Kapıyı yavaşça açtı, küçük adımlarla adamın yatağına yaklaştı. İyi görünüyordu en azından iyi göründüğüne inanmak istiyordu. Adamın uyuduğunu fark edince sessizce camın yanındaki koltuğa oturdu, bir anda içini bir huzur kapladı anlamsız bir huzur. İçi geçmiş olmalıydı ki sabah koltukta uyandı, yaşlı adam "Günaydın" dedi gülümseyerek. Azra ne demesi gerektiğini bilmiyordu, afalladı bir an.
- Size de günaydın, nasıl hissediyorsunuz?
- Gayet iyiyim, korkma kızım şikayetçi olmayacağım, sabaha kadar beklemene gerek yoktu, ailen merak etmiştir.
Aile kelimesi Azra'nın suratına sert bir rüzgar gibi çarpmıştı, konuyu değiştirmek istercesine:
- Kahvaltı etmek ister misiniz? Istediğiniz bir sey varsa hemen gidip alabilirim, diyerek yaşlı adamın elini tuttu.
- Sağol çocuğum canım bir sey istemiyor, ama bir bardak suya hayır demem.
Azra suyu koydu ve adama içmesi icin yardım etti. Birkaç dakika sonra kendine olan öfkesi geri geldi. Bir anda koridorda buldu kendini upuzun o sessiz koridorda... Hızlı adımlar atmaya başlamıştı ama bu sefer hızlı olan sadece adımları degildi, kalbinin sesini duyuyordu durmadan çalan bir davul gibi rahatsız edici. Koridor bitmişti artık sonundaydı, karşısındaki otomata yaklaştı ve içecek bir şey almak için bozuklukları attı. Otomat çalışmayınca bir daha para attı, sonra bir daha... O öfkeyle ne yapacağını şaşırdı bir an ya da kendini kaybetti, kendisi bile farkında degildi. Elini sıktıkça sıkıyordu, tutamadı kendini bir yumruk ve kanayan bir el... Sonra arkadan bir ses duydu: "İyi misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azra
General FictionAilesini korkunç bir kaza sonucu kaybeden Azra'nın güvenebileceği iki kişi kalmıştı, Özge ve Enes yıllardır hiç ayrılmadığı arkadaşları, taki o kazayı yapana kadar, Adnan Bey'le tanışana kadar. Adnan Bey ona kaybettiği ailesi olurken, tesadüfen tanı...