Aslanlı Holding

224 2 9
                                    

                  

AZRA

Enes sanki beni duymuyormuş gibi yüzüme bakıyordu, sadece bakıyordu, ne bir tepki ne bir cevap veriyordu.

-          Enes cevap versene! Kim bu kız dedim!

-          Selin, nişanlım.

- Nişanlın? Peki, derdi neydi de benim üstüme saldırdı.

-          Ben nereden bileyim Azra, alkollüymüş işte kafası yerinde değildi demek ki. Şimdi çek şunları önümden hastaneye gidiyorum ben.

Kenan adamlarını geri çekti ve Enes kapının önündeki taksiye tekrardan bindi, Özge de peşinden bindi. Az önce beni öldürmeye çalışan kızı hayatta en çok değer verdiğim iki kişi iyi olması için hastaneye götürüyordu, şaka gibiydi, kocaman bir şaka.

Resmen sabah olacaktı günün doğmasına en fazla bir saat vardı, nasıl bir gün geçiriyordum ben böyle. Eve dönüp baktım ama ayaklarım içeriye yürümek istemedi. Kenan hissetmiş olacak ki yanımdan geçip içeriye girdi, birkaç dakika sonra elinde çantamla tekrar dışarıya çıktı.

-          Daha fazla burada kalmak istediğini sanmıyorum, hadi gidelim.

Resmen boş boş Kenan'ın suratına bakıyordum, bana yardım eden o değil, arkadaşlarım olmalıydı ama onlar sormamıştı bile. İyi olup olmadığımı bırak neler olduğunu bile sormamışlardı. Gözüm kararmaya dünyam dönmeye başlamıştı. Her şey kararmadan önce hatırladığım son şeyler bunlardı.

Gözlerimi açtığımda Kenan'ın evindeydim, ne işim vardı benim burada ne zaman gelmiştim ki? En son Enes'in evinin önündeydik, sonrası yok. Kenan'ın sesini duyunca bir anda irkildim.

-          İyi misin?

-          Nasıl geldim ben buraya?

-          Ben getirdim.

-          Neden?

-          Ne neden?

-          Neden beni buraya getirdiniz?

-          İyi değildin, ben de yardımcı olmak istedim. Telefonun arayacak biri var mı diye bakacaktım ama şifre vardı.

-          Hayret, telefonumun şifresini bilmiyor musunuz? İşte buna şaşırdım.

-          Sinirini benden çıkarmak istiyorsun anlaşılan ama benim yetişmem gereken bir toplantım var, sen gideceğin zaman aşağıdan birine haber ver, onlar seni bırakır.

Cümlesini bitirdiği gibi odadan çıktı Kenan. Kaba davranmıştım aslında dün o olmasa belki de her şey daha farklı olacaktı. Ona teşekkür borçluyken yaptığım hareketler de neydi öyle? Hızlıca odadan çıktım ve aşağıya indim. Telefonum nereye koymuştu ki acaba?

-          Günaydın Azra Hanım.

Arkamdan gelen ses tanıdıktı, telefonda duyduğum sesti, evi ararken bana yardımcı olmayan o ses.

-          Günaydın, telefonumu görmüş olabilir misiniz?

-          Telefonunuzu görmedim ama çantanız salondaydı, sizin için getirmemi ister misiniz?

-          Hiç gerek yok, ben kendim alırım.

Kadının yanından geçip salona doğru ilerledim, koltuğun kenarındaki çantamı hızlıca karıştırdım ve telefonumu elime aldım. Saat 3 olmuştu, inanamıyorum Adnan Bey de resmen elli kere beni aramıştı. Eğer şimdi onu geri ararsam dün akşam ne yaptığımı soracaktı. Şu an konuşacak gibi değildim, en azından birkaç saate daha ihtiyacım vardı. Çantamı da alıp bahçeye çıktım, kapının önündeki bir adam koşarak yanıma geldi ve konuşmaya başladı.

-          Azra Hanım buyurun, arabanız hazır.

Adamı takip ettim ve arabaya bindim. Şoför nereye gideceğimizi sorduğunda verdiğim cevaba oldukça şaşırmış gibiydi. Ama yine de istediğim yere beni götürüyordu. Adnan Bey bir kez daha arayınca dayanamadım ve telefonu açtım.

-          Azra, kızım neredesin sen? Meraktan ölecektim.

-          Aman Allah korusun, ne ölmesi.

-          Azra, neredesin?

-          Neredeyim? Şeydeyim ben.

-          Neyde kızım?

-          Şey de işte bir arkadaşta, dün demiştim ya bir işim vardı diye. İşte ben o işi biraz geç bitirdim yurda da giremedim tabi geç kalınca arkadaşımda kaldım o yüzden.

-          Telefonuna neden bakmadın, kaç kere aradım?

-          Kafa mı kalmış işte o yorgunlukla sessizde unutmuşum ben onu, sizi de meraklandırdım kusura bakmayın Adnan Bey, pardon Adnan amca.

-          Tamam, kızım sorun değil, şimdi neredesin peki?

-          Bir iki mağaza bakacağız biz sonra da şirkete geçeceğim.

-          Bugün de ev işini halledemeyeceğiz desene o zaman.

-          Hiç acelesi yoktu zaten biliyorsunuz, başka gün bakarız.

-          Peki, kızım. Kendine dikkat et.

-          Siz de.

Adnan Bey telefonu kapadığında resmen bir oh çekmiştim, tamam ona yalan söylemem gerekiyordu ama gerçekten dün hakkında konuşmak istemiyordum. Olmamış gibi davranmak en iyisiydi.

İstediğim yere gelmiştik, şoför arabadan indi ve kapıyı açtı. Adımlarımı hızlandırarak yürümeye başladım. Holdinge doğru, Aslanlı Holding'e doğru...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AzraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin