Güven Karşılıklıdır

325 18 3
                                    

Son birkaç günü göze aldığında Azra çok rahat uyumuştu. Yataktan yavaşça kalktı ve camı açtı, içeriye tertemiz bir hava doldu. O an bu evde tek başına yaşamanın o kadar da kötü olmadığını düşündü. Odadan çıktığında asansörün önünde geçip merdivenden inmeyi tercih etti, Kenan salonun sonundaki büyük masada oturmuş kahvaltı için Azra'yı bekliyordu. Azra gülümseyerek masaya oturdu, bir an eski evini hatırladı, ailesiyle yaptığı vazgeçilmez kahvaltıları. Ama bu sefer gözyaşlarına engel oldu, akmalarına izin vermedi. Masanın etrafında hizmetliler dönüp duruyordu, biri bardakları doldururken biri tabak taşıyor, biri de gazeteyi bırakıyordu. Kenan bu sabah kişiliğine nazaran çok sessizdi. Azra sessizlikten sıkılmıştı, Kenan'la konuşmaktan zevk alıyor değildi ama konuşacak başka birini de göremiyordu.

- Bu kadar kişinin burada çalışması gerekli mi, sonuçta tek başınıza yaşıyorsunuz.

- Ailem yaşarken onlar bu evde çalışıyordu, yıllardır buradalar. Onları kovmam kabalık olurdu.

- Cevap vermek istemezseniz anlarım ama bir şey sormak istiyorum. Ailenizi, nasıl kaybettiniz?

Kenan'ın konuyu değiştirmek istediği çok barizdi.

- Rahat uyuyabildin mi?

Azra mesajı almıştı ve üstelemedi.

- Evet rahat uyudum teşekkürler. Bir yarım saate çıkmam lazım mağlum okul. Dün için de tekrar çok teşekkür ederim.

- Azra farkında mısın bilmiyorum ama misafirliğe gelmedin. Bugün okula gidemezsin beraber parka gidicez. Şu seni arayan manyak kimmiş öğrenelim bakalım.

- Ben gelemem, okula gitmem lazım, sonra da hastaneye.

- Beni yanlış anlama ama bunu sormak zorundayım kabalığımı mazur gör. Sen balık hafızalı mısın, Azra?

- Balık hafızalı falan değilim ama benim bir hayatım var. Tamam okul şuan öncelikli değil ama hastanede beni bekleyen biri var. Parka gittikten sonra beni hastaneye bırakacağına söz verirsen, tamam o parka tekrar giderim.

- Parka bir gidelim ondan sonra hastane konusuna bir netlik getiririz.

- Ben bu akşam hastanede olacağım Kenan Bey, eğer beni zorla buraya getirmeye çalışırsanız polisi bu olaya dahil ederim.

Azra'nın soz sözleriydi bunlar. Sinirli bir şekilde masadan kalktı ve kapıyı çarparak bahçeye çıktı. Kenan'da hiçbir şey olmamış gibi gazetesini okuyarak kahvaltısına devam etti. Azra kocaman bahçede ne tarafa gideceğini şaşırmıştı. Biraz ilerlediğinde küçük bir ev daha gördü, küçük dediyse Kenan'ın evine göre küçük bir evdi. Eve yaklaştı ve kapısını çaldı, hizmetlilerden biri kapıyı açtı.

- Ben bahçede yürüyordum da özür dilerim sadece içerde ne olduğunu merak etmiştim.

Karşısındaki kadın gülümseyerek eliyle içeriye davet etti Azra'yı.

- Hizmetliler burada kalıyor. Merak edilecek bir yer değil aslında.

- Pardon, özür dilerim. Çevrede başka bir ev yok heralde.

- Kenan Bey'in babası sessizliği severdi, burası onun huzur bulduğu yerdi.

- Ailesini kaybettiğini söylemişti. Belki de babasının hatıraları onun bu ıssız yerde kalmasını sağlıyor.

- Kenan Bey ailesini kaybetti, evet, bu doğru ama babası hariç. Babası hala hayatta ama Kenan Bey'le görüşmeyi kesti. Her şeyi ona bıraktı, çekip gitti. Nedenini kimse bilmez ya da şu an nerede olduğunu.

- Yani sadece annesini kaybetti öyle mi?

- Ne yazık ki küçük kardeşi Arda Bey'i de.

- Peki nasıl oldu yani neden öldüler?

- Yine çenem düştü, çoğu şeyi anlattım. Buradan sonrasını Kenan Bey anlatsa daha doğru, kusura bakmayın. Bir de benim size bunları anlattığımı Kenan Bey'e söylemezseniz çok minnettar olurum.

- Tamam bunlardan Kenan Bey'e bahsetmem. Size iyi günler.

Azra bahçede yürürken Kenan'ın neden ailesi hakkındaki gerçeği tamamen doğru olarak söylemediğini düşünüyordu. Birkaç adımdan sonra mantıklı düşünmeye başlamıştı, bir insan tanımadığı birine neden bunları anlatırdı ki, Kenan aslında ailesini kaybettiğini söylerken haklıydı, sonuçta öldüklerini söylememişti, sadece onları kaybettiğini söylemişti. Azra bir an kendine kızdı, resmen kendine Kenan'ı savunuyordu. Bahçede ilerlerken Kenan'ın ona seslendiğini duydu ve hızlanarak bahçenin ön tarafına geldi. Kenan arkasında yaklaşık on adamla arabaların önünde bekliyordu. Azra bir an kendini tutamadı ve yüksek sesle gülmeye başladı.

- Komik bir şey mi var Azra?

- Yok, hayır. Ama bu kadar insana ne gerek vardı?

- Sana kahvaltı da balık hafızalı demiştim ya şuan ne kadar haklı olduğumu farkettim.

Azra sinirlenmişti ama yinede tepki vermemişti. Kenan'ın yanından geçip arabaya bindi.

- Gitmiyor muyuz Kenan Bey?

Kenan adamlara işaret verdikten sonra arabaya bindi. Parka gidene kadar ne Azra ne de Kenan tek kelime etmemişti.

Parka geldiklerinde Kenan Azra'ya ne yapması gerektiğini anlattı. Azra arabadan indi ve parka doğru yürümeye başladı. Sabah Kenan'ın evinden çıkarken gördüğü adamların hepsi parkın ayrı yerlerine dağılmıştı. Azra parkın ortasına geldiginde küçük bir çocuk Azra'ya yaklaştı ve bir not verdi. Azra notu okuduğunda şaşırmış bir sekilde etrafına bakıyordu. Notta yazan şuydu: "Yalnız gelmeliydin ama bakıyorum da yanında Kenan'ı da getirmişsin. Güven karşılıklı bir duygudur, sen bana güvenmezsen ben de sana güvenemem."

AzraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin