın bu konu hakkında ne düşündüğünü merak ediyordu aslında."Kar topunu eve götürmem hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordu Katarsis boynunu kaşırken.
Castor kaşlarını çatıp kollarını göğsünde birleştirdi."Açıkçası yadırgamıyorum." dedi hızlı bir cevap vererek."Benim de bırakmak istemediğim şeyler oluyor ki mesela çoraplarımı atmaya kıyamam. Küçüklüğümden beri çoraplarımı saklarım. Yırtılıp hasar görse bile...Ve onları kimseyle paylaşamam." O da çenesini kaşıdı. Biraz utanmış bir havası vardı.
"Çoraplar konusunda öyle olmasam da ben de birçok eşyamı atmaya kıyamam. Bu konuda birbirimize benziyoruz."dedi Katarsis. Ardından boş bardağını masaya bıraktı ve Castor ile göz göze gelince gözlerini kaçırdı. Castor'a karşı normal olmayan duygularının olduğunun farkındaydı. Aşık mı oluyorum acaba? diye geçirdi içinden. Erin'e ihtiyacı vardı. Erin burada olsa ona çok güzel tavsiyeler verirdi.